Bölüm 9

52.6K 1.4K 78
                                    

Odayı hazırlamayı bitiren Ayşe koltuğun üzerinde sürekli ağlayan Zeynep'in karşısına oturdu. Üzülmüştü onun haline ama elinden bir şey gelmezdi.Çok güzel bulmuştu onu. Bembeyaz teni , bal rengi gözleri koyu renk dudakları çıkık elmacık kemikleri ve sarıya çalan bir renge sahip uzun saçlarıyla kimsenin kolay kolay hayır demeyeceği güzellikteydi. Hanımının aksine küçük beyin bu kızla güzelliği için evlendiğine aklı yatıyordu. Ona göre her şey para değildi. Zeynep yadsınamayacak kadar güzeldi.Gerçi küçük beyi de bir o kadar yakışıklı. Onunda teni beyaz Zeynep'in aksine saçları ve gözleri simsiyah bir adamdı. Boyu uzun omuzları dik. Sadece çok suratsızdı bu çocuk dedi içinden çok az konuşurdu.Güldüğünü neredeyse hiç görmemişti. Annesi ölüp babası Semra Hanım'la evlenince daha da küsmüştü hayata. Kolay değildi onun içinde hayat. Ama hala inanamıyordu Küçük Bey nasıl olur da bir kızı kaçırabilirdi, hem de bu köyden? İstanbul'da o kadar kız dururken ve isteseler kızı vereceklerini bile bile.

Sonra Zeynep'e baktı iç geçirdi:

-Zeynep, kızım sen Semra Hanımın dediklerine takılma olan oldu. Daha fazla ağlama nolursun Valla bırakıp gidemiyorum seni bu haldeyken akşama yemek hazırlamam lazım güzel kızım benim.

Zeynep kan çanağına dönen bal rengi gözlerini kaldırdı ve Ayşe'ye baktı. İçinden konuşmak gelmiyordu.Ayşe yine devam etti:

-Aferin benim kızıma. Bak ben şimdi sana başka üst baş getireceğim güzel bir duş al bu banyoda sonra da yanıma gel mutfağa burada tek kalma olur mu?

Zeynep mağrur bir sesle:

-Yok Ayşe abla ben burada kalmak istiyorum. Sen daha fazla işinden geri kalma. Çok sağol beni yaknız bırakmadığın için.

-O ne demek yavrum. Ben şimdi gidip kıyafet getireyim sana sen de bir güzel duşunu al uyu biraz toparlan.

Ayşe aşağıdan temiz havlu ve kıyafetler getirdi.Zeynep de duşa girdi. Su onu biraz olsun rahatlatmıştı.Ama kendini çok mahsun hissediyordu.Hala karmakarışıktı aklı.Duştan çıktı. Ayşe'nin getirdiklerini giydi. Saçlarının nemini havluyla alıp kendisi için hazırlanan yatağa nazik bedenini bıraktı. Çok yıpranmıştı bugün. Ama aklı annesindeydi hala.

Aradan 1 yada 2 saat geçmişti. Zeynep yavaş yavaş gözlerini açtı.Önce şaşırdı bir an bu odada ne arıyorum dedi kendi kendine ama sonra hatırladı olanları. Duvarda asılı saate baktı 17.00 'dı saat. Ne kadar çok uyumuşum diye geçirdi içinden. Yatağın içinde dizlerine karnına toplayıp ellerini bacakları üzerinde birleştirdi.Elmacık kemiğinide dizlerine dayadı. Öylece duruyordu boşluğa bakıyordu.Yarım saat sonra Ayşe kapıyı tıklatıp içeri girdi. 

-Zeynep, kızım uyandın mı? Hadi gel akşam sofrası kuruldu herkes aşağıda seni bekliyor.

-Ben yemek yemek istemiyorum Ayşe abla sağol.

-Aaa olur mu kızım bir lokma bile girmedi ağzından.Hadi bak kayınababana da ayıp olur bizzat çağırdı seni.

Ne yapacağını bilemedi Zeynep.Saygısızlıkta yapmak istemedi.Yavaşça indi yatağın üzerinden ev terliklerini giydi ve Ayşe'nin arkasından usul usul yürümeye başladı.Orta odaya iniyorlardı ki koridorda Ali çıktı karşılarına.Zeynep kafasını kaldırıp bakmadı Aliye ama Ali süzdü Zeynep'i utanmadan bir de aşağıya iniyor diye geçirdi içinden. Biraz bekledi Zeynep'le Ayşe'nin tamamen aşağıya inmesini.

Zeynep'in ise loş odadan çıktığı için bu orta odadaki ışıklar gözünü alıyordu. Çok ama çok utanıyordu. Ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Aşağıya tamamen indiklerinde Semra Hanım:

-Ohh sonunda gelin hanım da teşrif ettiler. Daha ilk günden şu hale bak.

Aziz Bey:

-Semra Hanım! Abartma, kızım nasılsın daha iyi misin sabah kötü görünüyordun?

Zeynep yine mağrur bir sesle:

-İyiyim efendim.

Aziz Ağa koltuğun üzerindeki poşetleri göstererek:

-Bak sana bugün çarşıdan birkaç bir şey aldırdım. Rahat ol kızım artık burası da senin evin sayılır.Yarın akşam hep birlikte gideriz annenin yanına Onların da gönlünü yaparız sen hiç sıkma tatlı canını.

Semra Hanım:

-Oh valla ne güzel bir madalya takmadığımız kaldı küçük hanıma kaçtığı için. Bu ne canım böyle herkes bir yerini bilsin.

-Semra hanımm sen karışma olan oldu artık kızımız benim gelinim. (Sonra Zeynep'e dönerek) Yavrum çok afedersin adını sormayı unuttum. Neydi adın?

Semra Hanım yine lafa atladı bu sırada Alide masaya oturmak için aşağıya inmişti:

-Şu hale bak daha adını bile bilmiyoruz ,Aziz Bey gelinim diyor başka bir şey demiyor.Kızım duymadın mı Aziz Bey bir şey sordu cevap versene?

Aziz Bey Semra Hanımı duymamazlıktan gelerek Zeynep'e döndü ve cevap bekledi.Zeynepse mahcup ve mağrur bir sesle:

-Zeynep efendim. Adım Zeynep.

Aziz bey mütebessüm bir şekilde:

-Hay Maşallah adında kendin gibi güzelmiş dedi.Ali de çoktan masada yerini almıştı. Bunlar konuşulurken Zeynep'e bakıyordu O da. Güzelliği gerçekten güzeldi ama oynadığı bu kadar oyunu aklına getirdikçe iğreniyordu adeta ondan Ali.

Yemekler yendi. Zeynep utana sıkıla bir kase çorbayı zar zor bitirdi. Herkes yemeklerini bitirince Ayşe sofrayı toplamaya başladı. Zeynep de kalktı ve sofranın bir ucundan tabakları toplamaya başladı. Semra hanım alaycı bir ifadeyle Zeynep'e:

-Kızıımm, sen de artık bu evin hanımı olacaksın ne sofra toplaması. Hoş gerçi sen de haklısın hanımlık sonradan olacak iş değil ama bırak Ayşe'nin görevi o.

Ayşe Zeynep'e dönerek usul bir sesle:

-Zeynep, Semra Hanımın uslubu her ne kadar yanlış da olsa dediklerinde haklı sen otur ben toplarım sofrayı.

Zeynep usul bir sesle:

-Hayır Ayşe abla ben sana yardım etmek istiyorum.Lütfen ben de seninle mutfağa geleyim.

-Peki şu tabakları al mutfağa geç daha da gelme ama ben geliyorum şimdi orada kal.

Zeynep başını salladı. Eline aldığı tabaklarla mutfağın yoluna koyuldu. Mutfak neredeyse onların evi kadardı. Tertipli düzenli bir mutfaktı.Elindeki tabakları lavabonun içine bıraktı Zeynep.Sonra köşedeki sandalyeye oturdu Ayşe'yi bekliyordu.

Bu sırada Aziz Bey oğluyla konuşuyordu:

-Ali , oğlum müstakbel eşin utanıyor. Ona yardımcı ol , çabucak alışsın evimize.

Ali:

-Baba, ben onunla evlenmek istiyorum dedim mi ki sana da sen hemen eşin diyorsun?

-Ne demek lan o? Burası köy yeri Ali Bey. Öyle şehirdeki kızlarla yaşadığına benzemez burada işler. Hem napacaktık? Ortada mı bırakacaktık kızı?

-Yaa baba bir şey olmadı diyorum niye anlamak istemiyorsun. Dokunmadım ben o kıza hiç dokunmaya da niyetim yok.

-Ulan o zaman ne demeye kaçırdın evlilik yaşındaki kızı?

-Ya Allah Allah niye anlamıyorsun. Kızdırdı beni işte korksun diye bıraktım oraya onu.

-Alii bunları sabah da konuştuk. Delirtme beni konu kapanmıştır. O kız senin artık karın. Bu sabah nasıl geri geldi buraya biliyor musun sen ailesi de red etti kızı senin yüzünden.Yapacak hiçbir şey yok bütün köy duydu mevzuyu artık o kız bu evin gelini. 

Ali susmuştu ne dese kar etmeyecekti babasına biliyordu.Ama Onun adı da Ali'yse bu işten kurtulmanın bir yolunu bulacaktı mutlaka Zeynep hanımın oyununu bozacaktı.


HUYSUZ ADAM #wattysWhere stories live. Discover now