|2.Bölüm|

4K 333 118
                                    


Zavallı Jimin uyandığında başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Dün gece o kadar içmişti ki olanları hatırlamak için bir süre tavanı izledi öylece.

"Beş bira, üç soju, iki bardak vişne vodka..." diye mırıldandı kendi kendine. "Bok vardı da bu kadar içtik."

Saati kontrol etmek için elini yanındaki sehpadaki telefona uzattığında büyük bir gürültü ve inlemeyle yerinden sıçradı. Boş vodka şişesini yerde sızıp kalan Hoseok'un karnına düşürmüştü. Jimin hızla odayı süzüp acil kaçış planı oluştururken "Yah! Jimin-ah!" diye bağırdı Hoseok uyuşuk uyuşuk yerden kalkarken. Jimin'in bacağına intikam almak için ufak bir yumruk indirdikten sonra "Zaten başım ağrıyor." diye sızlana sızlana mutfağa gitmiş, giderken diğer koltukta yatan Jin'i dürtmüş Namjoon'u uyandırmasını söylemişti.

Namjoon "Huzurla hangover bile olamıyoruz evde." diye homurdandı ağrıyan başını tutarken. Tek gözü hala "beş dakika daha uyuyalım ya" diye ağlıyordu.

Jin, Joon'un bu haline kıkırdarken masada kalan son pizza dilimine uzandığında Namjoon ile göz göze gelmişlerdi. "Savaş!" diye bağırdı Namjoon hızla sehpanın üstünde duran pizza kutusuna atılırken.

Jimin son kalan pizza için savaşmak yerine telefonuna gömülmeyi daha huzurlu bulmuştu ama unuttuğu bir şey vardı. Dün gece tanımadığı birine köpek balığı kostümü giydiği komik bir fotoğrafını yollamıştı ve karşısındaki yabancının meselenin peşini bırakmaya niyeti yoktu.

JK:
O kadar da kötü bir fikir olduğunu düşünmüyorum, gördüğüm en şirin köpekbalığı bu. Günümü aydınlattığın için teşekkürler. 🐣
11:38

Bir süre boş boş ekrana baktıktan sonra derin bir nefes alıp cevap verdi Jimin.

Jimin:
Bak dediğim gibi, oyun oynuyorduk ve sarhoştum. Yeterince utanç verici. Bunu unutamaz mıyız?
14:20

Telefonu bir kenara bırakıp guruldayan karnını neyin doyurabileceğini düşünürken mutfaktan gelen kokuyu takip etme kararı aldı Jimin. Biricik Hobi hyungu noodle yapıyordu.

"Seni seviyorum Hobi hyung" dedi Jimin dolaptan sosları çıkartırken. Karnı açlıktan zil çalıyordu ve hemen bir şeyler yemezse ölebilirdi. Jin çoktan masadaki yerini almış talimatlar yağdırırken Namjoon ise telefonuna gömülmüş, şu hep oynadığı oyunu oynuyordu.

"Hobi hyung, sosları getirdiiiim" diye neşeyle koşarken hala ayılamadığından olsa gerek ki masanın kenarına çarptığı bacağının acısıyla cam sos şişelerini bir anda yere bırakıvermişti Jimin.

Gerçi bunun hala sarhoş olmasıyla da alakası yoktu. Jimin düz yolda yürürken bile düşüp kendini sakatlayabilecek kadar sakardı. Evdekiler bile Jimin'in sakarlığından o kadar çok korkuyorlardı ki o kendini öldürmeden önce Jimin'i kendinden koruyacak bir melek yollaması için Tanrıya dua ediyorlardı.

Jimin acıdan inlerken diğerleri yere saçılan sosları izliyordu öylece. Hoseok derin bir nefes alıp "Tanrı aşkına sen kimseye bir daha yardım etme Jimin." dedi sinirden gülerek.
Jin ise çoktan söylenmeye başlamış "Ben temizlemem" diyip bir kenara çekilmişti "Evin en büyüğü olmak bunu gerektirir Hobi." dedi salona giderken.

Jimin yerde oturup homurdanarak "Sağolun ya, bacağım iyi, kopmamış sorun yok." dedi bacağını ovarken.

Namjoon ise mutfaktaki kaostan kaçmış, telefonunu da alıp salona gitmişti. Öldürseler oyundan çıkamazdı. Çünkü çıkarsa düşmana yem olurdu. "Her gün düşüyorsun ya da kafanı bi yerlere çarpıyorsun, alıştık oğlum napalım." dedi gülerek. "Sızlanma da ortalığı topla."

Fakat Hoseok aksaya aksaya bez almaya giden Jimin'i durdurup oturmasını söylemişti. Jimin'in "Özür dilerim Hobi hyung" mırıltıları eşliğinde mutfağı toparlarken bir yandan da Jimin'e bacağına krem sürmesini söylüyordu. Ne yaparsa yapsın kıyamıyorlardı Jimin'e, özellikle Hoseok. Grubun en küçüğü olmak, el üstünde tutulmak ve hep sevilmek demekti.

Jimin de bunu çok iyi bildiğinden tüm günü koltukta oturup bacağı hakkında sızlanarak geçirmiş, ortalığı toplamaya yardım etmekten kaçmış, akşama kadar aynı koltukta hareket etmeden yatmıştı.

Kanalları gezerken telefonunun titreşimiyle yerinden sıçradığında "Sanırım akşam yemeğimiz geliyor. Kuryeden bildirim gelmiş galiba." dedi telefona uzanırken. "Biriniz kapıya bakabilir miii? Hani benim bacağım acıyor yaa"

Fakat mesaj yolunu gözledikleri kuryeden değil, şu deli "bilinmeyen numara"dan gelmişti.

JK:
Böyle şirin bir şeyi unutabileceğimden emin değilim ama pekala, nasıl istiyorsan öyle olsun. Günümü aydınlattığın için tekrar teşekkürler sevimli köpekbalığı. 😊
15:17

Jimin mesajı tekrar tekrar okuyup "Gerizekalı" dedi kendi kendine. Hiçbir cevap vermeden telefonu bir köşeye bıraktı. Bu yaştan sonra ergen kızların oyuncağı olmaya niyeti yoktu. Hayatta yapacak daha önemli işleri vardı. Mesela yemek yiyip duş alıp uyumak gibi.
Baya ciddi işler anlayacağınız.


Herkese merhabaaa
Herkes dediğim de hikayeyi okuyan 3 kişi falan 😂
İki güne bir yeni bölüm atarım demiştim de dayanamadım bir gün geçmeden attım. Hadi yine iyisiniz 😎

Baby SharkΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα