16- Osman

66.9K 6.3K 1.8K
                                    

Geçen bölümde yorumlar 2k olursa yeni bölüm gelecek demiştim... Biri üç yüz tane yb yazmış... :( Söz verdiğim için bölümü yayınlıyorum ama bahsettiğim yorum bu değildi :( Neyse, keyifli okumalar. 

**

İstanbul köprüsündeki ışıklar, gecenin karanlığında koyulaşan denizde bir yanıp bir sönerek yansıyordu. Rüzgâr esiyor, estikçe de kolları göğsünde bağlı manzarayı seyreden genç kızın genzine, boğazın kokusunu getiriyordu.

Feyza kafasını dağıtmak için stajdan sonra arkadaşlarıyla müdavini oldukları gece kulübüne gelmişti ama içeri girmek yerine dakikalarca durup İstanbul'un denize yansıyan silüetini izliyordu. Telefonun çalmasıyla birlikte irkildi, çantasından telefonu çıkarıp arayan kişiye baktı. İzem'di.

Telefonunu yanıtladığı gibi İzem "Geldin mi?" diye sordu.

"Geldim, restoranda mısınız siz?"

"Evet, seni bekliyoruz." İzem oturduğu masadan kalkıp uzaklaşırken alçak bir sesle konuşmasına devam etti. "Sana kötü bir haberim var, Buse de burada."

"Yalan de!"

"Değil, Berkcan malının peşine takılmış."

"Atlatıp gel, madem Berkcan getirdi onunla takılsın."

"Ayıp olur birtanem ya, gel, çok durmayacağım dedi."

Feyza büyükçe of çekip "Berkcan'ı öldürmek istiyorum," diye homurdandı yine de restorana doğru yönelmişti.

"Üst kattayız, yirmi bir numaralı masa."

Feyza çağrıyı sonlandırarak isteksiz bir şekilde restoranın üst katına çıktı. Buse, sosyetenin tüm dedikodularını tek nefeste özet geçecek bir potansiyele sahipti. Susmadan konuşabilirdi. Son derece arsız bir kişiliğe sahip olsa da kötü bir kalbinin olduğunu düşünmüyordu Feyza. Lakin iyi kalpli de diyemezdi. Burnu havadaydı bir kere, sınıf farkını önemserdi. Alt tabaka diye adlandırdığı kişilerle pek muhabbet etmezdi, ilgilenmezdi.

Attığı her adımda Berkcan'a o kızı peşine taktığı için küfür savuruyordu. Arkadaşının tarif ettiği yere doğru baktı. İlk İzem'i fark etti. Giydiği pembe renkli straplez elbisesi vücudunu ikinci deri gibi sarmış tüm güzelliğini ortaya sermişti. Üzerinde elbisesiyle uyumlu yarım ceket vardı. Başını çevirerek Berkcan'a baktığında göz göze geldiler. Bakışları anında sertleşip, kaşları çatıldı.

Berkcan kızgınlığının nedenini bildiğinden masumca gülümsedi, gözleri kısıldığında Feyza'yı güldürmek için kafasını yana yatırdı. Dudaklarını büzerek öpücük attı ardından göz kırptı.

Feyza önündeki saçlarını kenara doğru iterken Buse'ye çevirdi gözlerini. O da kendisine bakıyordu, büyük ihtimal Berkcan'ın dikkat çeken tavırlarından sonra geldiğini fark etmişti. Selam verircesine hafifçe gülümsedi Feyza, o kadar zoraki bir gülümsemeydi ki bu.

Arkadaşlarıyla sarıldı, selamlaştı, Berkcan'a sarılırken kolunu cimcikledi.

Berkcan "Ah," diye inlerken Buse'nin çakmaması için "Canım kankam benim, ne kadar da özlemiş beni," diyerek sıkı sıkı sarıldı Feyza'ya. Buse'ye döndü. "Bir hafta görüşemedik ya, içine oturmuş."

"Ya öyle, nasıl özledim bir bilsen Buse."

Garsonu çağırdılar, siparişlerini verdiler ve bir dakika sonrasında sadece Buse'nin konuştuğu sohbet başladı. "Siz bunu bilmiyorsunuz," diye başlayarak sosyeteye dair tüm dedikoduları sıralıyordu. Susmuyordu, tam susacak gibi oluyordu Berkcan merakla bir şey soruyor, konu kaldığı yerden devam ediyordu.

Asalak FenomenΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα