''Ah bir de Berna'ya ulaşabilseydik, şimdi daha da güçlenirdi elimiz.'' dedi sürekli yer değiştirdikleri için kim olduğunu ayırt edemediğim ikizlerden biri. Kaşlarım çatıldı.
Düşündüm bir süre. Bize anlattıkları hikayenin hiçbir yerinde Berna adı geçmiyordu.

''O kim?'' diye sordum boş bulunarak.

''Doğru ya Hakan! Berna'dan hiç söz etmedik onlara!'' dedi heyecanla cümlesinden anladığım kadarıyla Okan olan ikiz.
''Berna, patlama sırasında yanımızda olan sınıf arkadaşımızdı. Ancak işin garibi patlamanın ardından onu hiç görmedik. Okul yönetimiyle de konuştuk. Yeşim Hoca Berna'nın daha önce adını bile duymadığına yemin ediyordu. Bir süre sanki bize şizofrenmişiz ve Berna'yı kafamızda uyduruyormuşuz gibi davrandılar ancak işin peşinde olmamıza rağmen bir türlü çözemedik. Sanki hiç var olmamış gibi bir anda ortadan kayboldu.''

Okan cümlelerini peş peşe sıraladıkça kalbimdeki yumru büyüdükçe büyüdü. Boğazımda bir düğüm oluşturdu ve sanki nefes alamıyordum. Böyle hissetmeme neden olan her neyse, bir an evvel çözüme kavuşmalıydı.

''Doğru mu anladım?'' dedi Bulut kendine bir tabure çekerek. ''Berna diye biri var ve o da patlama sırasında bizimleydi. Sonrasında ise kimse onu tanımıyormuş gibi davrandı.'' Bakışlarındaki şüpheyi hissettiğimde ben de kuşkulandım. Bir şeyler oturmuyordu. Mine ''Nasıl bir anda hiç var olmamış gibi yok olabilir ki? Sonuçta bu patlamayla ilgili bir durum olsaydı, bu hepimiz için gerçekleşirdi ve bizi de kimse hatırlamazdı öyle değil mi?'' diye sordu.

Hak veriyordum.

''Yalan söylüyor olma ihtimaliniz üzerinde duruyorum şu an ikizler. Zaten başından beri hiç ısınamadım size!''
Furkan dramatik bir çıkış yaparken ''Anlayacağız.'' dedim.
''Bu kadar müsamaha yeter. Doğru mu söylüyorsunuz, öğrenelim bakalım.''

Bulut cümlem biter bitmez ikizleri oturdukları tabureye çivilerken, Furkan karşılarına geçti ve ''Berna hakkında anlattıklarınızın doğruluğundan şüpheliyim. Bana gerçekleri anlatmak ister misiniz?'' diye sordu kibarca. "Lütfen..." dedi kilit kelimeyi de  ekleyip.
İkizler sanki büyülenmişçesine Furkan'la göz teması kurduklarında, Furkan'ın yeteneğini kullanışına ilk kez şahit oluyordum.

Üçünün de göz bebekleri büyümüştü. Bir çeşit transta gibiydiler.

''Evet.'' dedi Okan. ''Berna patlama sırasında yanımızdaydı. O sınıf arkadaşımızdı, daha da ilerisiydi hatta, en yakın arkadaşımız... Patlamadan günler sonra sonunda kendimize geldiğimizde ve olanları anladığımızda onu bulmak istedik. Evine gittik, yoktu. Ailesi bizi kovmaktan beter etti, çocukları olmadıklarını söylediler. Bize her ne olduysa, Berna'ya da bir şeyler olmuş olmalıydı. Tıpkı patlama esnasında orada olup da birer özel güç kazanan herkes gibi... Okul yönetimindekilerle konuştuk. Deliymişiz ve Berna'yı kafamızda yarattığımız bir arkadaşımızmış gibi davrandılar. Psikolog tavsiye ettiler. Israr ettiğimizde ise sinirlenerek onlarla dalga geçip geçmediğimizi sordular, bir daha da ciddiye almadılar. Berna sanki yok oldu. Onun hakkında toplayabildiğimiz tüm bilgiler bunlar.''

Furkan ikizlerle göz temasını keser kesmez silkinerek kendilerine geldiler ve ''Az önce ne yaptınız veya bize ne söylettiniz bilmiyorum ama size asla yalan söylemedik!'' dedi Okan ayaklanarak. Kızmışa benziyordu.
Yalan söylemediklerini teyit ettiğimiz için içimde rahatlarken Berna olayının Nur ile ilişkili olup olmayacağını düşündüm bir süre. Nur güç kazanmak adına kendine yandaş topluyordu. İkizleri de yanına çekmeye çalışmasından bunu anlayabilmek son derece kolaydı. Üstelik, yalnız olmadığını kamera kayıtlarına kaydolan Kapüşonlu'dan ve komşulardan öğrendiğimiz kadarıyla eve eşyalarını toplamak için yanında iki kişi ile birlikte gitmesinden de anlayabilmek zor değildi.

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now