|31.Bölüm|

871 92 34
                                    

Jimin ve Jungkook sahnenin ardında, kalabalıktan olabildiğince uzaktaki bir kostüm askısının arkasında öylece birbirlerine sarılmış dururken "Çok korkuyorum." diye fısıldamıştı karamel saçlı. Jungkook ise, karamel saçlara gömülmüş, son kez derince içine çekmişti sevgilisinin kokusunu.

Hafifçe geri çekilip sevgilisini omuzlarından sıkıca tutmuş, ardından gülümseyerek "Korkacak hiçbir şey yok sevgilim. Seni tanıdığımdan beri bu performansa hazırlanıyorsun, her şey kontrolün altında, endişelenme." demiş ardından etrafı kolaçan ettikten sonra minik bir öpücük kondurmuştu sevgilisinin dudaklarına.

"Keşke seni ne kadar sevdiğimi istediğim anda haykırabilsem." diyip gülümsemişti Jimin. "Keşke farklı renkleri de sevse insanlar."

Zeytin gözlerinden hüzünlü bir tebessüm geçerken "Keşke..." diye mırıldanmıştı Jungkook. Ardından "Hazırlanman gerek, git ve kostümünü giy." demişti gülümseyerek.

"Işığınla aydınlat sonra tüm salonu, tıpkı hayatımı aydınlattığın gibi, anlaştık mı?" diyip sevgilisinin dudaklarına masum bir öpücük daha kondurduktan sonra hızlı adımlarla sahne arkasından çıkmış, koltuğuna, diğer çocukların yanına gitmişti.

Kendi arkadaşları da Jimin'in arkadaşları da son derece heyecanlıydı. Hoş, o kadar iyi anlaşıyorlardı ki gruplara ayırmaya gerek bile duymuyordu artık Jungkook. Hepsi bir bütünmüş, sanki en başından beri tanışıyorlarmış gibi hissediyordu genç adam.

Zeytin gözlü, bir ön sırada oturmuş pür dikkat sahne ışıklarını izleyen çocuklara doğru eğilip "Jimin abinizi izleyeceğiniz için heyecanlı mısınız bakalım?" diyip gülümsemiş ardından "Evet!" cevabını almanın verdiği mutlulukla dolup taşmıştı içi.

Jimin'i mutlu etmek ve çocuklara da bir değişiklik yaratmak için yetimhane müdürüne döktüğü onca dilden sonra sonunda beklediği an gelmişti zeytin gözlünün.

"Sanırım başlıyor!" diye mırıldanmıştı Jin. "Ah küçük bebeğimiz sahneye çıkacak Hoseok!" Jungkook da dahil herkes Jin'in içinde saklı tuttuğu anne ördeğe kıkırdarken ışıklar git gide azalmış, sahne gece gibi simsiyah olmuştu.

Jungkook heyecanla elinde tuttuğu çiçek buketini biraz daha sıkıca kavrarken sonunda sahne spot ışığıyla aydınlanmış, beyazlar içindeki Jimin tüm salonu aydınlatmıştı. Sevgilisinin ne kadar iyi bir dansçı olduğunu tahmin etse de onu ilk defa izleyecek olduğu için heyecanını kontrol edemiyordu zeytin gözlü.

Jimin dizlerinin üzerinde cennetten düşmüş bir melek gibi öylece dururken sakin müziğin sesi yavaş yavaş yükselmişti. Karamel saçlı derin bir nefes alıp kendi kendine "Yapabilirsin." diye fısıldarken boynuna dolanmış beyaz, tülden şalı narin ve bir o kadar da zarif bir hamleyle çözmüş, ardından kendisini takip eden ışığın altında sahneyi adımlamaya başlamıştı.

Hafifçe esen rüzgarın karşısında ellerininin arasında sıkıca tuttuğu şalı ve uçuşan kıyafetleriyle müziğin ritmine uyarken bir prensi andırıyordu genç adam.

Zeytin gözlerin galaksisine güneşi getiren, beyazlar içinde bir prens.

Gördüğü manzaranın karşısında kendi kendine "Çok güzelsin karamel saçlı." diye mırıldanmaktan kendini alıkoyamamıştı Jungkook. "Cennet böyle bir yer olsa gerek." diye düşünmüştü içinde büyüyen huzur ve kalbinin göğsünden çıkacakmışcasına hızlı atmasını sağlayan hayranlıkla. Heyecan ve huzuru aynı anda yaşatan güzeller güzeli sevgilisini izlerken zaman durmuş gibi hissediyordu genç adam.

Çok geçmeden diğer dansçıların da sahneye birer birer gelmesiyle Jungkook bir kez daha anlamıştı ne kadar şanslı olduğunu. Onca insanın içinde sevgilisinin narin bedeninin bir yıldız gibi parladığı su götürmez bir gerçekti.

"Ah... Ben gerçekten çok aşığım." diye düşünürken Hoseok'un "Biliyorum!" demesiyle yerinden sıçramış, gerçekliğe geri dönmüştü genç adam.

Zeytin gözlerini kocaman açıp "Ah! İçimden söylemedim değil mi?" diyip kızaran yanaklarını kendisine bakıp gülümseyen Hoseok'tan saklamak için başını önüne eğmişti.

Neyse ki tıpkı kendisi gibi Hoseok'da gözlerini sahneden ayıramıyordu. Çok geçmeden kendisi de sevgilisinin tam merkezinde durduğu bu görsel şöleni izlemeye devam etmişti.

Ne yazık ki ömrünün geri kalanını Jimin'i dans ederken izlemeye adayabilecek Jungkook için oldukça kısa bir sürede performansın sonuna gelmişlerdi ve seyirciyi selamladıktan sonra alkışlar eşliğinde sahneyi terk etmişlerdi.

Çok geçmeden sunucu sahnede yerini almış, diğer dansçıların sırasının geldiğini belirten anonsunu yaparken zeytin gözlerin odağı seyircilerin arasından kendilerine doğru yaklaşan karamel saçlıyı bulmuştu.

Çocuklar hep bir ağızdan Jimin'e ne kadar harika olduğunu söyleyip tebrik ederken Jungkook ise daha fazla dayanamamış, elindeki çiçekleri Jimin'e uzattıktan sonra çiçekleri koklamasına bile izin vermeden sevgilisinin boynuna sarılmıştı.

"Harikaydın!" diye şakımıştı neşeyle. Ardından sevgilisinin boynuna kaçamak bir öpücük bırakıp "Tıpkı bir prens gibiydin." diye devam etmişti sözlerine hala elleri sevgilisinin boynundayken. Zeytin gözlü sözlerine "Hatta bir melek!" diye heyecanla devam edip aklına gelen tüm güzel sıfatları sıralarken Jimin de kıkırdayıp simsiyah takım elbisesiyle nefes kesici gözüken sevgilisinin ışıldayan gözlerinin içine bakıp "Sen de çok yakışıklı olmuşsun sevgilim." diyip gülümsemişti.

Jungkook aldığı iltifat karşısında kızaran yanaklarıyla "Ah! Teşekkür ederim... Oturalım mı?" diyip yanındaki boş koltuğu işaret ederken ikili yerlerine oturmuş, ardından Jimin'in ön sırada oturan çocukları fark etmesiyle yeniden ayaklanmışlardı. Jimin hızlı adımlarla çocukların yanına gidip onlarla göz göze gelebilmek için çömelirken Jungkook da onları izleyip gülümsemekten kendini alıkoyamamıştı.

Çocuklar neşeyle Jimin'e ne kadar güzel dans ettiğini söyleyip dururken Jimin sırayla hepsine sarılmış ve her birinden birer öpücük almıştı. Jimin gülümseyerek "Ah Tanrım! Çok şirinler." diye mırıldanırken kendisini takip eden sevgilisiyle beraber yerine geçmiş, gösterinin geri kalanını büyük bir dikkatle izlemişti.

Zavallı Jungkook ise gözlerini karamel saçlısının parlak ışığından alamamış, gösterinin geri kalanı boyunca sevgilisini izlemiş, zaman zaman göz göze geldiklerinde ise normalden on kat daha hızlı atan kalbini sakinleştirmeye çalışmıştı.

Aradan geçen bir iki saatin ardından sonunda tüm okullar performanslarını tamamlamış, sıra kazananı açıklamaya gelmişti. Heyecan dolu on dakikanın ardından sonunda sunucu ve ödülü verecek usta dansçılar sahneye birer birer adımlarını atmış, sunucu "Kazanan Seul Ulusal Üniversitesi öğrencileri! Tebrikler!" diyip gülümsemişti. Öğrencilerden kopan çığlıkla beraber Jimin de yerinden zıplamış, önce sevgilisine sonra arkadaşlarına sarılıp koşarak bölüm arkadaşlarının yanına gitmiş ve her birine sarılıp tebrik etmiş ardından sahneye yönelmişlerdi.

Jimin de baş dansçı olarak hocasının arkasında yerini almış, onu takip ederek ödülü almak üzere sahneye çıkmıştı. Ödüllerin ve madalyaların dağıtılmasıyla birlikte grupça bir kaç fotoğraf çektirmiş, ardından hocalarının konuşması sonlanınca sahneyi terk etmişlerdi.

Dans hocaları her birini tebrik ettikten sonra haftasonu kutlama yemeği için hepsini evine davet etmiş, ardından herkes evlerine gitmek üzere dağılmıştı. Jimin koşarak sevgilisinin ve arkadaşlarının yanına gitmiş, bir kez daha sevgi yumağı haline geldiklerinde gülerek "Tanrım ne kadar çok sarıldık bugün!" diyip gülmüştü "Normalde hep didişiriz!"

Kahkahalar eşliğinde her biri ellerinden tuttuğu çocuklarla park alanına yürürken Jungkook hınzırca gülümseyerek sevgilisinin kulağına eğilmiş ve dakikalardır dudaklarından dökülmek için can atan o cümleyi sonunda serbest bırakmıştı.

"Çocukları yetimhaneye bıraktıktan sonra kıyafetlerini çıkartmana yardım edeceğim, çok yorulmuşsundur."

-
Baby Shark'ın 25k olmasının şerefine! Bu bölüm baya softtu ama bir sonraki bölümü okurken siper almanız gerektiğini söylememe gerek yok herhalde. 🙆🏻‍♀️😅

Baby SharkDove le storie prendono vita. Scoprilo ora