Bölüm 28

9.7K 452 10
                                    

Şahin’in sol gözü seğirmeye başlarken yakasından tuttuğu adamdan tiksinir gibi ondan elini çekip ittirdi. Hançer ayakta sallanır bir şekilde durdu, dengesini sağlayıp Yüsra’ya göz kırpmaya çalıştı ama hissettiği acıdan dolayı suratı çarpıldı. Yüsra ise gördükleri karşısında şok olmuş bir haldeydi. Kimse kıpırdamıyordu sadece Şahin ve Hançer dedikleri şu adam vardı ortada kozlarını paylaşan. En tuhaf tarafı da daha bu akşamüstü rast geldiği bir adamın onun için dövüşüyor olduğu gerçeğiydi. Şimdiye dek kimse onun için böyle bir şey yapmamıştı elbette ablasını saymazsa! Ama o da başka bir mevzuydu değil mi? Bu adamın onun için dövüşmesi kendisini özel hissetmesine neden oldu. Hançer denilen şu herifin dedikleri o kadar ağır ve iğrençti ki erkek olsaydı bunu onun yanına bırakmaz kendisi verirdi cezasını. Gerçi erkek olsaydı zaten bunlar başına da gelmezdi ya bu da işin başka faktörüydü.

Dikkatini yeniden ortadakilere verirken Şahin’in ne yaptığını görünce gözleri fal taşı kadar açıldı. Belindeki silahını çekti ilk olarak ardından da arka cebinden susturucuyu çıkarıp namluya takışını izledi Yüsra şaşkın bir şekilde. Hemen sonra da gözünü dahi kırpmadan Hançer’in korku dolu bakışlarına bir anlık dahi olsa aldırmadan onun erkekliğine doğru doğrultup silahı ateşledi.  “Şimdi sik sikebilirsen gavatın oğlu!” Gözlerinden milim insanlık akmadan sırıttı. “Ama çok istersen arkadan verirsin!”

Hançer yerde çektiği acıdan dolayı acıyla ağlayıp, bağırırken kılı kıpırdamadı kimsenin. Yüsra taş olmuş kalmıştı sanki. Şahin ise sanki gayet normal bir durumu yaşıyormuş gibi gözleri korkuyla açılmış Jehat’a doğru hareketlenmişti bile. Elindeki silahı sinirinden deli gibi sıkarken Jehat’ın başında dikildi. “Sustalı! Sen onun kadar kolay yırtamayacaksın biliyorsun. Bildiğin için de böyle bakıyorsun bana, neredeyse titremekten gebereceksin!” Başını ondan uzağa kardeşine çevirdi. Şara korku dolu bakışlarla izliyordu ağabeyini. Onun gözlerinden asla silinmeyecek bu anları yok edebilmek isterdi ve yaşadığı ne varsa hepsi için bin pişmandı. Kardeşinin alnına leke çalan bu herife ölümlerden ölüm beğendirmek istiyordu ama bu anı kısa tutup önüne bakmak istiyordu artık.

Silahını kaldırırken Şara’nın korku dolu ifadesini görüp bir anlığına geri indirdi. Şara’nın korkması onu rahatsız ediyordu. Bu esnada konağın arka tarafından sallana sallana elindeki hançeri çevirip gelen adama ilişti gözü. Onu bir tehdit olarak algıladığı için silahı o tarafa doğruldu ama Berat dedikleri şu adamın sorarcasına, “Araf?” deyişi onun tanıdık olduğunu ortaya çıkardığı için silahını düzeyli bir noktaya gelecek şekilde indirdi. Araf’ın sert, ne düşündüğünü açık etmeyen dipsiz bir kuyu gibi olan bakışları yerde ki adamlara ilişti ilk olarak. Ardından da Berat’a ‘neler oluyor?’ der gibi bakınca onun dudaklarını okuyarak ‘tecavüz’ dediğini algıladı Araf. Gözleri sedirin üzerinde oturan sinik kıza ilişti hemen ardından da yerdekilere, birinin üzerinde tünemiş olan adama, elindeki susturuculu silaha. 

Gözlerinde ateşi ürküten bir kor yanmaya başlarken boynunu kütürdetti. İzin dahi istemeden Şahin’in diğer tarafına geçip yerdeki adamı çekeleyerk kaldırdı. Onun ayaklarının yere basmasına izin verip gözlerinin bebeğine odakladı kendi dipsiz kuyularını. Jehat, korku dolu tanımadığı adama bakarken başına ne işler geleceğini düşünüyordu. Araf, Berat’a, “Buraya gel,” dedi. Berat, ona doğru yürüyüp Jehat’ın arkasında kaldı. Ne yapmasını istediğini biliyordu. Arkadan Jehat’ın omuzlarından tuttu ki Araf işini hallederken acıdan bayılıp yere kapaklanmasın.

Derman şaşkınlığını üzerinden atıp Araf’a doğru adım atınca, “Geride kal Derman ağa şimdi seni duymaz, görmez, dinlemez!” dedi Berat. Tam da dediği gibi vuku buluyordu her şey. Araf, elindeki hançeri dişlerinin arasında tutarken Jehat’ın üzerindeki gömleğin yakalarından tutup iki yana çekti. Gömleğin düğmeleri kendini atıp çevreye savrulurken Cemal’le Fırat şöyle bir irkildiler. Araf ise gözünü kan bürümüş bir şekilde Jehat’ın atletinin önünü dişlerinin arasından aldığı hançerle boydan boya kesip ortadan kaldırdı. Sıra onun için en zevkli kurbanı için korku dolu an’a gelmişti işte! Araf, vahşi bir sırıtışla Jehat’a baktı. “Tecavüz ettin demek!”

AŞKAR (BASILDI) ŞİAR (BAŞLIYOR)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon