Üzerimdeki kıyafetler, sanki daha önce vücudumda benim bile böyle görünebildiğini fark etmediğim bölgelerin göz önüne serilmesine neden olmuştu.

''Şaka yapıyorsun Gülce... Yanında başka kıyafetler de getirdiğini söyle ve içimi rahatlat bir an önce olur mu?''

Kafasını iki yana sallarken yatakta iyice yayıldı ve ''Güzel olduğunu biliyordum ancak bu kadarını saklıyor olman erkeklere haksızlık doğrusu.'' dedi. Ardından irkilerek ''Beni bile baştan çıkarabilirsin bu halinle Turuncu!'' diye ekledi pek de hoşnut olmadığım bir ses tonuyla.

''Pekala, asla bunları giymiyorum. Şimdi banyoya gidiyorum ve bunları çıkarıp sana iade ediyorum. Anlaşıldı mı?''

Omuzlarını silkerek ''Sen bilirsin.'' derken ayaklandı ve aynadan onu görebileceğim bir şekilde arkama geçti. ''Yiğit'in bu manzarayı görememesi üzücü olacak.'' Kaşlarım çatılırken ''Nereden biliyorsun onunla buluşacağımı?'' diye sordum panikle. Gülce'yse o anda gülmeye başladı. ''Serviste yalnız değildiniz Ela. Tıpkı bir süredir siz bir şeyler yaşarken etrafınızda olduğumuz gibi aranızda bir şeyler olduğunu da anlayabiliyoruz. Tamam, dillendirmiyor olabilirsiniz ama bu sizin sorununuz. Emin ol dışarıdan herkes sizin birlikte olduğunuzun farkında.''

''Biz birlikte değiliz.'' diye çıkıştım hemen. Öyle değildik. Aramızda bir şeyler vardı. Hatta bir şeyler diyerek aramızdakileri sınırlandırmak doğru olur muydu, bilmiyordum. Ancak bunun üzerine hiçbir konuşma geçmemişti aramızda.

''Her neyse.'' diyerek konuyu geçiştiren Gülce'nin bana inanmadığı ortadaydı. Bedenimi ona doğru çevirdi ve ''Çıkaracak mısın üzerindekileri şimdi, onu söyle sen.'' diye sordu.

Hızla kafamı salladım.

''Kesinlikle çıkaracağım.''

Sağ kaşı havalandı bir şey düşünüyormuş gibi.
''O halde ben de üzerimdekilerden kurtulup bunları giyeyim diyorum. Gece için bir randevum vardı. Tekrar eve dönmek zorunda kalmamış olurum hem.'' Bir yandan üzerindeki tişörtü çıkarıyor, bir yandan da gece randevuya çıkacağı çocuktan bahsediyordu. Fakat onu dinlerken sırtında gözüme takılan morluk, kalan cümlelerin boğuklaşmasına neden oldu bir an için.

''Ne oldu sırtına?''

Gülce anlamadığını belirtircesine bir ses çıkarırken bana döndü. Bu hareketiyle tekrar arkasına geçtim.

''Sırtına ne oldu diyorum Gülce? Mosmor.''

Gülce'nin yutkunuşu o an öyle sesliydi ki bir şeyler sakladığından emin olmuştum. Bana cevap vermek yerine yalnızca üzerinden daha birkaç saniye önce çıkardığı tişörtü tekrar giydi.

''Düşündüm de kıyafetler sende kalabilir. Okulda görüşürüz.''

Ardından çantasını aldı ve kapıya doğru birkaç adım attı. Kolundan tutarak onu durduğumda canı yanmış olacak ki geriye doğru sendeledi inlemeye benzer bir ses çıkarıp. Gülce'nin hala tutuyor olduğum koluna bakarak kaşlarımı çattım. Ardından kolunu kaldırması için onu zorladım ancak bana direndi. Fakat başarılı olamamıştı. Bileğinin iç kısmında da morluklar vardı.

''Kim yaptı bunları? Ne saklıyorsun benden?''

Gülce'nin gözlerinin dolduğunun farkına varabiliyordum ancak bu sorularımı ertelemek için yeterli olmayacaktı ne yazık ki. Sakladığı şey her neyse, onu derinden yaraladığı ortadaydı.

''Sana diyorum Gülce. Ne oldu koluna? Sırtında neden morluklar var? Ne saklıyorsun benden?''

''Ela. Lütfen bırak. Sonra konuşalım olur mu?''

SIR (TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن