2- Beklenmedik mail

91.2K 6.2K 2.3K
                                    


**

Feyza güne "Kalksana kızım," diye bir bağırtıyla başladı. Kaşlarını çatarak gözlerini daha sıkı kapatırken birleştirdiği ellerini başının altına koyup yan döndü. Daha yeni uyumuşken, uyanmak istemiyordu, uyanacak hali de yoktu.

"Feyza sana diyorum! Yer yerinden oynuyor, sen zıbarıyorsun hala!"

Ablasının söylediklerini duyuyor olsa da anlamlandıramadığı için hiçbir tepki vermedi. Tüm ülkeye haber olduğunu bilseydi canlanır, ne yaptım ben diyerek dehşete düşerdi.

"Kalkmadı mı o hala!" Annesinin sinirli sesini duyduğunda kaşlarını daha fazla çattı ve gözkapaklarını yarım bir şekilde araladı.

"Kalksana kız, arayan arayana. Akşam ne yaptıysan kalk sen açıkla millete."

Gözlerini bu sefer tamamıyla açarak yumruk yaptığı elini yatağın üzerine bastırdı ve başını kaldırarak "Ne oluyor ya?" diye sordu. Sesi gece sabaha kadar canı çıkarcasına ağlamasından kaynaklı pürüzlü çıkmıştı. Sanki ağzında bir şey varmışçasına dudaklarını kapayıp açtı.

"Bunu sana bizim sormamız lazım sölenter Feyza!"

Annesi bir elini beline koyarak yatağın kenarına doğru yaklaştığında bıkkın bir nefes alarak yataktan geriye kaydı, sırtını dikleştirdi. "Allah aşkına ne diyorsun anne, zaten başım çatlıyor."

"Valla bizim de başımız çatlıyor, telefonlar susmadı. Eski komşumuzun bacanağının yeğeni bile aradı."

Gözlerini devirdi, o sandı ki üniversite sonuçlarını sormak için aradılar... Dün çektiği videoyu, yayınladıktan sonra unutmuştu. Hiç ama hiç gündem olacağı, birilerinin onu destekleyeceği aklının ucuna bile gelmediğinden, annesinin videodan bahsettiğini anlayamadı.

"Söylemeyin ya söylemeyin, her sene aynı şey! Hoşlanmıyorum sınav sonucumu öğrenmelerinden!"

Zaten sinirliydi, zaten alev alması için ufak bir kıvılcım yeterliydi bir de meraklı akrabalarla uğraşmak istemiyordu. Öğrenseler ne olacaktı, öğrenmeseler ne olacaktı?

"Sınav sonucunu bilmeyen mi kaldı senin? Sağır sultanın bile kulağına gitmiştir."

Anlamadığını belirtircesine boş gözlerle annesine bakarken annesi elini sallayarak ona doğru bir adım attı.

"Dün gece diyorum, dün gece sen ne haltlar karıştırdın?"

Kaşları derince çatılırken, dün geceyi düşündü. Hatırladığı tek şey; gördüğü sınav sonucuyla vücudundan tüm gücün çekilmesiydi. Fakat sonrası bir bir zihnine düştü. Hışımla yerden kalkması ve telefonunu masanın üzerine koyması. Konuşması, ağlaması, videoyu yayınlaması, yayınlaması...

"Kaç kişi izlemiş?" diye sordu korka korka. Eğer eski komşuları bile izleyip aramışsa, iki üç kişiden fazla izlenmiş olmalıydı. Duyacağı cevaba kendini hazırlamak ister gibi sırtını dikleştirdiğinde annesi "Kaç kişi izlemiş bilmem ama bütün mahallenin izlediği kesin!" diye yükseltti sesini.

Yorgun bir nefes verdi Feyza. Bakışları ablasına kaydı ve "Kaç?" diye sorarcasına başını bir kez oynattı. Ablası dudaklarını birbirine bastırarak "Çok," der gibi başını salladığında gözlerini kapatıp tekrardan yatağa sırt üstü uzandı.

Telefonunu eline almaya korkuyordu ama korktuğu başka bir şey de vardı ki o da babasının tepkisiydi. Babasıyla her zaman iyi bir baba kız olmuşlardı. Onu çok iyi tanıyordu. Dizinin üzerinde bir etek giydiğini gördüğünde ona hiçbir şey demezken, aynı eteği giydiğini görüp ona "Senin kızın mini mini etekler giymiş," diyen amcasından sonra bağırarak "Bir daha bu kadar kısa etek giy bakalım ne yapıyorum," diye azarlardı. Azarlamıştı da.

Asalak FenomenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin