Bölüm 42 哭 "İHANET"

4.4K 371 202
                                    

1. Perdenin kapanmasına yakın bölümleri hızlı hızlı atmaya çalışıyorum.

Oy ve yorumları unutmayalım lütfen.

Sizi seviyorum!

Artemisia J keyifli okumalar diler!

42. BÖLÜM:
"İHANET"

Seoul'un ıssız sokaklarında yürüyordum yapayalnız bir şekilde.

Önüme düşen küçük taşa tekmeler savuruyordum aynı hayatın bana savurduğu tekmeler gibi.

Hayat...

Bana en çok istediğimi sunarken yanında hediye olarak ızdırabı, acıyı ve kederi veren...

İlk başlarda istediğim tek bir şey vardı: Yüzümdeki o yaranın yok olması.

İlerleyen zamanlarda bunun pek mümkün olmayacağını anladım ve  içim kan ağlaya ağlaya bu isteğimden vazgeçtim.

Sonra onu gördüm.

Jungkook'u.

O benim bu hayatta belki de en çok istediğim şeydi. Çocukluğumu bir kenara bırak lise de gördüğüm ilk anda çekilmiştim ona.

Onun bana bakışları herkesten farklı geliyordu, tanıdık...

Onu istiyordum. Ama bir şeyi unutuyordum. Onu isteyecek kadar güzel değildim ki ben.

Yüzümde kocaman bir iz, onunla kurduğum her hayale kabus oluyordu.

Beni hiçbir zaman fark etmeyecek, sevmeyecekti.

Ben onu uzaktan sevmeye mahkumdum.

Ama masallardaki o perili değnek benim de hayatıma dokunmuştu bir gün.

Olmaz dediğim her şey olmuştu.

Jungkook beni sevmişti, yaralarımı sevmişti...

Ve biz bir şekilde beraber olmuştuk.

Mutluydum. Kaderinin çarkı bu sefer benim için dönmüştü. Ama yine benim unuttuğum bir şey vardı.

Ben Tanrı'nın lanetini yüzünde taşıyan, kimsenin sevmediği o çirkin kızdım.

Hayatın bana sunduğu bu güzellikler uzun sürmedi. Ve mutluluğum ortasına mezar taşı dikildi.

Jungkook ile ellerimiz sımsıkı sarılırken kaderin baltası bizim ellerimize iniyordu.

Biliyordum, bu acıya dayanamayacaktık ve ellerimizi ayırmak zorunda kalacaktır.

O şu an hiçbir şeyin farkında değildi. Bütün bunları bir araya getirmekte zorlanıyordu ama ben maalesef ki her şeyin farkındaydım.

Ama yine de hâlâ yüreğimde bir umut vardı.

Tanrım, lütfen yanılıyor olayım. Lütfen yalan yanlış şeyler düşünüyor olayım.

Evimin önüne vardığımda içeriye girmek istemedim. Karanlık şehre çoktan çökmesine rağmen ben saatlerdir yapayalnız bir şekilde sokaklarda dolaşıyordum.

Çünkü yalnız kalıp düşünürsem bazı şeyleri atlatabileceğimi sanıyordum ama saftım. Kafamın içinde kurup yıkarak hiçbir şey yapamazdım. Sanırım artık bundan sonra hiçbir şey yapamazdım.

Saat geç olmuş gecenin verdiği özgüvenle sokaklar tehlikeli olmaya başlamıştı. Eve girmekten başka çarem kalmamıştı. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde ev halkının çoktan uyuduğunu fark ettim.

Scars 哭 Jeon JungkookWhere stories live. Discover now