71あ32

262 15 6
                                    

Hyunwoo Hana ve küçük Hyunwoo'yu yalnız bırakıp dışarı çıktı, Hana olanları idrak ettiğinde yavaşça ayağa kalktı.

-Seni ben öldürmedim, sizi ben öldürmedim. Hyunwoo yemin ederim sen yaşıyorsun. Jiwon sensin... yaşıyorsunuz.

Hana Hyunwoo'nun omuzlarına sarılıp ağlamaya başladığında içeriden gelen sesle ikisi de o tarafa döndü.

Hana kapıya doğru yürürken Hyunwoo da onun peşinden çıkıyordu, Hana sinirle Hyunwoo'ya bağırdı,

-Duydun mu? Seni ben öldürmedim. Her şeyi hatırlıyorum! Sizi ben öldürmedim.

Hana Jiyong'un odasının kapısında durduğunda küçük Hyunwoo da biraz arkasında durmuştu. Büyük olan Hyunwoo elindeki sigarayı dudaklarının arasına koyarak elindeki mektubu Hana'ya fırlattı.

-Hadi canım, bu aşamaya geri mi döndük?

-Sen büyükanne ile busana gittin!

-Ne?

-Evet hatta ben sizin için evdeki tüm paramı büyükanneye verdim! Sen kaçıp kurtul diye.

-Ne bok zırvalıyorsun Hana? Ne parası? Kime para vermişsin kime? Ben kaçayım diye sen büyükanneme para verdin öyle mi? Sikik beynin seni siksin Hana! Böyle mi hatırlıyorsun? Hyunwoo'yu böyle mi kandıracaksın? Keşke sadece geberip gitsen.

-Hyunwoo!

-Bak, senin küçük beyninin anlayacağı şekilde anlatayım, senin şu boktan doktorunun teorisine göre eğer ben Jiwon olsaydım... Jiwon'u gördüğün anda benim yok olmam gerekirdi. Sen de burdan kalkıp Busan'a gitmenin sebebi buydu değil mi? sen iki yıl önce beni görmeyi kestin, ama zihnin kendine Hyunwoo yaratmış. Bu da ne demek biliyor musun? Yeni sevgilin Jiwon ben değil demek! Beni daha fazla yormayıp gebersen keşke, tıpkı benim gibi. Tıpkı beni öldürdüğün gibi kendini de öldürsen.

-Ben kimseyi öldürmedim. Hiçkimseyi.

-Tabi tabi, o yüzden beni görüyorsun şu an, parçalanmış zihnini onarmaktan yoruldum. Geber artık.

-Ama ben, büyükanne...

-Büyükanne diyor hala! Büyükannem falan yok benim! Boş konuşuyorsun, yine kendi kendini kandırmışsın. Yok büyükanneme para vermiş yok kaçmama yardım etmiş. 

Hana'nın dikkati yerdeki mektuplara kayarken büyükannenin ona bıraktığı mektupları hatırladı. Oralarda bir yerlerde kesin bundan bahsetmiş olmalıydı. Hana hızla mektupların yanına oturdu üzerinde Hana'ya yazanları ayırdı.
Hana üzerinde bir yazan mektubu alıp açtı.


Hana, kızım hasta olduğum için sana bunları anlatamadan yanınızdan ayrılabilirim. Bunları sen de biliyordun ama bana ilk geldiğinde hatırlamıyordun.
Benim kızım yani Jiwon'un annesi senin büyüdüğün evin hizmetçisiydi. Senin de buraya gelme sebebin Jiwon'un kardeşin olmasıydı. İnkar edip seni kovdum. Çünkü Jiwon'a da bir şey olmasından korktum. V Jiwon senin kardeşin olmayabilir. Senin kardeşin ölmüş olabilir. Bilmiyorum kızım. Bilmiyorum. Bana inanmazsın diye Jiwon'umun annesinin yolladığı mektuplarını da buraya koyacağım. Eğer onları okursan göreceksin ki Jiwon ve Hyunwoo ikiz ama babaları farklı, test sonuçları da zarflardan birinin içinde olacak. Jiwon'un annesi Çift rahimliydi bebeklerden biri senin babandandı ama Hyunwoo mu yoksa Jiwon mu bilmiyorum. Kızım hangisini bana bıraktı bilmeden yaşadım. Sonra kızım öldükten sonra cesaretimi toplayıp evinize geldiğimde sen karşıladın beni. Hyunwoo'nun arabada olmadığını ama onu ormanda ölü bulduklarını sen anlattın bana... Hatırlıyor musun? Ve Ondan önce Bir kez de annesi görsün diye Jiwon'u kuzeni diye getirmiştik size o zaman görmüştün Jiwon'u ve beni. Ama hatırlamıyorsun. Jiwon ile oyun bile oynamıştınız. Hiçbir şey hatırlamıyorsun. Yazık sana benim güzel kızım. İkinci kez geçmişini karanlığa gömüyorsun.





Hana kendisi ile mektubu okuyan ikiliye bakmadan diğer mektubu açtı.

Who you? ||GDragon Where stories live. Discover now