|35.Bölüm|

603 71 24
                                    

Karamel saçlı beyaz çarşafların arasında huzursuzca kımıldanırken kurumuş dudaklarından çıkan ilk şey sevgilisinin ismi olmuştu.

"Jungkook? Jungkook nerede?" diye sorarken bir yandan da kolundaki serumlardan kurtulmaya çalışııyordu. Tüm bu karmaşanın arasında gördüğü ilk yüz Hoseok'un endişeli, bir o kadar da sevinçli yüzü olmuştu.

Kim bilir kaç saattir buradaydı. Belki de kaç gündür demeliydi. Fakat şu an sorulması gereken daha önemli sorular vardı.

Yataktan kalkmasını engelleyen ellerin sahibi boş odada "Hemşire! Doktor! Uyandı!" diye bağırırken Jimin üstündeki yorgunluğu atıp yataktan kalkacak gücü bulmaya çalışıyordu kendinde, fakat sızlayan yaraları bir türlü izin vermiyordu ayaklanmasına.

"Hyung, Jungkook nerede?" diye bağırdı son gücüyle karamel saçlı. Sinirleri o kadar bozulmuştu ki gözlerinden birer birer akan yaşları durduramıyordu genç adam.

Hemşireler koşarak yatağının başına geldiğinde bir kez daha sormuştu Jimin aynı soruyu. "Hemşire hanım, yalvarırım cevap verin Jeon Jungkook nerede? İyi mi?"

Hemşirelerden biri diğerine ne yapacağını soran gözlerle baktığında "Sevgilim iyi mi?" diye sormuştu Jimin sesi titrerken.

'Bunu daha önce söyleseydim bunların hiçbiri olmayacaktı.' diye düşünmüştü istemsizce, ardından gözleri odaya ne zaman girdiğini fark etmediği Yoongi'ye kaydığında bir kez daha yeniledi sorusunu Jimin. "Yoongi, bari sen bir şey söyle." diye mırıldandı karamel saçlı "Jungkook iyi mi?"

Yoongi başını hafifçe aşağı yukarı sallarken "Yaşıyor." diye mırıldanmıştı sessizce. Hoseok ise yapabildiği tek şeyi yapıp Yoongi'nin kolunu sıvazlamıştı hüzünle.

Genç adamın sesindeki umutsuzluk ruhunu delip geçerken duyduğu cevaba sevinememişti bile Jimin. "Çok mu ağır durumu?" diye sormuştu alacağı yanıttan korkarken, çünkü 'yaşıyor' yeteri kadar açıklayıcı ve umut verici bir cevap değildi. Alacağı cevabı beklerken titreyen elleri yatağın soğuk demiriyle buluşmuştu güç bulmak ister gibi.

Yoongi'den herhangi bir yanıt alamayınca yeni bir serum takmakla meşgul olan hemşirelerden birine dönüp "Onu görmem gerek." diye mırıldandı umutsuzca karamel saçlı. "Lütfen şu serumları..."

Cümlesini yarıda kesen doktorun adım sesleri odada yankılanırken hemşire elinden geldiğince gülümsemeye çalışmış, "Doktorumuz sizi muayene ettikten sonra buna karar verecektir."  diyip geri çekilmişti.

Soyadının Cha olduğunu yaka kartından okuduğu doktor elindeki ışıklı kalemi gözlerine doğrulttuğunda kendini bir hastanede bulmadan önce son gördüğü şeyi, üzerlerine gelen arabanın farlarını anımsayınca gözleri dolmuştu genç adamın.

Doktor Cha şefkat dolu sesiyle "Lütfen gözlerinizi açın Bay Park, yaşamsal bulgularınızı kontrol etmem gerek." diyip gülümsemiş ardından odanın bir ucunda olanları izleyen Hoseok ve Yoongi'ye dönüp "Beyler sizi dışarı almak zorundayım maalesef." demişti elinden geldiğince kibar olmaya çalışarak.

Hoseok ve Yoongi odanın kapısını arkalarından kapatırken "Ne zamandır buradayım?" diye sormuştu Jimin iyice güçsüzleşen sesine küfürler savururken içinden.

Doktor Cha dudaklarını tek çizgi haline getirirken elindeki dosyayı incelemiş ardından "Yaklaşık 32 saattir baygınsınız." demişti. "Şimdi sizden parmağımı takip etmenizi isteyeceğim." derken elindeki ışığı tekrar Jimin'in gözlerine çevirmiş, dikkatle incelemeye koyulmuştu genç doktor.

Saatler gibi gelen dakikaların ardından sonunda Doktor Cha gülümseyerek "Durumunuz iyi gözüküyor, bir kaç tetkik gerekecek sadece." diyip gülümsediğinde Jimin sızlayan yaralarına rağmen, gitmek üzere olan doktorun eline sarılmış, "Jeon Jungkook'u görmem gerek." diye mırıldanmıştı usulca.

Baby SharkWhere stories live. Discover now