43- Seksen bir gül

63.1K 6.1K 4K
                                    

Bölüm yorumlarınızı çok merak ediyorum. Keyif almanız dileğiyle! 

**

Merthan saatini kontrol edip parmaklarının tersiyle iki kez kapıyı tık tıkladı. Bugün ameliyat günüydü. Bu yüzden daha öğlen vakitleri olmasına rağmen sırtı ve ensesi ağrımaya başlamıştı. Bülent Hoca'nın "Girin," demesiyle kapıyı açıp girdi.

Bülent Hoca masasının başında, yakın gözlüğünü takmış önündeki birikmiş dosyalara bakıyordu. Merthan'ın içeri girdiğini görünce "Ben de seni bekliyordum," diyerek gözlüğünü indirdi, sandalyesinden kalktı ve odanın köşesindeki misafirleri ağırladığı siyah deri koltuklara doğru yürüdü.

"Bir sorun mu var hocam?"

"Bu sefer yok," diye güldü Bülent Hoca. Haftalık 'hastalarına gülümse' ikazlarından sonra, Merthan'ın onu çağırmasında sorun aramasına haklı buldu. Elini sıvazlarken "Duymuşsundur," dedi, aksini düşünmeyerek. "Emekliye ayrılmayı düşünüyorum."

Merthan hoşnutsuz bir tavırla Bülent Hoca'nın karşısına oturdu. Konunun nereye bağlanacağını az çok tahmin ediyordu.

"Yerime birkaç kişi düşünüyorum ve bunlardan biri de sensin."

Bülent Hoca Merthan'ın herhangi bir tepki vermesi için bekledi, Merthan uzun sayılacak bir süre kadar tepki vermedi sonrasında sıkıntıyla "Hocam," diyerek reddedeceğinin sinyallerini yaktı. Bülent Hoca, teklifinin geri çevrileceğini zaten baştan beri tahmin ediyordu ama Merthan'ın "Hocam," derken ki ses tonundan sonra emin oldu ve "Biraz düşün," diyerek, vereceği olumsuz yanıtın önünü kesti.

"Düşünsem de değişecek bir şey olmaz."

"Birkaç hafta dene, yapam-"

"Yapamayacağımı düşünmüyorum, yaparım ama benlik bir mevki değil. Ben ameliya-"

Bülent Hoca araya girerek "Yine ameliyatlara girersin," dediğinde Merthan sesli bir soluk aldı.

"Tek sorun ameliyat değil, cerrahken bile oğluma doğru dürüst vakit ayıramıyorum. Başhekim olduğum zaman hiç ayıramayacağım ve ben en güzel yaşlarında babasıyla olan zamanından çalmak istemiyorum. Üstelik," söylemekte zorlanıyormuş gibi nefes alıp verdi. "Aklım şu sıralar pek yerinde değil."

"Nasıl yerinde değil?"

Ben ne diyorum diye düşünmeden, sorgulamadan "Biri var," dedi, Merthan. "Kendimi durmadan onu düşünürken buluyorum. Başhekimliğin sorumluluğunu alacak kafada değilim."

Bülent Hoca anlamamış gibi Merthan'a baktı, sonra da "Biri var?" diye tekrarladı onu. Merthan başını salladı, sallarken de "Yani," diye mırıldandı. "Aslında yok ama var."

"O nasıl oluyor?"

"Boş verin," dedi Merthan. Konuyu dağıttı. "Bence en iyisi siz emekliye ayrılmayın."

Bülent Hoca başını geriye atarak kesin bir tavırla "Yok," dedi. "Kafam götürmüyor artık. Antalya'dan bir yazlık alacağım. Küçük de bir tekne."

Merthan öyle mi dercesine kaşlarını havalandırıp, dudaklarını birbirine bastırdı. Ayağa kalkarken "Bence siz de emekliye çıkmak konusunu iyicene bir düşünün," dedi bir bildiği varmış gibi. "Tekne, yazlık ev fiyatlarına falan bakın, öyle karar verin."

"Tekne olmazsa, sandal. Kararım kesin."

"Siz bilirsiniz," dedi Merthan. Bülent Hoca ayaklanıp, Merthan'ı kapıya kadar geçirdi. El ele tutuşup tokalaştıkları sırada Bülent Hoca'nın sekreteri Nazan elinde gül buketiyle masasına doğru geçti. Bülent Hoca Nazan'ı elinde buketle görünce gülerek "Hayırdır Nazan?" diye sordu. Gülümsemesi genişledi. "Yine kavga mı ettiniz de sana gül yolluyor?"

Asalak FenomenUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum