Bölüm 58 : Saksı

37.5K 1.2K 44
                                    

Kahvaltılarını yaptıktan sonra ikisi de üzerini giyinmek için  yukarı çıktılar. Zeynep bugün giymek üzere üzerine oturan kalın sıfır kollu dantel işlemeli siyah elbisesini seçti. Ali'nin ebeveyn banyosunda traş olmasını fırsat bilip hemen giyinmeye başladı. Ancak ters giden bir şeyler olmuştu. Elbisenin arkasındaki fermuar bir yere takılmış ve Zeynep asla çekemiyordu. O sırada banyodan çıkan Ali Zeynep'in kusursuz sırtı ile karşılaştı. İpek gibi teni parlıyordu adeta. Zeynep'in fermuarı çekemediğini görünce hemen ona yaklaşıp çenesini Zeynep'in omzuna koyup ağır ağır fermuarı çekmeye başladı. Elinin tenine deymesi ile ürpermişti Zeynep. Biraz uzun sürmüştü sanki fermuarı çekmesi Alinin. Omzunun  üzerindeki yüzüne yarım yarım dönerken Ali yüzünü boynuna sürmüştü bile. Zeynep :
- Teşekkür ederim Ali.
Ali tekrar çenesini Zeynep'in omzuna koyarak:
- Bana kalsa fermuarı kapatmak değil açmak isterdim ama  henüz bana kalmadı bu konular. Dedi.. Güldüler yine. Ali hazırlanmış olan Zeynep'e şöyle bir baktı. Gerçekten nefis görünüyordu. Elinden gelse bu halde okula göndermezdi.  Hatta fermuarı çektiğine bin pişman oldu. Bozulmuş deyip elbiseyi çıkartırmayı o kadar yeğlerdi ki şimdi. Ama Zeynep'in keyfi kaçsın istemedi. Biraz sonra kapının önüne evden çıkmak üzere indiklerinde Ali dik bir ifadeyle :
- Yüzüğünü taktın mı sen?
- Ahh.. Unutmuşum Ali dur bakayım çantada olacaktı.
Diyip çantasının içine bakmaya başladı. Sonra kafasını kaldırıp Ali'ye:
- Sen Ali?
- Ben ne ?
- Yüzüğün?
Ali de unutmuştu takmayı. Yukarıda odada eline almıştı ancak fermuar mevzusunda aceleyle cebine atmıştı. O da çıkardı. Ali Zeynep'e :
-Yüzüğünü bana versene Zeynep. Dedi . Zeynep'in elinden yüzüğü alırken elini sıkı sıkı tutup dudaklarına götürüp elinin üzerine br buse kondurup yüzüğü yavaşça parmağına geçirirken:
- Sonsuza dek burada kalması dileğiyle. Dedi. Şimdi her şey daha bir güzeldi sanki.  Okula geldiklerinde dersin başlamasına yarım saat vardı her ikisi için de. Kafeteryada oturmak istediler. Biraz sonra Ali'nin arkadaş grubundan bir çocuk geldi ve Ali'ye selam verdi. Zeynep'in kim olduğunu  çıkaramayan arkadaşına:
- Zeynep benim karım Ahmet . Diyerek tanıştırdı. İkisi de tanıştıktan sonra muhabbet koyulaşmıştı ki kapıda Aslı göründü. Zeynep'in yanına geldiğinde Ali ve Ahmet ile de tokalaştı. Şimdi dördü birlikte oturuyorlardı. Aslı bir yıl fazladan bu okulda olduğu için Alilerin grubuna hakimdi. Ancak bir gün onların içine oturup muhabbet edecekleri hiç aklına gelmemişti.Biraz sonra derse girmek üzere ayrıldıklarında Aslı Zeynep'in koluna girerek:
- Kızım yüzükleri takmışsınız yoksa. ...
- Ne yoksa Aslı?
- Teyze olmama ne kadar kaldı Zeynep hanımcım.
- Saçmalama Aslı ne teyze olması. Hem daha çok erken böyle şeyler için. 
- Ay aman canım neden erken olsunmuş. Gayet de normal.
Gülüşerek sınıfa girmişlerdi. Sınıfta dersin başlamasını bekleyen Ömer, kapıda Zeynep ve Aslı'yı gördüğünde bir an için sevindi. Ancak Zeynep'in surat ifadesinden Ali'nin onunla konuşmuş olduğunu anladı ve ona hiç yaklaşmadı. Dersin en sıkıcı zamanında Zeynep'in telefonuna bir mesaj geldi. Aliydi yazan:
Zaman geçmek bilmiyor. Ne yapsak kaçsak mı acaba?
Zeynep mesaja karşılık verdi :
Benim için de şuan öyle bu ders bitince neden olmasın.
Biraz sonra Ali ''Otoparkta seni bekliyor olacağım.''  yazmıştı. Zeynep sabırsızlanıyordu. Ders ise hiç bitecek cinsten değildi. Ama en nihayetinde bitmişti de. Hızlıca eşyalarını toparlayıp otoparka doğru ilerledi. Arabasına yaslanmış kendisini bekleyen Ali'ye baktı. Yanına vardığında selamlaşıp arabaya bindiler. Zeynep heyecanla sordu:
- Ee Ali şimdi nereye gidiyoruz?
- Çok sevdiğimiz bir yere.
- Nereye?
- Soru sorma Zeynep. Sadece bu üzerimizdekilerle olacak iş değil. Eve gidip kıyafetlerimizi değiştirelim. Bir kaç parça eşya da alalım yanımıza belki kalırız.
- Kalır mıyız? Allah Allah neresi ki burası.
-Kalırız tabi hem yarın cumartesi değil mi?
- Öyle de... İyi peki madem.
Eve vardıklarında ikisi de kendi çantalarını hazırladı. Zeynep üzerine rahat bir şeyler giyinmişti. Arabaya tekrar döndüklerinde saat 3 falandı.
Yol bayağı bir uzun sürmüştü. Ali hala nereye gittiklerini söylememişti ama İstanbul'dan uzaklardı şimdi.
-Zeynep. Geldik canım.
Zeynep uyumuştu. Gözlerini açtığında gördüklerine inanamadı. Minik minik sıralı evler önünde alabildiğine yeşil Orman olan bir yere gelmiştiler. Aracı Vale aldı. İçeriye lobiye yürüyüp Ali Dağ evi kiralama işi yaparken Zeynep dışarıyı seyrediyordu.  O kadar güzeldi ki burası. Biraz sonra Ali Zeynep'in elinden tutup kendi evlerine götürdü. Harika bir yerdi burası bir tarafta şömine ve oturma grubu. Diğer odada yatak odaları. Her şey bambu ve ağactandı. Evlerinin önündeki kış bahçesi yeşil ve mavinin birleşimini görüyordu. Zeynep sevinçle Ali'ye dönüp:
- Ali burası harika bir yer.
- Beğendin mi ?
- Beğenmek ne kelime bayıldım. Nereden aklına geldi ki?
- İhtiyacımız var Zeynep. Birlikte zaman geçirmeye ihtiyacımız var. İstanbul bize yaramıyor.
Zeynep Ali'ye sarılıp teşekkür etmişti. Ali bu sırada :
- Hem yüzükleri de taktık.  Burayı da balayı suitimiz gibu düşün dedi. Gülüştüler. Eşyalarını bırakıp biraz ormanda yürümek için çıktılar. O kadar özgür ve rahat hissediyordu ki Zeynep anlatılamazdı. Ali de öyleydi. Zeynep kollarını açıp gözlerini kapatarak yürüyordu. Ali ise :
- Zeyneep. Bak biz bu anı bir kere yaşamıştık biliyosun dimi.
- Yaa Ali çok kötüsün.  Çok yorulmuştun dimi?
- Yoo aslında hiç yorulmamıştım. Aslına bakarsan o gün seni kaybediyor gibi olduğumda çok uzun zaman sonra biri için endiselenebildigimi görmüştüm. Seni kollarıma aldığımda ise bir şeylerin değişiyor olduğunu farketmiştim. 
Zeynep gözlerinin içi gülerek Ali'yi dinliyordu. Ali'nin gözlerine bakarak:
- Beni her geçen gün daha da şaşırtıyorsun Ali.  O gün  böyle şeyler düşünüyor olacağını biri söylese asla inanmazdım.  Ama itiraf etmeliyim ki beni bırakıp gidecek olmandan korkmuştum.
- Nasıl bırakırım seni Zeynep?
- Yaa gönlün mü elvermezdi yoksa?
- Hem öyle hem de babam beni evlatlıktan  red ederdi.
- Yaa ahahhaha çok kötüsün Ali.
Ali gülerek ve Zeynepe sarılarak:
- Tabiki şakaydı bu. Zeynep seni seviyor olduğumun farkında bile değildim o zaman. Ama korktum. Gerçekten korkmuştum.
- Ben de Ali. Bende korkmuştum.
İç çekmişti Ali:
- Neyse şimdi bunları konuşmayalım. Şurada harika bir restaurant olmalıydı hadi gidip bir şeyler yiyelim.
Yemeklerini yemek için geldikleri yer de çok nezih bir ortamdı. Ali, Zeynep ve kendi için yemekleri sipariş ettiği sırada Zeynep pencerenin önünde duran saksı bitkisiyle ilgilenmeye başlamıştı. Ali tekrar Zeynep'e döndüğünde onun saksıyla ilgilendiğini görünce:
- Onu da güzelleştireceksin illa değil mi?
- Ama ne yapayım çok seviyorum çiçekleri.
-Ah Zeynep. Herkesi ve her şeyi bu kadar sevebilme potansiyelin bile farklı.
- Deme böyle. Diyip çiçekle ilgilenmeye devam etti. Biraz Zeynep'i izledi. İyi ki oydu. Sonra Zeynep'e dönerek:
- Valla Zeynep kıskanıyorum suan galiba.
- Neyi?
- Seni.
- Çiçekten mi?
- Çiçekten saksıdan o avukattan her şeyden ve herkesten.
- Saksıdan bile mi ?
- Saksıdan bile. 

HUYSUZ ADAM #wattysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin