ŞİAR 3.BÖLÜM

379 23 2
                                    

MARDİN

Alev, gizlendiği yerden bir süredir onu izliyordu aslında bu iki yıldır gerçekleşen bir ritüel gibiydi. Ne zaman başlamıştı bilmiyordu ya da ne zaman son bulacaktı onu da bilmiyordu. Onu gönderdiği günden beri hep bu balkona geliyor ve sigarasını yakarken gözlerini ufka dikiyordu. Bir daha da hiç kımıldamıyordu. O sigara parmaklarının ucunda yana yana için için kavruluyor ama o dudaklarla hiç buluşmuyordu. En sonunda da küle dönüp rüzgârlara savruluyordu. Ne zaman ki Şirvan sigaranın bittiğini algılıyor ondan sonra avuçlarını sıka sıka başı önünde merdivenlerden inip gözden kayboluyordu.

Derman ne kadar karşı çıkarsa çıksın buna daha fazla katlanamayacaktı çok bile bu sırrı saklamıştı. Çiğdem’in de durumunun pek parlak olmadığını biliyordu onunla da konuşuyor arada İstanbul’a yanına da gidiyordu gözlerinde ki ışığın yok oluşunu her dem izlemek ama hiçbir şey yapmamak canına yetmişti de artmıştı bile. Bu yüzden Şirvan’a doğru yürürken son derece kararlıydı.

“Daha ne kadar sürecek bu?” diyerek söze girmek belki de çok yersizceydi ama öfkesini yenemiyordu ki daha normal bir şekilde davranabilsin. Birbirlerini bu denli severlerken ayrı olmalarına katlanamıyordu.

“Neden bahsediyorsun anlamıyorum,” dedi Şirvan. İşi anlamazlığa vurmak kolayına gelmişti. Uzun uzadıya açıklamalara girmekten çok daha basitti böylesi. Alev’in başını iki yana salladığını görünce ona yediremediğini anlaması da uzun sürmedi tabii. “Neden bahsettiğimi bal gibi biliyorsun Şirvan beni yorma!”

Başını salladı kabul edercesine. Son derece isteksiz bir sesle, “Ömrüm boyunca sürecek,” dedi.

Alev de başını salladı ağır ağır. Şimdi söyleyeceklerinin ardından o kadar sürmeyeceğinin farkındaydı ama böyle olması gerekiyordu. Doğru olanı buydu.

“Sana söylemem gerekenler var, “diyerek söze başladı. Onun dikkatini çekemediğini fark etmesi uzun sürmedi tabii bu yüzden direkt girdi lafa. “Çiğdem ile alakalı”

Şirvan’ın başını aniden ona çevirmesiyle doğru yere parmak bastığını anladı. Sabırsız bir şekilde bakıyordu ona. İki yıldır bekleyen bu fedakâr adamı daha fazla bekletmek istemedi.

“Boşanmanız umurumda bile değil Şirvan ne başında onayladım yaptığını ne de bunca zamandır bu derbeder olmuş halini onaylıyorum. Gelmeyecek olanı bekleyen bu tavrını, melankoli hallerini ve işte bildiğin bu daha fazlası olmuş Şirvan’ı görmekten bıktım, usandım anlıyor musun beni? O eski neşeli adamı özledim, özledik ve biliyorum ki o buraya gelmeden senin yüzün hiçbir zaman gülmeyecek. E onun da buraya gelmeyeceğini bildiğimize göre sen ona gideceksin demektir”

“Ona gidecek yüzüm mü var benim Alev?”

“Ama gitmek zorundasın!” dedi sertçe. “Gitmek zorundasın çünkü seni orada sadece Çiğdem beklemiyor”

“Ne demek istiyorsun açıkça söyle Allah aşkına!” derken elini savurdu. İster istemez sinirlenmeye başlamıştı.

Alev ise her şeyi göze almıştı. Başını dimdik tuttu. Korkacak hiçbir şeyi yoktu.

“Sen Çiğdem’i buradan gönderdiğinde o hamileymiş,” dediği an da Şirvan şaşkınlıktan ve ruhunda yaşadığı telaştan dolayı geriye doğru bir adım attı. Gözleri büyümüş avuçları terlemişti. Alev’in susmasını daha fazla devam etmemesini istiyordu ama Alev’in susmaya hiç de niyeti yoktu. Bugün onu kalbinden vurmaya yemin etmişti sanki. “Senin İstanbul’da sadece eski karın yok Şirvan senin orada baba hasreti çeken iki de çocuğun var. Biri kız biri erkek ikizlerin var.”

AŞKAR (BASILDI) ŞİAR (BAŞLIYOR)Where stories live. Discover now