Bölüm 26 哭 "İKAZLAR"

7.6K 552 328
                                    

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin lütfen.

Keyifli okumalar!

26. BÖLÜM:
"İKAZLAR"

Aradan 1 hafta geçmişti. Bu geçen süre boyunca Jungkook bir kere olsun okula gelmemiş, Jimin ise yüzüme bile bakmamıştı.

Her şey üst üste gelmişti ve benim gücüm artık tükenmişti.

Öğlen yemeğinde o kutsal yerimizde Taehyung ve Yu Jin ile birlikte oturup konuşuyorduk.

"Hadi tamam Jungkook'u anladım. Başlarda da pek yakın değildiniz ama Jimin ile ne oldu?" dedi Taehyung.

"Oldu işte bir şeyler," diye mırıldandım. Jimin bile ona hiçbir şey anlatmadıysa benim de anlatmam doğru olmazdı.

Taehyung telefonunda biraz oyalandıktan sonra karşıdan bize doğru gelen Jimin'i görmem ile elim ayağım buz kesti.

Bize doğru baya yaklaşmışken beni sonunda fark etmesiyle arkasını dönmesi bir olmuştu lakin Taehyung depar atarak koşup, onun kolundan tutarak durdurmuştu.

"Beni kandırdın," diye tısladı Jimin Taehyung'a. "Onun burada olmadığını, sadece benimle konuşmak istediğini söylemiştin!"

Sanırım burada onun dediği kişi ben oluyordum.

"Arada sırada böyle masum yalanlar söylemek güzeldir hyung," dedi Taehyung ve Jimin'i tam olarak benim hemen yanıma oturttu.

"Hadi Yu Jin biz kalkalım, bunlar da başbaşa konuşsunlar iki sevgili."

Gözlerimi kısarak Taehyung'a baktım. Çok fenaydı.

Yu Jin'i kolunun altına alıp yanımızdan uzaklaşmaya başladığı zaman Jimin arkasından bağırıyordu. "Bunun hesabını çok pis soracağım sana Kim Taehyung! O zaman seni elimden Jin hyungun bile alamayacak!"

İkimizde aynı bankta, kollarımız temas edecek şekilde oturuyorduk. O kadar yakındık. Ama aramıza ördüğümüz -daha doğrusu onun ördüğü- o saydam duvar bizi uzaklaştırmıştı. Ve ben elimdeki balyoz ile o saydam duvara vurmayı çoktan başlamıştım.

"Bugün de hava ayrı bir güzel değil mi ya?"

Gerçekten o duvarı çok güzel kırıyordum. Açtığım konuya bak.

"Bilmem, bence aynı."

Verdiği cevap cidden çok manidardı. Hava tabii ki aynıydı, hatta bugün daha kapalı gibiydi. Ama dedim ya, benim ki de laf olsun. Yeter ki benimle konuşsun, konuştu da.

"Jimin, artık hep böyle mi olacak?"

Günlerdir benden kaçıran o bakışlarını yüzüme sabitledi.

"Nasıl?"

"Böyle işte," diye mızmızlandım. "Jimin ben seni kaybetmek istemiyorum. Sen benim için çok değerlisin."

"Mi Hi, sen de benim için çok değerlisin. Senden uzaklaşmak istemiyorum ama..." Elini kalbime koydu. "Burası başkası için atarken yapamıyorum."

"Gerizekalı!" diye bağırdım. "Ben mi dedim sana bana aşık ol diye! Bak şimdi, ne haldeyiz?"

Ona hem kızıyordum, hem ağlıyordum.

"Sen neden Jungkook'a aşık oldun ki? Başka erkek mi yoktu dünyada?!"

"Yokmuş işte!" diye ağlamamı şiddetlendirdim. "Çocukluğumdaki o kahraman bile o çıktı! Virüs gibi her yerde o var."

Scars 哭 Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin