60 え 24

389 27 7
                                    

Jiyong masa da Hana ile yalnız kalınca daha rahat hissetmişti. Uzun zamandır onunla baş başa kalmak istiyordu. Masa da tam Hana'nın önüne kaydı, göz göze geldiklerinde Hana da Jiyong da gözlerini hemen çekmedi.

-İstersen artık başla he?...

-Ah doğru... Biz seninle önce YG'nin bir seçmesinde karşılaştık ondan bir hafta sonra tekrar karşılaştık, ama bu kez bizim şarkılarımızı çeviriyordun. Yani çevirmen olarak karşılaştık, bana masada süt bırakıp gitmiştin. Hatta instagramında bununla ilgili bir post var hala...

Jiyong telefonunu çıkarmak için hareketlendiğinde Hana postu hatırladı, hala arada bir açtığı ama kullanmadığı hesaptan instagramına girip kontrol ediyordu, belki bir şeyler hatırlarım umuduyla.

-Tamam biliyorum.... Demek o post sanaydı...

-Ah kendi hesabını buldun mu? Şifresini hatırladın mı?

-Hayır ama hesaptan haberim var.

-Şifresini ister misin?

-Biliyor musun?

-Bu kadar şaşırma, sen de benimkileri biliyordun.

-Aramızda güven vardı yani?

-Beş yıl Hana, beş yıl güvenmediğin bir insanla nasıl birlikte olabilirsin ki?

-O zaman neden ayrıldık? Neden ben gittim?

-Son zamanlarda çok değişmiştik ikimiz de...

-Bekle, son zamanlardan önce başlarını hatırlamak istiyorum.

Jiyong uzanıp masanın üzerinden Hana'nın elini tuttu, içinde patlayan duyguların haddi hesabı yoktu. Yüzündeki sırıtmaya engel olmak istiyordu ama olamıyordu.

-Bana aşıktın ve b-

-Ondan önce... Çocukluğumu hatırlamamdan bahsetsene. Ne biliyorsun bununla ilgili?

Jiyong'un içinde patlayan hafif şeyler şu an ağırlaşarak içine oturuyordu, ruh hali değişmişti. Az önceki mutluluğu neredeyse yok olmuştu. Elini Hana'nın elinden çekmişti ki bu sefer onun elini Hana tuttu.

-Ben...

-Bizden konuşacağız... Ama önce Hyunwoo işini çözmek istiyorum o aklımdayken başka bir şeye odaklanamıyorum.

-Anladım... Benim bildiğim kadarıyla, çocukluğunda geçirdiğin bir travma sebebiyle annenin ölümünden öncesini yani anneni çok hatırlamıyorsun, annen bir gün sana sürpriz yapmak için habersiz gelmiş gelirken annenin arabasının frenleri çalışmamış ve...

-Bu kadar mı? Başka bir çocuktan bahsetmedim mi sana?

-Başka bir çocuk? Sen tek çocuksun Hana. Annen öldükten sonra babanın evliliklerinden hiç çocuk sahibi olmadı.

-Bir şeyleri anlatmamış olma ihtimalim olabilir mi?

-Çocukluğunla ilgili mi?

-Evet.

-Hayır, çünkü bazen seninle yatıp hayal kurardık ama geçmişin hayaliydi bu, yani senin hatırlamadığın dönemler benim stajyerlik dönemlerim... Hatta bizim çıkış dönemimizde YG ye sponsor olan şirketler arasında K grupta varmış, belki de birbirimizi görmüşüzdür ama sen küçük bir çocukmuşsundur diye konuşurduk hep.  Yani çocukluğuna ait pek anın yok çocukluk dediğim sekiz dokuzdan öncesi hiç yok.

-Yani annemin ölümüyle mi alakalı? Sanmıyorum... Başka bir şey olmalı.

-Ah bir de şey var... Galiba tam sebebi bu küçükken gece evden kaçıp ormana doğru koşmuşsun, kaybolmuşsun, bulunduğunda ise hiçbir şekilde konuşmuyormuşsun sonra da hiçbir şeyi hatırlamadığını söylemişsin, ormanı da neden gittiğini de... ama bu da annenin ölümüne yakın bir tarihte bu yüzden sebebi hangisi emin değilim.

Hana Jiyong'u dinlerken başına giren ağrıyla elini onun elinden çekti, zihninde canlanan şey gece vakti ormanlık alandı, koşuyordu. Sanki gerçekten koşuyormuş gibi nefesini kesik kesik alırken Hana'nın gözleri doldu. Omzuna dolanan kolu hissettiğinde hala zihnindeki görüntüyle uğraşıyordu, bir an da karşısında beliren çocuk ile yerinde sıçradı, suratı bembeyaz beyaz bir gömlek giyen muhtemelen onun yaşlarında bir çocuk... Hana'nın babasının evinde hatırladığı çocuktu bu, Hyunwoo'ydu. Hana Jiyong'a sarılırken birden çocuğun boynundan aşağıya kırmızı bir sıvı akmaya başladı, Hana zihnindeki görüntüden kaçmaya çalışırken çocuk Hana'ya doğru geliyordu. Hana farkında olmadan kendini Jiyong'un kucağına çekti ve daha sıkı sarılarak ağlamaya başladı. O gün ormana gitmesinin sebebini, bayılmasının sebebini şu an hatırlıyordu. Çocuk Hana'yı düşürüp üzerine çıktığında, Hana zihnindeki görüntüden yüzüne damlayan kanı hissettiğine yemin edebilirdi. Çığlıkla karışık hıçkırdığında Jiyong akan yaşlarını umursamadan onun sırtını okşayıp

-Geçti artık iyisin... Şiii ben burdayım Hana.

Who you? ||GDragon Where stories live. Discover now