34- Ferhat Aydoğan

59.5K 5.1K 2.5K
                                    


**
Hastanede sadece doktor hemşire olacaklarına dair aldıkları kararın ardından neredeyse iki hafta geçti. Feyza bir haftasında evi dizeceğim diye staja gelmemişti, ondan önceki hafta zaten sinirliydi, kararı uygulamak zor olmamıştı. Ama şimdi, Merthan sanki bu oyunu bitirmesi ve yanına gelmesi için onu sınar gibi tek başına kafeteryada cam kenarındaki bir masada otururken hiç olmadığı kadar zorlanıyordu.

"Hoca o kadar kişiyi bırakamaz, alttan alan da çok var."

"Geçen sene sınıftan sadece iki kişi geçmiş dersi, onlar da kitabı yalayıp yutmuşlar. Bence bu sene de bırakır."

"Yani bırakır da en fazla on on beş kişiyi bırakır. Öyle çok bırakacağını düşünmüyorum. Hocanın üst döneme ayrı bir garezi var. Bu yüzden o kadar kişiyi bırakmış."

Merthan'ın masanın üzerinde duran içi kahve dolu kupayı eline almasıyla Feyza sabahtan beri onda olan bakışlarını kızlara çevirdi. Bu kalkıp onun yanına gitmemek için son direnişiydi. Biraz zaman geçti. Yerinden kalkmadı ama bakışlarını tekrardan Merthan'a çevirdi. Bileğinde saat olan eli masanın üzerindeydi. Sırtını sandalyesine yaslamıştı. Eğer ona baksa, süzse, göz kırpsa ya da herhangi bir şey yapsa Feyza çoktan kalkıp onun yanına gitmişti ama Merthan hiçbir şey yapmadan öylece pencereye bakıyordu.

Feyza başını çevirdi, onun baktığı yere baktı ve açık pencerenin camında göz göze geldiler. Merthan bunu bekliyormuş gibi gülümsedi, dudaklarını oynatarak "Yanıma gel," dedi. Ardından Feyza da gülümsedi, kızlara döndü.

"Merthan'ın yanına gideceğim," dedi. Ayağa kalktı. "Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Merthan'ın masasına gidip yanındaki sandalyeyi çekerken ona "Siz her hemşireyi böyle masanıza mı çağırırsınız Merthan Bey?" diye sordu. Merthan çapkın çapkın sırıttı, kahvesinden koca bir yudum aldı, biten bardağını masanın üzerine bıraktı. Başını kaldırdı, ona baktı.

"Yok. Genelde bana asi gelen, hakkımda eleştiri videoları çeken, narsist ve bir o kadar da güzel olan hemşireleri çağırıyorum."

Feyza gülerek başını eğdi, saç tutamları yüzünün kenarında sallandı. Merthan o tutamları kulağının arkasına sıkıştırmak için elini uzatmıştı ki Feyza Eylül'ün ona söylediği şeyi hatırladı; arkalarından dönen dedikoduyu, kendini geri çekti. "Bahçeye çıkalım mı?" diye sordu.

Merthan kabul etti, bahçeye çıktılar. Sanki anlaşmış gibi hastanenin arkasına, yangın merdivenine doğru yürüdüler. Güneş gökyüzünün tam ortasındaydı. Arka bahçe, hastanenin girişine göre daha sakindi. Genelde çiftler takılıyordu. Bir köşede iki sevgili ayakta dikiliyor, onların biraz ötesinde iki kız arkadaş oturmuş sigara içiyordu. Kızların ikisi de hemşireydi.

Feyza aralarında bir konuşma başlatacağı sıra telefonunun çalmasıyla sustu, formasının cebinden telefonunu çıkardı. "Ferhat amcam," diyerek arayan kişinin ismini okudu. Sonra bekletmeden çağrıyı "Efendim Ferhat amca?" diye yanıtladı.

"Neredesin Feyza, Bülent'le görüşmem vardı. Hastaneye geldim, hazır gelmişken seni de göreyim."

"Aa, hastanede misin?" diye şaşırdı Feyza. "Bahçedeyim ben."

"Ben de bahçedeyim, nerede- gördüm seni, geliyorum yanına."

Feyza Ferhat amcasını görmek için bakışlarını etrafında gezdirdi ve onu gördü. Yanlarına doğru geliyordu. Yürürken yanındaki adamı fark etti, adımları duraksayacak kadar yavaşladı ama sonra devam etti. Yüzüne gergin bir gülümseme koydu.

Asalak FenomenUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum