Bir kez daha yüzümü yıkadım ve banyodan ayrılabildim sonunda. Kimisi çoktan çıkmış, kimisi de ayakkabılarını giyiyorlardı.

Yiğit ''Sen iyisin değil mi?'' diye sordu bana doğru birkaç adım atarak. Kafamı salladım ve zoraki bir gülümse kondurdum ifademe.

''Korkuyorsun biliyorum.'' dediğinde beni bu kadar iyi anlayabiliyor olmasına şaşırmamam gerektiğini düşündüm. Bu ilk anlayışı değildi beni konuşmasam bile. Emin olduğum bir şey varsa, o da konuşmadan anlaşmalarımızın son bulmasını istemediğimdi.

''Korkma Çilli. Ne sana ne de aileme bir zarar gelmemesi için her şeyi yapacağım. Güven bana.''

Beni kendine çekerek öyle sıkı sarıldı ki bir şey demese de anlatmaya çalıştığı şeyin bu olduğunu anlardım.

Gülümsedim. Üstelik bu defaki zoraki bir gülümseme değildi.

''Romantizminiz bittiyse eğer Fuat Abi aşağıda.''

Mine'nin iğneleyen ses tonu bile moralimi bozamazdı.

''Geliyoruz.''

Birkaç dakika içinde hepimiz servisteki yerlerimizi almıştık. ''Keşke her gün aynı evden çıkıyor olsanız da ben de uğraşmasam sizi sabahları almakla be çocuklar.'' Bu cümlenin üzerine Mavi Göz'ün bana dönerek 'Keşke...' diye oynattığı dudaklarından öpmek istedim onu.

Ancak bunu yapacak cesaretim olmadığından gülümsemekle yetindim o an.

#

Okula vardığımızda bahçedeki diğer öğrenciler bize anlam veremediğim bakışlarla bakıyorlardı. Mine ''Neyi var bunların?'' diye sorduğunda Furkan ''Bilmiyorum. Yine bilmediğimiz bir şeyler olmuş anlaşılan.'' şeklinde cevapladı sorusunu.

''Zahmet edip de okula gelmeseydiniz. Buradan da atılmaya çalıştığınız aşikar zaten.''

Tam biz merdivenlerden çıkıyorken tanımadığım bir çocuğun bize doğru bakarak kurduğu cümle, Yiğit'in bir anda öfkelenmesine neden olmuştu. ''Ne dedin sen?'' diyerek çocuğa döndü önce. Ardından ''Bir de yüzüme doğru söyle bakalım.'' şeklinde devam ettirdi cümlesini.  Bulut benden önce davranarak Yiğit'i kolundan tutarken ben de gecikmedim ve diğer tarafından dolanıp önüne geçtim Mavi Göz'ün.

''Sakın yapma. Sen ona ufacık bir hamleyle dokunsan bile bu büyük bir faciaya neden olur ve sırf bu yüzden okuldan atılabiliriz. Okul hayatı umurumda bile değil ama bize olan şeyin nedenini hala bilmiyoruz. Daha kaç kişiyle karşılaşacağız böyle, onu da bilmiyoruz... Öğrenmemiz için burada okumaya devam etmemiz gerekiyor. Tut kendini.'' 

Bakışları gözlerimi bulduğunda bir süre bekledi. Ardından Bulut'a elini çekmesi için işaret ettim. Tereddütle de olsa elini Yiğit'in kolundan çekti ve bir adım geri attı. Bu sırada bize sataşan şu çocuk tekrar konuşmaya başlamıştı.

''Okulda sizi sık gördüğümüz söylenemez. Yanlış anlama, bu projenin sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. En azından önemli sanıyoruz. Bu yüzden uyarımızı arkadaş tavsiyesi olarak alırsan beni mutlu edersin. Sinirlen diye söylemiyorum. Ama böyle devam ederseniz, projeyi de kendinizi de yakacaksınız gibi duruyor.''

Yiğit derin bir nefes alarak gözlerini yukarı dikti. Birkaç saniye bekledi öylece. Yumruklarının gevşediğini gördüğümde gülümsedim. Onun öfkesine yenik düşmemesi, bunu kontrol altında tutabilmesi beni mutlu ediyordu.

''Sizce de çok konuşmadı mı bu çocuk?'' diye soran Bulut'un yüzüne baktığımda, ifadesi nedense birazdan hepimizin keyif alacağı bir şey yapacağına işaretti. Gözlerini konuşan çocuğa odakladı ve saniyeler sonra çocuğun kelimeleri anlamsızlaşmaya başladı. Ne dediğini kendi bile anlamıyordu hiç şüphe yok. Saçmalamaya başladığında arkadaşlarının yanına doğru gitti ve bir şeyler söylemeye çalıştı. Ancak ağzından çıkanlar, konuşma evresinde olan bir bebeğin dilinden dökülen kelimelerden daha anlamsızdılar.

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now