Bölüm 52

11K 435 45
                                    

Şimdi şu yanan yüreğin harına baka baka

İnce belli bir bardaktan tavşan kanı bir çay olsa da

 İçsem diyorum içimden

Ellerimi ısıtsam, gözlerimde tütse dumanı

Dalsa gözlerim, gözlerimde tütse sevdanın ağıdı!

 

S*kilmiş gecelerin koynunda yatırıyordu sevdayı biçare gecelerin ayazına. S*kilmiş günlerin güneşine baş kaldırıyordu gönlü bir avuçluk meydanın tam ortasında. İçindeki azabı kusuyordu etrafını çevreleyen dört duvara. Yumruğunu vuruyordu etrafa saçılmış kırık aynaların keskin taraflarına. Kanamak istiyordu. Kanmak istiyordu. Kanatmak istiyordu. Ölmek istiyordu ölmek. Yaşamamak. Nefes almamak. Duymamak. Dinlememek. Konuşmamak. Ruhunu kanatlı bir kapının yamacına bırakıp arkasına bakmamak istiyordu.

Acıtmak istiyordu acıtmak.

Kendini bu yalan dünyadan silip atmak. Rüzgârın karşısında duramayan savruk bir bülbül olmak istiyordu sarp yamaçların ardından gelecek olan kartalın katline vacip kılınmak için uçan.  

Bir hikâyenin kurban rolünü üstlenmek istiyordu. Boynu bükük durmak istiyordu bir seferlik de olsa. Büyük lafların küçük kahramanı olmak istiyordu büyük hikâyeler yazmak için. Acı boğazını kezzap gibi yakarken hissetmemek istiyordu. Zordu istediği her şey hepsini biliyordu. Sevmekle yetinmek de istiyordu ama yapamıyordu işte o başkaları gibi. Dayanamıyordu onsuzluğa.

Atakan onsuz geçen her günden intikamını o güne söverek alıyordu. Onsuzluğa katlanamayan katli gerçekleşmiş gönlünün prangalarını onun yolunda eskitmek de istiyordu ama yapamıyordu. Avuçlarının arasında duran inci beyazı işli davetiyede ki isme bakıp bakıp yüreğinin orta yerini yakıyordu en leylim gecede.

Bu yaşananların hesabını Hakan’dan sormak soğutmamıştı yüreğinin yangın yerine dönmüş suretini. Hayır. Hiçbir şekilde su serpilmemişti gönlüne. Aslında daha çok kanıyordu daha çok acıyor daha çok kanatıyordu. Yüsra ile karşı karşıya gelmedikçe bu ateş sönmeyecek soğumayacaktı biliyordu. Şimdiye dek hakkın hukukun yanında olmuş bir adam olarak hakkını hukuksuzlukla arayacağını söyleseler gülerdi ama insanın başına ne geleceği hiçbir zaman belli olmuyordu neticede. Gözleri elindeki davetiyenin damada ayrılan yerinde gezinirken o adamın isminin üstüne gelip sigarasının ucunu bastı. Yüsra gideli sigaraya da başlamıştı evet aslında o gideli içkilerin dibini de bulur olmuştu her gece. Barodan uzaklaştırmayı da bu nedenle yemişti aslında. Ailesi ile arası zaten açıktı daha da açılmasına neden olmuştu bu yaşadıkları.

Umurunda bile değildi hiçbiri. O sadece Yüsra ile olan hesabını kapatmak istiyordu sonsuza dek. Artık onu geri istemiyordu. Hayır, onun amacı bu değildi. Tek istediği kimseye yar olmamasıydı. Yüsra geçmişte onundu. Hesabını gördükten sonra da onun olarak kalacaktı. Onun kılına zarar verecek değildi o kadar acımasız bir âşık değildi hayır. Ama mutlu da olamayacaktı. Kimseyle! Ömrünce unutamayacaktı onu. Gözlerinin önünde onun yüzünden intihar etseydi biri Atakan da unutamazdı hiçbir zaman. Geceler boyu düşünüp kafasını yakarken sonunda bulmuştu onu nasıl yaralayacağını. İşte bu yüzden Mardin’e gitmek için çıldırıyordu. Fakat tam düğün günü gidecekti. Onu gelinlikle gördüğü an zihninde görmüş olduğu son kare olarak kalacaktı kafasına mermiyi sürmeden hemen öncesinde. Kendi yanında olarak yıllar yılı hayalini kurduğu kızı bir başkasının yanında görmek canını yakacak olsa dahi en büyük acıyı onun yaşatacak olması tarifi mümkün olmayan bir keyif sunuyordu Atakan’a.  

AŞKAR (BASILDI) ŞİAR (BAŞLIYOR)Where stories live. Discover now