54- Beklenmedik karşılaşma

50.8K 5K 1.5K
                                    


**

Poyraz babasının aksine iradesi zayıf bir çocuktu. Sevdiği bir şey varsa, hele ki bu bir yemekse, dayanamıyordu. Babasına pastadan sadece Ayşe teyzesinin verdiği dilim kadar yiyeceğine söz vermişti. Sadece o kadar da yemişti ama sonra Ayşe teyzesi uyuyunca, yatağında yatarken hep dolaptaki pastayı düşünmüştü. Sağa dönmüş olmamış, sola dönmüş olmamış, başını aşağı doğru sarkıtmış olmamış, ayağını duvara yaslayıp dikmiş yine olmamıştı. Kalkmış, ses çıkarmadan mutfağa giderek kalan son dilimi de yemişti. Daha doğrusu yerken babasına yakalanmıştı.

Korkmuştu korkmasına ama, başını yan tarafına çevirip Feyza'yı görünce öyle çok şaşırmış ve kızmıştı ki korkusu geçmişti.

Babası onunla "Sen pasta mı yiyorsun?" diye hesap sorarcasına konuştuğunda, sorusuna cevap vermek yerine "Siz Feyza'yla hani küstünüz?" diyerek üste çıkmaya çalıştı. "Niye aynı anda eve geldiniz?"

"Ben sana sabah, bugün bir daha pasta yemeyeceksin demedim mi?"

"Ama sen de Feyza'ylaydın madem bana niye haber vermedin, ben de gelmek isteyecektim o zaman!"

"Şey," diyerek araya girdi Feyza. Baba oğulun arasından geçerek bardakların olduğu dolaba doğru ilerlerken "Ben su içeceğim," diye mırıldandı, beni umursamadan siz kavganıza devam edin dercesine.

Poyraz çattığı sarı kaşlarıyla babasına bakmayı bırakıp Feyza'ya döndü ve yerden kalkarak oldukça kibar bir şekilde "Ben verebilirim Feyzacığım," dedi. "Suları hep ben herkese veriyorum zaten."

"Aferin sana ama ben alabilirim Poyrazcığım."

Feyza geçen geldiğinde Merthan'ın ona su bardağı çıkardığı dolabı açarak kendine bir tane bardak alırken Poyraz dudaklarını büzerek ıslık çalmaya çalıştı. Dudaklarının arasından çıkan ses, sadece küçük bir rüzgâr uğultusu kadardı.

"Babam bile bardakların yerini bilmiyordur Feyza, sen hemen buldun. Çok iyisin gerçekten."

Merthan oğluna bakarak alayla güldü, resmen Feyza'ya yaranmak için onu gömüyordu. Yanındayken kendisine karşı bu denli acımasız olan oğlu, Feyza'yla yalnız kaldığında yeni başlayan ilişkilerini bitirebilirdi.

"Pastayı dolaba koy Poyraz," dedi, oğluna bakarak. Poyraz ona çattığı kaşlarından dik dik baktığında, Merthan kaba bir şekilde ne var dercesine başını oynattı. O an, Poyraz babası kızmasın diye genişçe gülümseyerek hızlıca dediğini yaptı, en azından yapmaya çalıştı. Buzdolabına koymak için arkasını döndüğünde tabak da onunla birlikte döndü ve içindeki pasta yere düştü. Tiz bir çığlıkla pastayı tutmaya çalışsa da pastanın bir kısmı hamur gibi eline yapıştı, geri kalanı da mermer zemine dağıldı.

Poyraz ağlamaklı bir ifadeyle yere düşen pastasına bakarken Feyza "Bir şey olmaz temizleriz şimdi," diye hemen eline bir bez aldı.

"Ama bu son pastaydı Feyza, babam bir daha on bin yirmi bin otuz yıl sonra alır."

"Ben sana alırım üzülme."

"Gerçekten mi, sen alınca birlikte yeriz. Ama babam frambuazlı almış kendi seviyor diye, ben her pastayı seviyorum yine de en sevdiğim çikolatalı pasta. Çikolatalı pasta alalım, tabii sen de seviyorsan."

Gülerek "Seviyorum alırız," dedi Feyza. Poyraz'ın saçlarının arasından parmaklarını geçirerek saçlarını yana doğru taradığında, Poyraz hoşuna gittiğini belirtircesine başını yukarı doğru kaldırarak gülümsedi. Gözleri kapanmış ve şirin bir edayla burnunu kırıştırmıştı. O da Feyza'nın saçlarına dokunmak için ellerini kaldırmıştı ki "Ay ellerim hep pasta olmuş," diye şımarık bir tavırla konuştu ve ellerini komiklik olsun diye havada sallayarak lavaboya doğru koştu. "Ellerimi yıkayıp geliyorum!"

Asalak FenomenWhere stories live. Discover now