83え33

271 19 9
                                    

Jiyong kapanan kapının arkasından bir süre daha baktıktan sonra ayağa kalktı. Hana'ya kaçmayı çok daha önceden teklif edecekti. Ama Jiwon yüzünden kabul etmez diye düşünüyordu ama şu an bu teklifi Hana etmişti. Jiyong kafasından seçenekleri geçiriyordu. Nereye gitmelilerdi? Başkana ne diyecekti, aslında başkanı değil grup arkadaşlarını daha çok düşünüyordu. Ama onlar Hana'yı biliyorlardı yani bir sorun yoktu. Geriye tek sorun Jiwon kalıyordu. Bir de Hana'nın birazdan çıkaracağı kargaşa. Öyle bir yere gitmelilerdi ki hiçbir şeyi duyup görmemeleri gerekti. Hem de Hana mutlu olmalıydı. Jiyong saçlarını karıştırarak düşündü, aklına gelen fikirle sırıtarak ayağa kalktı.
Hana hep küçükken gittiği bir çiftlikten bahsederdi. Dedesinin çiftliğinden. Evet Türkiye yeterince uzaktı. Ve Hana orayı seviyordu.

Jiyong gülümseyerek dosyayı ve ceketini yatağın üzerinden aldı, tam o anda yatağın üzerindeki siyah gül dikkatini çekmişti. Odaya geldiğinde görmediği gülü dikenlerine dikkat ederek yataktan aldı. Hayatında ilk defa siyah bir gül görüyordu fazlasıyla asil bir çiçekti. Jiyong dosyayı da alıp kapıya ilerlerken sırıtarak gülü kokladı. Bakışlarını gülden çekmeden asansörün önüne geldi, asansörün tuşuna basarken aklına evdeki duvar geldi, evet oradaki ejderhanın da göğsünde siyah bir gül vardı. Jiyong'un sırıtması genişlerken gülü dosyanın üzerine koyup telefonunu çıkardı. Hana anlamsız bir şey yapmazdı. Arama motoruna "siyah gül" yazdığında asansöre binmişti. Telefon asansörde çekmediğinden sayfada bir türlü açılmıyordu. Asansör durduğunda Jiyong hızla lobiye çıktı kimseye yakalanmak istemiyordu ama lobide ki karışıklık ve güvenlik görevlilerinin hızla asansöre koşması Jiyong'u gerse de hızla çıkışa yöneldi, bu sırada telefonunun ekranının değişmesi ile beklediği valeyi unutmuştu bile.

"Siyah Gül: Diğer güllere göre daha nadir ve zor yetişen bir türdür. Zor bulunur, Fiyatı da oldukça pahalıdır. Siyah gül; Ölümü ve umudun kaybolmasını simgeler, siyah gül bir kişiye olan aşkın acı bir şekilde son bulduğunu ve buna dair hiçbir ümidin kalmadığı anlamına gelir. Sevilen kişiye acı ve hüzün dolu bir veda anlamına gelir."
Jiyong'un okuduğu şeyle başı dönerken çoktan parçalar birleşmişti. Hana'nın hareketleri, sakinliği, Jiyong'a git diyişi. Lobi de ki karışıklık. Jiyong duyduğu sesler arka plandan gelirken ona çarpan bedelerle kendine gelip cam kapıya doğru koşmaya başladı. Bir yandan kendine küfürler mırıldanıyorken, asansörün önündeki yığılmayı beklemeyip merdivenlere doğru koştu.
Mutluluğu onu kör etmişti. Hana'nın değişikliğini farketse de görmezden gelmişti. Merdivenleri çıkarken gözünden akan yaşları sildi.

Hana'nın ne yaptığına dair ihtimalleri sıralıyordu. Partinin terasta olduğunu hatırladığında daha hızlı çıkmaya başladı, başından beri elinden bırakmadığı gülü daha çok sıkarken elinden damlayan kanları umursamıyordu. Kendi kendine söverken siyah gül detayına neden daha önce takılmadığına küfür ediyordu. Hana hiçbir şeyi boşa yapmazdı. Her bokun altında ince bir şey olurdu. Ama Jiyong Hana'nın verdiği sarhoşluğa öyle kapılmıştı ki görememişti. Jiyong kat sayılarından  yaklaştığını anladığında kusmak üzere gibi hissediyordu. Midesi kasılırken son kat olduğunu anladığı yerde bacakları onu taşımayı redderken  duyduğu silah sesi ile olduğu yerde kaldı. Hareket edemeden titriyordu. Biraz sonra ona çarparak geçen bedenlerle dizlerinin bağı çözülmüştü kendini yere bıraktığında koşanların bacağına basması ile kendini kenara çekip hıçkırarak ağlamaya başladı.

Who you? ||GDragon Where stories live. Discover now