24- Mide lavajı

71.2K 6K 3.2K
                                    

**

Soğuk masaya yasladığı dirseği, vücudunun öne doğru eğilerek üzerinde yük oluşturmasıyla yavaşça kaymaya başladı, vücudu da dirseğiyle birlikte masaya doğru eğilmeye. Ellerinin arasında gizlediği başı ağırlaşmış, dik tutmak eziyet haline gelmişti.

"Feyza."

Berkcan'ın kendisine seslendiğini duydu ama en ufak ses çıkarmadı. Ellerini oynatmadı, başını sallamadı, belki nefes bile almadı.

Başı kazandan halliceyken, soluk alışverişleri kulağında yankılanırken o ablasını düşündü.

Babası yapmıştı her şeyi, annesi sessiz kalarak ortak olmuştu ama ablasının haberi yoktu. Ablasıyla kötü olmamalıydı. Ona Merthan'ı anlatabilmeliydi, hayatında olup bitenleri, arkadaşlarını, stajda neler yaptığını...

Berkcan'ın kolundan dürtmesiyle alnı sert bir şekilde masaya vurdu. Gözleri sımsıkı kapandı. Canı acısa da hiçbir acı belirtisi göstermedi. Berkcan tedirginleşti, bu sefer daha sesli bir şekilde "Feyza," diye seslendi.

Feyza onu sarsan elinden hafif yana kayarak sıyrılmaya çalışırken "Sus, ölüyorum," diye sızlandı.

"İyi misin, neyin var?"

"Buraya gelmeden önce ağrı kesici içmiştim."

"Gelince de tekila içtin!" Berkcan sinirli bir nefes alarak Feyza'nın kolundan tutup onu kaldırdı. "Kalk! Hastaneye gidiyoruz. Hangi ara bu kadar salak oldun? İlaç içtikten sonra ne diye içki içersin? Bir de hemşire olacaksın ha!"

Kulüpten dışarı çıktıklarında temiz hava, biraz olsun iyi geldi Feyza'ya. Arabaya bindiler. Berkcan ona ters ters bakmayı sürdürürken arabasını çalıştırdı, pencereyi açtı.

"Al, soğuktan don."

Feyza şikayetçi olmak yerine, yüzünü cama doğru çevirdi. Yüzüne çarpan rüzgâr, gözlerini yaşla doldurdu. Çıplak teni üşüdü, tüm tüyleri diken diken oldu. Gözlerini yumdu, başını geriye doğru yasladı ve tenini yalayan rüzgârı hissetmeye çalıştı.

Olabildiğince en kısa sürede hastaneye vardılar. Feyza yavaşça indi arabadan. Büyük harflerle Ferhunde Hastanesi yazısını görünce duraksadı, gerildi. Dakikalarca yüzüne vuran rüzgârdan daha etkili bir şekilde kendine geldi. Yavaşlayan solukları hızlandı.

Merthan nöbetçiydi bugün. İlla görecek, görmese bile duyacak ve yine gelip görecekti.

Berkcan işlemleri hallederken o ilk bulduğu sedyeye sırt üstü uzandı. Sedyede bir bacağını diğer bacağının üzerine attı, ellerini karnında birleştirdi ve gözlerini kapattı. Şansı varsa Merthan onu bulmadan uyurdu.

"Neyi var, ne olmuş?"

"Ağrı kesici içmiş, ardından tekila içti."

Feyza gözlerini açmadı, başının ağrısı zaten gözlerini açmasını zorlaştırıyordu. Onunla ilgilenen doktor, yanı başındaki hemşirelere ilaç hazırlamalarını söyledi. Birkaç dakika geçti geçmedi Feyza Merthan'ın sesini duydu.

"Ne olmuş?"

Gözleri açılır gibi oldu ama açılmadı. Olduğu yerde kendini kastı.

"Ağrı kesici içmiş, sonrasında da alkol almış."

Merthan'ın delici bakışlarını üzerinde hissedince daha fazla kasıldı.

Asalak FenomenWhere stories live. Discover now