KIZ MI? ERKEK Mİ?

Start from the beginning
                                    

"Sayın seyirciler iki gün önce denizde balıkçı ağına takılan kimliği belirsiz cesedin otopsi sonuçları açıklandı. Cesedin aylar önce denize atıldığı ve ünlü iş adamı "Tuna Işıkhan'a ait olduğu ortaya çıktı." Ömür'ün elindeki portakal suyu dolu bardak odanın sessizliğine karşı gelerek gürültüyle parkelere çarpıp parçalara ayrılırken spiker detayları açıklamaya devam etti...

"Otopsi sonucunda kafasından ve vücudundan birden fazla kez darbe alarak asıl ölüm nedenin göğsünden tek kurşunla vurulması olduğu diğer bir bilgi. Cinayet şube ekipleri olaya kimin sebep olduğunu bulmak için geniş çaplı bir arama başlattılar."

"Şimdi ki haberimiz...... spiker diğer habere geçtiğinde Ömür hala ekranda duran Tuna'nın ölmeden önce çekilmiş resmine bakıyordu. Yanına gidip ona sarıldığımda hala buz tutmuş gibi sabit durmaya devam etti. Bir iki dakika sonra sessiz bir hıçkırık eşliğinde usul usul gözyaşları omzuma dökülmeye başlamıştı. Şu an ne düşündüğünü biliyordum pisliğinin ona yaptığı her şeyi bir bir tekrar gözünün önüne getirip ağlıyordu ama asıl acısının ne olduğundan haberi bile yoktu.

Ve ben ilk bebeğini kaybettiğini o pislik yüzünden kaybettiğini ona anlattığımda beni bırakıp gitmesinden deli gibi korkuyordum. O zaman ne yapacağımı ya da nereye gideceğimi asla bilmiyordum. Belki de arkasına bile bakmadan çekip gidecekti ki bunun düşüncesi bile kalp atışlarımı durdurmaya yeterdi. Onu kaybetmeden bu işi çözmem gerekecekti.

..........................................................................................................................................................

Usulca onu yatağa bıraktığımda bir şeyler mırıldanıp tekrar derin bir uykuya daldı, yanından ayrılıp çalışma odama gittim. o sırada cebimdeki telefon çalmaya başladı. Çıkarıp arayana baktığımda Barkın yazısını görünce hemen açtım. "Haberleri gördün mü?" nasıl tahmin edemedim acaba.

"Evet, şans eseri Ömür'de gördü az önce sakinleştirip yatırdım. Erken kalkacak bugünü buldu oda. Artık hamile onun için iki kat dikkatli olmam gerek ama ilk günden bocaladım."

Barkın'ın derin bir nefes aldığını duydum "Dikkatli ol ya da olma bir şekilde kaderde varsa gerçekleşiyor istesek de istemesek de. Çok kafana takma cinayet başına dert açar mı sadece onu merak ettim sonuçta biyolojik olarak kardeşin ve DNA testinde ortaya çıkabilir."

Bu konuya kafamı takmak bile istemiyorum olayı kolayca kapata bilirdim. Sonuçta bu adamın ayıbıydı. "Babam olacak o adamın eskiden yaptığı bir ihanet. Başımı ağrıtmaya kalkarlarsa açıklamam bu olur."

"Ne olursa olsun dikkatli ol. Tekrardan aynı duruma düşmenizi istemiyorum özellikle onun bir acı daha yaşamasını istemiyorum. Şimdiye kadar olanlara engel olamadık belki ama bu defa farklı olsun ikiniz de mutlu olun bebeğinizle."

"Bu defa onu gözümden bile sakınmam gerekirse yapacağım koruyacağım. " arkadan gelen ağlama sesiyle aynı anda Günce'nin sesi de telefona geldi "Hayatım sanırım altına yaptı, mutfaktayım lütfen ilgilenir misin?"

Ben gülmeye başladığım sırada Barkın "Çağın!!" diyerek tısladı. Fakat sonrasında "Niye kızıyorsam gül sen gül yakında başına geldiğinde görüşürüz dostum. Ömür'e selam söyle sonra konuşuruz." gülerek telefonu kapattım.

3 AY SONRA

"Olmuyor, bu da olmuyor, hiç biri olmuyor. O kadar kilo almadım neden olmuyor???" Çağın yatakta yatarken karısının mırıldanmalarını dinliyordu. Birazdan bütün kıyafetlerini çöpe atacağını düşünüyordu. Çünkü minik göbeği pantolonların düğmelerinin kapanmasına izin vermiyordu evet kilo almamıştı ama karnının büyümesi kıyafetlerin ona dar olmasına neden oluyordu ve çok geç olmadan duruma el atmalıydı.

Gerinip yataktan kalktığında adımlarını kıyafet odasına yönlendirdi. Yerde bir yığın kıyafet içinde bağdaş kurup oturan karımın görüntüsü beni fazlasıyla gülümsetti. "Gel buraya minik anne kilo falan almadın sadece bebeğimiz kendine yer ayarlıyor. Hadi şimdi kalk güzel bir kahvaltı edip sonra doktora gidelim belki bugün utangaçlık yapmaz da cinsiyetini gösterir ve bizde hazırlıklara başlayabiliriz."

Ömür'ün anında gözlerinin içi parladı, az kalsın unutuyordu bugün kontrolü vardı birden kıyafet sorunun yerini heyecan aldı. Aklındaki fikri kocasına söyleyip söylememek konusunda çelişkiye düşmüştü belki de yolda giderken söylemek en doğrusu olacaktı. Kahvaltıya indiklerinde Ömür hiç vakit kaybetmeden iştahla yemek yerken buldu. Çağın içinden nerede o eski iştahsız abur cubur düşkünü Ömür diye geçirirken aynı zamanda gülüyordu. Ömür duyduğu kıkırdama sesi ile yediği poaçayı kenara bıraktı "Sen neye gülüyorsun böyle?" sesindeki "Eğer bana gülüyorsan seni mahvedeceğim tonlaması yandığını gösteriyordu o yüzden süre kazanmak adına ilk önce yutkundu ardından "Senin gibi birini hak edecek ne yaptım diye düşünüyordum hayatım ona gülüyordum başa neye olabilir ki?" sanırım durumu kurtarmıştı Çağın ama Ömür kısık gözlerle onu gözlemlemeye devam ediyordu portakal suyunu eline alıp içerken "Benim canım çikolatalı dondurma istiyor sonra da künefe hatta şimdi de mantı çekiyor."

Çağın içmek için dudaklarına götürdüğü kahveyi püskürttüğünde Ömür büyümüş gözlerle ona bakıyordu. "Hepsini bir an da mı canın çekti yoksa öğünlere mi bölelim." Çağın sakin sakin cevap beklerken Ömür elindeki çatalı masaya fırlatıp "Sen benimle dalga mı geçiyorsun Işıkhan doktordan dönerken hepsini almanı istiyorum tabi ki öğünlere bölecekmişim lafa bak. Yukarda sen kilo almadın her şey yolumda diyen sen değil miydin şimdi ne oldu iki tane yemek istedim diye ettiği lafa bak ya. " öfkeyle ayağa kalktığında karnına ufak bir ağrı saplandı hemen nefesini kontrol altına alıp "Sakinim ben anneciğim gerilme sende baban ile tartıştık sadece." bunları söylerken aynı zamanda karnını okşuyordu ama aynı ağrı tekrar kendini gösterdiğinde dudaklarından "Ahh!!!" diye bir nida çıktı.

Çağın anından masadan kalkıp Ömür'e destek için yanına ulaştı "Samet, Volkan hemen arabayı hazırlayın." onun sesinin yüksekliği tüm evi harekete geçirdi Sevda mutfaktan koşarak geldiğinde Ömür kendi kendine sakin olması yönünde telkin ediyordu "Bir şeyim yok Çağın sakin olsun herkes sancı gibi bir şey ama canım yanıyor."

"Güzel kızım nefes egzersizini görmüştük hatırladın mı onu yapmaya çalış. Korkucak bişi yok zaten Çağın hadi doktora ne kadar erken giderseniz o kadar iyi." Çağın başını sallayıp dikkatli adımlarla Ömür'ü yürütmeye başladı kapıda araba hazırdı. Sevda anne Ömür'ün çantasını Samet'e uzatırken "Arabayı hızlı kullanma sakın''" diye uyarıda bulundu.

Ömür nefes alıp verirken ağrının yok olup gittiğini hissediyordu başını Çağın'ın omzuna yasladığında kendini daha da rahatlamış hissetti ama bu defa Çağın fazla gerilmişti.

"Çağın titremekten vazgeç lütfen iyiyim ben doktor böyle şeylerin olabileceğini anlatmıştı unuttun mu?" Ömür şakağına konan öpücük ile hafiflemiş hissetti kendini elini kocasının yanağına bastırıp "O iyi, elini karnıma koyup hisset onu babasının da yanında olduğunu bilsin ve hiç bir şeyden korkmasın çünkü ben sen yanımdayken korkmuyorum Işıkhan."

Hastanenin önüne geldiklerinde arabadan inerken Çağın telefon sesi ile duraksadı. "Efendim Şebnem, evet doktordan sonra geleceğim şirkete. "

"Maliye mi ne alaka?" Ömür merakla konuşmayı dinlerken bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.

"Tamam yarım saate ordayım. Ben gelmeden hiç bir şeye bakmalarına izin vermeyin." Ömür konuşmanın devamını dinlerken arkadan gür bir "Çağın Işıkhan " dediğinde Ömür arkasını döndüğü an polis ile karşılaşmak en son beklediği şeydi Çağın telefonu kapattığı an polis memuru "Çağın Bey sizi merkeze götürmek üzere emir aldık."

Ömür mesleği gereği anında öne atılıp "Ne gerekçeyle öğrenebilir miyim. Ben Çağın Bey'in kişisel avukatıyım."

Polis memuru gergin bir şekilde "Tuna Işıkhan'ın cinayeti ile ilgili Ömür Hanım başka soru yoksa araca buyrun Çağın Bey. "

Ömür'ün bütün tüylerinin diken diken olmasına etmişti duyduğu isim yanındaki adama usulca sokulup sarılırken bir eli de karnında bebeğinin yanındaydı...




AŞKIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜWhere stories live. Discover now