|38.Bölüm|

660 70 37
                                    

Jungkook ve Jimin aynı yatakta uyurken kendilerini mutluluk gözyaşlarıyla izleyen hemşirelere yakalandıkları o günün ertesinde  hastaneden taburcu olmuşlar, Jungkook ise eline geçen bu fırsatı sonuna kadar değerlendirmek adına kırk nazla Jimin'i türlü vicdan azaplarına sokmuş ve sonunda onunla ilgilenmeye ikna etmişti karamel saçlıyı.

Jimin ise Jungkook'un yalnızca sevildiğini hissetmek istediğini bildiğinden çok fazla diretmeden Jungkook'un anne babasına ait olan evde misafir olmayı kabul etmişti.

Her ne kadar "istemem yan cebime koy" dercesine davransa da uçan kuştan tutun da yerin yedi kat altındaki karıncalara varasıya herkes biliyordu Jimin'in bu günler için yaşadığını. Hem arkadaşları Jungkook'un anne babasına haber vermeyi doğru bulmadığından bunu bir görev bilmişti Jimin. Onu kendi haline bırakamazdı sonuçta.

Eve geldiklerinde Jimin usulca koltuğa kurulurken "Duş almam gerek..." diye mızmızlanmıştı "Güzel bir duş almam gerek."

Jungkook sanki günlerce yoğun bakımda kalan kendisi değilmiş gibi Jimin'i tek hamleyle kendine çekerken "Öyle mi?" demişti yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemesi sözlerine eşlik ederken. "Ne tesadüf, ben de tam duşa girecektim."

Jimin, Jungkook'un büyüsüne kapılmamak için insan üstü bir çaba sarf ederken "Hastaneden daha yeni çıktın Jungkook." demişti çatılmış kaşlarıyla. "Biraz uslu dursana!"

Jungkook Jimin'in aceleyle kendisini itip koltuktan kalkmasıyla beraber hızla yerinden kalkmış, "Kaçan kovalanır biliyorsun."  diye seslenmişti sevgilisinin arkasından.

Jimin Jungkook'un sözlerine karşılık abartılı çığlıklar atarak banyoya koşarken Jungkook çoktan üstündekilerden kurtulmaya başlamıştı bile Jimin'in aklını almaya yemin etmişcesine.

Sonunda kahkahalara karışan çığlıkların eşliğinde banyoya arka arkaya girdiklerinde Jungkook "Yakaladım seni!" diye bağırırken kollarını sımsıkı sarmıştı sevgilisinin narin bedenine. "Şimdi o güzel dudaklarının borcunu ödeme vakti Park Jimin."

Jimin usulca yüzünü sevgilisine dönmüş,  "Öyle mi?" demişti elleri sevgilisinin hayranlıkla izlediği esmer teninde dolaşırken. "Kendi borçlarınızı düşündünüz mü hiç Bay Jeon?"  diye mırıldanmıştı gözleri sevgilisinin bedeninde dolaşırken.

Jungkook sevgilisinin sözlerine karşılık gülümsedikten sonra kendi bedenini karamel saçlının bedeninden uzaklaştırmış, ardından etek uçlarından yakaladığı krem rengi kazağını çıkartmasını sağlamıştı. "Sizin güzelliğiniz ile kıyaslanamaz Bay Park."

Jimin bu oyunu daha fazla devam ettiremeyeceğini belli edercesine kızaran yanaklarını masalsı bir kahkaha ile saklamaya çalışırken Jungkook sevgilisinin yüzünü ellerinin arasına almış, uzunca bir süre gözlerinin içine bakmıştı hasretle.

Jimin'in ne kadar sürdüğünü anlayamadığı cenneti andıran o dakikaların ardından Jungkook dudaklarını Jimin'in yüzündeki yaralardan birine bastırmış ardından "Çok güzelsin." diye mırıldanmıştı "Hayat seni hırpalamış olsa bile çok güzelsin."

O an sanki tüm acıları birer birer akıp gitmişti kalbinden karamel saçlının ve yerini huzura bırakmıştı.

Duyduğu sözlerin güzelliğiyle  kalbi neredeyse erirken sevgilisinin belinde duran ellerinden birini yüzüne çıkartmış "Sen de çok güzelsin zeytin gözlüm." diye mırıldanmıştı Jimin "Hep çok güzel olacaksın."

Jungkook sevgilisinin karamel saçlarını okşarken, o güzel saçların sahibi ise parmaklarını sevgilisinin yüzünden göğsüne giden yolda kaydırmış ardından örtmek istercesine ellerini koymuştu moraran tenine. "Kalp masajı yaparken..." diye mırıldansa da cümleyi tamamlayacak cesareti bulamamıştı kendinde Jimin.

Baby SharkWhere stories live. Discover now