Yiğit bana doğru yaklaşarak burnunu burnuma değdirecek mesafede durdu. Ardından ''O halde çekirgeler sevdikleri için üçüncü kez zıplayabilmenin bir yolunu bulmalılar.'' dedi.

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladığında gün içinde yaşadığım her şeyi unuttum. Sanki bugün uçurumdan düşmek üzere olan ben değilmişim de sıradan bir lise öğrencisinin aşk hayatını konu alan bir dizide başrolmüşüm gibi hissettim.

Mavi Göz'ün bakışları dudaklarıma doğru kaydığındaysa heyecanım iki katı arttı. Öpecek miydi beni? Gözlerini yumdu. Eli saçlarımdan enseme doğru kaydı ve tam beni öpeceği sırada Bulut'un sesi yankılandı içeriden.

''Ulan kara sinek! Ne işin var lan bu mevsimde benim odamda!''

#

Gözlerim o kadar acıyordu ki açmak istememe rağmen bir süre aralayamadım göz kapaklarımı. Yüzüm gözlerimin acısıyla ekşi bir hal alırken bir anda o mayhoş koku doldurdu etrafı.
Tam sağımdan geliyordu.
Kokunun kaynağına uzak değildim. Derin bir nefes çektim içime. Gözlerimin acısı gitti bir anda sanki. Göz kapaklarımı araladım. Mavi Göz'ün henüz açılmamış mavilerine bakıyordum şimdi. Bana o kadar sıkı sarılmıştı ki sanki bir daha bırakmayacağına bu şekilde yemin ediyor gibiydi. Gülümsedim.

Bu anı sonsuza kadar yaşamak istiyorsun, değil mi?

İşaret parmağımı sırtında gezdirmeye başladığımda kıpırdandı.
Fakat uyanmadı.
Bundan cesaret alarak sırtına parmağımla ona en çok söylemek istediğim şeyi yazmaya başladım. Bitirdiğimde yüzünde fark ettiğim sırıtış sesli bir şekilde ''Hayır...'' dememe neden oldu. Ardından mavilerinde kaybolmak istediğim gözlerini açtı yavaşça. ''Biliyorum.'' dedi pis bir sırıtışın ardından. O kadar utanıyordum ki gözlerine bakamadım ve elimi sırtından çekerek yüzüme kapattım.

''Sen uyuyor olmalıydın.''

Derin bir nefes çekti içine. Ardından ''Sen böyle kokarken nasıl uyuyabilirdim ki?'' dedi o etkileyici ve boğuk çıkan ses tonuyla. Utancım katlanıyordu. Ancak kendimi daha fazla rezil etmemek adına hemen doğruldum ve ''Saat  kaç?'' diye mırıldandım kendi kendime. Mavi Göz gözlerini ovuştururken ''Okula geç kalacağız.'' dedi. Normalde bunu düşüneceğim hatta söyleyeceğim aklıma gelmezdi ancak ''Okula gitmek istemiyorum.'' deyiverdim. Sanki bunu bekliyormuşçasına ''Canıma minnet.'' diyen Mavi Göz arkasını dönerek uyumaya devam eder bir pozisyon alınca kaşlarımı çattım.

''Ben gitmek istemiyorum dedim. Sana benimle burada kal demedim ki.''

''Ben de bunu söylemeni beklemedim zaten.''

''O zaman kalkıp hazırlan. Geç kalacaksın.''

''İzin verirsen uyuyacağım Çilli.''

Gülümsedim.

Bir kez daha...

Geceden beri sayamadığım kadar çok gülümsedim bu adam yüzünden. Daha düne kadar nefret ettiğimi düşündüğüm adamla birlikte uyumuştum. Bir de üstüne onunla atıştığım için mutlu oluyordum. Kapılmamak elde değildi. Her ne kadar kendime engeller koymaya çalışsam da gelip vuruyordu en savunmasız yerimden.

Tam solumdan.

''O zaman kalkıp bana kahvaltı hazırla.''

Arkasını döndü ve bana uzaylı görmüş misali bir bakış atarak ''Az önce seni kim seslendirdi?'' diye sordu. Bir anda kurduğum bu cümleye verdiği tepki gülmeme neden olurken ''Ben ciddiyim.'' dedim.

''Hadi canım! Buradan bakınca pek ciddiye benzemiyorsun.''

Gülmeye devam ederken ''Gerçekten ciddiyim.'' dedim ve gece sandalyenin üstüne koyduğum havluyu tek hamlede Yiğit'in suratına fırlattım.

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now