3- Doktor oluyorum!

Começar do início
                                    

Güldü Feyza ama bir yandan da ağladı.

"Neden bunu yapıyorsunuz ki?" diye sordu. Sesi ağladığını belli edercesine titremişti.

"İnsan büyük bir tutkuyla kurduğu hayallerini gerçekleştirmeli yoksa ömür boyu içinde hep bir ukde kalır. Elimde sana yardım edebilecek bir güç varken yalnızca seyirci kalmak istemiyorum, hayallerini gerçekleştir istiyorum."

Burnunu çekerek konuşmaya çalıştı Feyza ama adamın konuşmasındaki samimilikten sonra boğazındaki düğüm daha da büyüyerek konuşmasını engelledi. Dudaklarının arasından kaçan hıçkırıkla "Kusura bakmayın," dedi.

Sonrasında telefonda birbirini tanıttılar, daha çok yaşlı adam konuştu. Haftaya Eskişehir'de olan sempozyuma giderken Bilecik'e uğrayabileceğini o zaman sözleşme işini yüz yüze konuşabileceklerini söyledi.

Telefonunu kapattıklarında Feyza artık eskisinden de çok heyecanlıydı. Sanki sınav sonuçları şimdi açıklanmış ve istediği sıralamayı yaptığını öğrenmişti. İçi içine sığmıyor, mutluluğunu herkesle paylaşmak istiyordu. Kaybetmeye alışıktı, başarısızlığa, yenilgiye...

Ama şimdi tam tersi olunca ne tepki vereceğini bilememişti.

Salona çıkıp babasıyla yüz yüze gelmeye çekindiği için ablasına mesaj atarak onu acil odasına çağırdı.

Ablası "Ne oldu?" diye içeri girdiğinde Feyza direkt olarak heyecanlı bir sesle "Doktor oluyorum, doktor!" dedi.

Ceylan'ın gelen mailden haberi olmadığı için kardeşini endişeli bakışlarla izlerken Feyza telefonunu çıkarıp gelen maili ablasına gösterdi.

"Al oku."

Ablası çatılan kaşlarıyla ses etmeden maili okumaya başladı ve her okuduğu cümleyle kaşları daha fazla çatıldı. İlk okuyup bitirdiğinde okudukları karşısında Feyza kadar heyecanlanamamıştı çünkü kafasında felaket senaryoları dönüp durmuştu.

Ya kandırıyorsa ya karşılığında ahlaksız bir şartı varsa, ya delinin tekiyse...

Telefonu kaldırarak maili kastedercesine "Emin miyiz bundan?" dedi düz bir ifadeyle.

"Araştırdım, hatta az önce adamla da telefonda konuştum. Doğru söylüyor, eminim. Sözleşme de imzalayacağız."

"Karşılığında ne isteyecekmiş söyledi mi?"

"Bir şey istemiyor sadece iyi bir doktor ol, yeter dedi."

"Doğru söyle," dedi Ceylan onun gözlerine bakarak kardeşinin bir şey saklayıp saklamadığına emin olmaya çalıştı. "Ahlaksız bir şey falan is-"

"Saçmalama Ceylan ya, ben öyle bir şeyi kabul eder miyim!"

"Ne bileyim, korkarsın falan söyle-"

"Ne diye korkacağım ya," diyerek sözünü kesti. Anlamıyordu, karşı taraftan bakınca tıp okumak için her şeyi yapar gibi mi duruyordu? Dört yılını tıp okumak için kiralasa bile, tıp okumadan da yaşamına devam ettirebilirdi. Hep bir yanı eksik kalacak olsa dahi, evet, bunu yapabilirdi.

Ablası konuyu "Ne konuştunuz adamla?" diye sorarak değiştirdiğinde Feyza heyecanla konuştuklarını anlatmaya başladı. Anlattıkça da ablasının kafasındaki tilkiler sustu ve çok da olmasa onun heyecanına ortak oldu.

Konuşmalarının ortasında "Babam hala sinirli mi?" diye sordu, Feyza.

"Çorbayı bile dövecek gibi içiyordu."

Dudaklarını birbirine bastırdı, babasına sponsor bulduğunu daha doğrusu sponsorun onu bulduğunu söylediğinde vereceği tepkiyi hiç kestiremiyordu. Şu an sinirli olduğu için doğru düşüneceğini sanmıyordu ama, sinirleri yatıştığında en az onun kadar da sevineceğine emindi.

Hatta belki de ondan çok sevinirdi.

Nihayet, ona doktor kızım diye seslenmesinin altını doldurabilecekti.

Akşam olduğunda annesini odasına çekerek sponsor olayını bir de ona anlattı. Herkesin nabzını tuttuktan sonra, babasına da anlatacaktı fakat anlatmak için şu an babasının sinirinin geçmesini bekliyordu. Eğer başta hayır derse sonrasında evet dedirtmek çok daha zor olurdu.

Annesi her söylediği şeyin altından başka bir şey ararken o, her sorduğu soruya mantıklı cevaplar verdi ve en sonunda annesi derin bir nefes aldı. Bakışları camdan dışarıdayken "Babana söylemeyelim," dedi düşünceli bir tavırla.

"Neden?"

"Şimdi sinirli, hayatta izin vermez. Biliyorsun nasıl bir adam olduğunu, bir kez hayır dedi mi evet dedirtene kadar canımız çıkar. En iyisi tercihler bitince söylersin."

"Sonradan öğrenince kötü hisseder. Video olayı mahallede bir durulsun o zaman söylerim."

Annesi dalga geçer gibi güldü.

"Mahalle durulur mu sanıyorsun? Gün geçtikçe dedikodunun dozunu arttıracaklardır onlar, eh babanın siniri de tavan olur. Tercihler bittikten sonra söylememiz en iyisi."

Feyza kararsız bir şekilde annesine bakarken yatakta oturuşunu değiştirerek kırdığı dizini kalçasının altına aldı ve ablasına döndü.

"Sence?" diye sordu.

Ablası da annesine katılarak "Bence de tercihler kapandıktan sonra söyle," dedi.

O hâlâ babasının siniri yatıştıktan sonra ona söylemelerinin daha iyi olduğunu düşünüyordu. Birkaç kez daha söyleyelim bence, dedi annesine ama annesi her seferinde babanın huyunu biliyorsun diyerek onu susturdu.

Tüm gece boyunca düşündü Feyza.

En sonunda annesine hak verdi. Babası paralı diye göndermek istemeyebilirdi. Durumu iyi değil diye, zengin çocukların yanında kendisini küçük hissedebileceğini düşünebilir ya da daha birçok şeyi...

En iyisi tercihler kesinleşince söylemekti.

Bir hafta sonra Ferhat Aydoğan'la yüz yüze görüştüler ve o gün sözleşmeyi yazıp imzaladılar. Okul, yurt, ulaşım, yemek masraflarını bile karşılıyordu.

Üstelik ona "Doktor Hanım," diye seslenmiş, şakasına odan bile hazır demişti.

İlk defa doktor olmaya bu kadar yakınlaştığını hissediyordu.

Elinde sözleşmeyle eve dönerken tüm yol boyunca gördüğü herkese tıp okuyacağını söylememek için zor tuttu kendini. Öyle bir heyecandı ki ondaki, paylaşmasa içinde bir bomba olup patlayacak ve parçalara ayrılacaktı.

Kapıyı çaldığında karşısında ablasını göreceğini düşündüğünden elindeki sözleşmeyi sevinçle yüzünün önüne kaldıracaktı ki kapıyı babasının açmasıyla hızla elindeki kâğıdı arkasına sakladı. Olduğu yerde buz kesti.

"Nereden geliyorsun?"

**

ig: merveegnr_

tw: mervegnr_

Twitter'da #asalakfenomen etiketini kullanabilirsiniz 🌸💓

Asalak FenomenOnde histórias criam vida. Descubra agora