27え12

640 48 13
                                    

Seungri Jiyong'u kendine getirmeye çalışıyordu ama o bakış hala suratındaydı. Telefonunu çıkarıp Youngbae'ye mesaj attıktan sonra telefonu masaya bıraktı arkasını döndüğünde Jiyong oturduğu yerden kalkmış bilgisayarın başına geçmişti.
-Düşen kızın resimleri var mı Ri?
Sesindeki soğukluk Seungri'nin tüylerini diken diken edip vücudunda kısa bir titreme bırakmıştı
-Evet hyung
-Göster
-Hyung
-Göster dedim.
-Yanım da değil ki hyung
-Mail hesabında olduğunu biliyorum AÇ ŞUNU Rİ!
Seungri Jiyong dan gerçekten korkmaya başlıyordu.
-Peki
Jiyong kendini koltukta geri atarak bakışlarını tavana dikti. Bu arada Seungri titreyen elleri ile mail hesabını yazdıktan sonra şifreyi titreyen elleri yüzünden ilk seferde yanlış girmişti ikinci seferde hesaba girip yıldızladığı klasörlerden resimleri açtı kendi bakmak istemediğinden açtıktan sonra geri çekilip odanın diğer köşesine giderek Jiyong'u izlemeye başladı. Bir yandan da diğer hyunglarının erken gelmesi için dua ediyordu. Hiç hoş şeyler olmayacaktı.

Jiyong kendini hazır hissedince bakışlarını duvardan çekip ekrana dikti parlaklık yüzünden ilk anda net göremese de görüşü netleşince bir anda bir elini ağzına kapatırken diğer eliyle de masayı tutup kendini masaya çekti. Resimde yerde yatan bedenin ayakkabısının biri çıkmış, kot olduğu renginden neredeyse belli olmayacak kadar kan olmuş üzerinde tanıdık gelen kareli bir gömlek vardı kızın üzerinde gömleğin kolları yırtık ve kanlıydı,
Jiyong gözlerine yaşlar dolarken son anda gömleği hatırladı Hana'nın geldiği son konserinde belindeki gömlekti bu, ara verdiğinde Hana'nın üzerinde ki beyaz atlet fazla açık diye ona vermişti.
Ellerinin titremesi artarken ekranı yavaşça ekranı kaydırdı
Yüzünü gördüğü an Jiyong'un ağzından küçük tiz bir çığlık ve inleme arası bir ses çıkmıştı
Yüzünün yarısı kan diğer yarısına da dalgalı kandan rengi daha koyu gözüken saçları yapıştığı için gözükmüyordu ama Hana olduğu net bir şekilde anlaşılıyordu çenesinden aşağı bembeyaz boynundan aşağı kırmızı gittikçe incelen çizgi iniyordu. Diğer resimlerde ise sedyedeydi yüzü kapalıydı bileği gözüküyordu bileğindeki beni ve Jiyong'un Japonyadan aldığı basit aşk bilekliği vardı.
Uzun zamandır nefes almadığı için birden nefesini bırakınca öksürmeye başladı ekrana daha fazla bakamayıp oturduğu yerden kalkmaya yeltenmişti ki olduğu yere düştü. Ellerini yere dayayıp bağırarak ağlamaya başlayınca Seungri bir kez daha kendinden nefret etti hyungunu korumak isterken her şeyi daha çok bok etmişti. Ağlayarak yanına doğru ufak bir adım attığı anda kapı sertçe açılmıştı ilk giren Youngbae'ydi önce ikisine bakıp sonra açık olan ekrana baktı, çok geçti Jiyong'u toplamak için çok geçti içeri doğru ufak bir adım atıp diğerlerinin de görmesini sağladı.

Dördü Hana için 2. Kez ağlıyordu ilk bu resimleri gördüklerinde hiçbiri Jiyong ile 1 hafta konuşmamış görüşmemişti. Suçlu hissediyorlardı ama Jiyong yeterince kötüydü belki yeni birini bulduğunda söylerlerse en azından yalnızken acı çekmez diye düşünmüşlerdi. Ne plan ama! Normalde olsa Youngbae Seungri ile aynı fikirde olmazdı ama Seungri "Hyung o zaman sen söyle." Diyince her şey değişmişti. Korkmuştu.

Jiyong saatlerdir ortada ağlıyordu ve diğer dördü hiç bir şey yapamıyordu.

Jiyong oturduğu yere yatıp kollarını bacaklarına sarmıştı hıçkırarak ağlamayı bırakmıştı ama ağlamayı bırakmamıştı göz yaşları yer çekimine yenik düşerek yüzünün altında ufak bir göl oluşturmuştu. Ani hareketle yattığı yerden kalkınca yüzünden aşağı damlalar aktı herkes bir anda ona dönmüştü, kimse nefes almıyordu.

Jiyong'un ne yapacağını merak ediyorlardı. Çoktan bayılmış olması gerekirdi, en azından böyle tahmin etmişlerdi. Jiyong boş bakışlarla sweatinin kolunu elinin içine çekip yüzünü ve gözlerini sildi. Seungri ye dönerek
-Beni ona götür.
Sesi kısık ama keskindi
-Hyung şimd-
Youngbae oturduğu yerden kalkarak Jiyong'a döndü
-Gidemezsin
Jiyong Youngbae'yi duymamış gibi yaparak bakışlarını Seungri'ye dikti
-Beni ona götür.
-Tamam hyung gidelim ama önce hastaneye gidelim olur mu?
-Beni ona götür.
-Tamam hyung gidic-
-Beni ona götür dedim.
Bağırırken oturduğu yerden kalkmıştı.
Pis yalancı! Götürmeyeceksin değil mi? Nerede söyle bana ben giderim! Sizin gibi yalancılara ihtiyacım yok benim! Hepiniz biliyordunuz değil mi? ve gözlerime bakarak gülümsediniz! Şerefsizler! Sizinle harcadığım zamanlara üzülüyorum! Sorsam beni düşündünüz! Ama düşünmediniz! Anladınız mı? Siz sadece kendinizi düşündünüz! Hana'yı da düşünmediniz! Kimsesi yok şu an değil mi? Yalnız uyuyor, eminim üşüyordur, o geceleri korkuyor hem dün çok gök gürledi kesin çok korkmuştur Ri! Nerede söyle gidip alayım onu ben.
Başta bağırarak konuşmasına rağmen sesi gitgide kısılıyordu. Daehyun gözlerini Seungri den bir an ayırmadı aynı anda hem korkuyor hemde cesur olmaya çalışıyordu.
-Gideceğiz. Seni Hana'ya götürücem ama önce benim sakin olacaksın değil mi hyung?
-Sakin mi? Sakin mi OLAYI-
-Hana seni böyle görmesin Hyung üzülür biliyorsun...
Jiyong ağzını açmıştı ama konuşamamıştı. Haklıydı Hana üzülürdü.

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin