Bölüm 11

46.5K 1.3K 73
                                    

Selam Arkadaşlar, 

Size danışmak istediğim bir mevzu var?Sizce bu şekilde 3. tekil şahıs ağzından devam mı edelim yoksa Zeynep mi anlatsın hikayeyi bize. Ya da ben duruma göre karıştırmaya devam mı edeyim ? 

                                                                                                                     Yorumlarınızı bekliyorum... Sevgilerle.

***                 ***                ***

Akşam olmuştu. Öğlene doğru Ali'yle olan o atışmamızdan sonra bir daha ortalıklarda dolanmadım. Herkes hazırlanıyordu. Ben çoktan hazırdım. Aziz Ağa'da eve henüz girmişti. Yemekte orada yenecekti Ayşe ablanın demesine göre. O yüzden Ayşe abla da odasındaydı. Şu iki günlük bu evdeki maceramda en çok Ayşe ablayı sevdim. Sonra da Aziz Ağayı. Gerçekten merhametli babacan bir adamdı. Nasıl olurdu da böyle bir adamın bu kadar kaba ketum ve huysuz evladı olabilirdi diye geçirdim içimden. Bu sırada Ayşe abla kapımı çaldı ve "Kızım herkes hazır aşağıda seni bekliyorlar." Ben de neredeyse uçarak aşağıya indim.Kapıda Ayşe ablayla vedalaştımi helallik istedim. Bunun üzerine Aziz Ağa bana dönerek:

-Kızım hayırdır veda eder gibi birazdan yine geleceğiz evimize bu kadar vedalaşmana gerek yoktu.

Ben sesimi çıkarmadım. Aziz Ağa kendi arabasını göstererek. "Ali, Zeynep siz öne binin biz de arkaya. Tek araba gidelim oraya.Hadi bakalım."

Aliye gözümün ucuyla baktım o da o şekilde bakıyordu bana sonra bindim arabaya. Semra Hanım ise her bulduğu fırsatta bana laf sokmaya bayılıyordu.Arabada yine "Kızım sen yürürdün  de hoş alışıksınız Ali'yle gecenin bir yarısı buralarda yürümeye."Aziz Ağa gözlerini kocaman açtı ve Semra Hanım'a bakarak: "Semra yeter, laflarına dikkat et artık Zeynep bizim gelinimiz ona söylenen her laf bana da söylenmiş olur bunu böyle bilesin." Semra hanım homurdanarak sustu. Biraz sonra bizim kapının önündeydik. Nedendir bilmem dizlerim titriyordu.Kapıyı Aziz Ağa çaldı hemen yanında Semra hanım onun arkasında Ali en arkada da ben vardım.Kapıyı annem açtı. Yalnızdı galiba evde yine her zamanki gibi. O iğrenç adamın suratını görmek istemiyordum zaten.Anneme bu olanları nasıl açacaktım bilemiyordum.Annem bana inanır mıydı, inansa da ne kadar inanırdı hiçbir fikrim yoktu. İçeri girmiştik bile başım önde girmiştim başımı kaldırdığımda annemle göz göze geldik ve sarılarak ağlaştık. Canım annem ne kadar özlemişim onun kokusunu. Ah canım annem zayıflamış iyice.

Biraz sonra herkes oturdu. Anneme yardım etmeye koyuldum ben mis gibi yemekler yapmış yine elleriyle benim güzel annem. Sofrayı kuş gibi mutlulukla kurdum. Yemeğimizi yedik. Annem yemek boyunca Ali'yi kesiyordu. Ona "Birazcık daha yer misin oğlum ver tabağını bakayım."dedi. O ise onda beklenenin aksine: "Sağol teyzecim azıcık daha alabilirim eğer varsa"dedi. Gıcık şey. Aziz Ağa ise hemen Aliye dönerek:

-Ali, oğlum anne diyeceksin artık bir yerde kayınvaliden senin Hatice Hanım. sustu Ali bir şey demedi annem de:

-Nasıl isterse öyle hitap etsin Aziz Bey . Sıkılmasın çocuk.

Biraz sessizlik oldu sonra sofrayı toplamıştım neredeyse.Aziz Ağa kahve yapmamı söyledi.Ben ise kahve yapmak hiç mi hiç istemiyordum. Ama elmahkum gittim ve yaptım.Kahveleri dağıttım ve sofanın bir köşesine kıvrıldım. Aziz Ağa söze başladı:

-Valla Hatice Hanım gönül isterdi ki daha farklı tanışalım ama nasip buymuş. Çok tatlı bir evlat yetiştirmişsiniz Maşallah. Ben Zeynep'i ilk gördüğüm an çok sevdim.

Annem başını salladı. Aziz Ağa devam etti:

-Gençler bir cahillik etmişler büyüklere danışmadan böyle bir işe kalkışmışlar. Ama nasip buymuş diyeceğiz dediğim gibi . Allahın emri peygamberin kavliyle Zeynep'i oğlum Ali'ye istiyoruz? kanım çekilmişti.Annem ise sessiz kaldı biraz. Sonra da :

-Aziz Bey, Normalde biliyorsunuz kız önce istenir sonra evden çıkar. Bizim tam tersi oldu. Ama ben yine de formaliteden de olsa verdim  diyorum. 

Aziz Ağa bozulmuştu."Aaa ama Hatice Hanım yapmayın böyle. Siz boynunuzu bükerseniz millet üstünüze çıkar. Ayıp ya da yüz kızartıcı bir suçları yok çocukların." Annem bana döndü baktı sonra başını iki yana salladı. Aziz Ağa lafı değiştirircesine:

-Neyse ben daha fazla işi uzatmayalım diyorum. Bir hafta içerisinde düğünümüzü yapalım.Bu süre zarfında Zeynep kızımız da sizinle hasret gidersin. Çünkü bu ayın sonunda Ali'yle İstanbul'a gidecekler. Annem:

-İstanbul'a mı? Nasıl yani ? 

-Ali'nin son bir yılı kaldı üniversitede. Zeynep kızımda eşi olarak onu orada yalnız bırakmayacak herhalde.

Annem gözlerini kaldırıp uzun uzun bana baktı. Ve bir şey demeden başını salladı. Aziz Ağa'da :

-Güzel. O zaman biz müsadenizi isteyelim.Zeynep kızım kendine iyi bak. Düğün günü görüşürüz İnşallah. 

Başımı salladım.Hiçbir şey yapmamıştım, yapmayacaktım da. İstanbul'a gitmemin tek çaresi Ali'yle evlenmekti. Sabah olur olmaz bu konuyu Ali'yle konuşacaktım.

Onları yolcu ettik annemle ikimiz kalmıştık. Annem neden böyle bir şey yaptığımı sordu. Saçma sapan şeylerle geçiştirdim. Biraz sonra eve zilzurna Necip amca beni görünce gözlerini kocaman açtı ve:

-Sen ne arıyorsun burada kız? deyip bana bir tokat attı. Yere savrulmuştum. Beni pataklamaya başladı.Ağzımdan kan gelmişti. Annem çığlık çığlığa kalmıştı. Umrumda değildi şuan canımın yanması tek isteğim bir an önce İstanbul'a gitmekti.Biraz sonra sızdı kaldı köşede. Annem de bana pansuman yapıp odama getirdi. 

Kapımı sıkı sıkıya kilitledim. Gücümün yettiğince bütün eşyaları kapıya dayadım. Vücudumdaki sızıyla uyuyakalmışım.

HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now