SIR | Bölüm 13

Zacznij od początku
                                    

''Şaka bir yana, seni tanıdığım halinden çok da farksız değilsin biliyor musun Ela?''

Kaşlarım havalandığında birkaç saniyeliğine Gülce'nin ne demek istediğini anlamaya çalıştım. ''Demek istediğim, önceden kendini ifade etmekte zorluk çekiyordun evet. Belki biraz güven problemin de vardı... Ama başından beri senin ne kadar güçlü bir kız olduğunu düşünüp duruyordum.'' Kahkahama engel olamazken elimde ağzımı kapattım ve ayaklanarak mutfağın kapısını kapattım teyzemin sesimizden rahatsız olmaması için.

''Dalga mı geçiyorsun? Beni ilk tanıdığında kendi gölgesinden korkan bir insandım ben. Ne gücünden bahsediyorsun?''

''Gücün anlamı yalnızca korkusuz olmak değildir Ela. Sen aileni kaybetmiş, haksızlığa uğramış ve beş manyağın arasına düşüp senden saklananları çözmeye çabalamış bir insansın. Tüm bunlarla baş etmek öncelikle cesaret ister. Onun peşine de sağlam bir güç... Cidden bazen kendinin farkında olmaman beni üzüyor.''

Cümlelerine karşılık diyecek bir şey bulamadığımda konuyu değiştirerek ''Tıpkı güzelliğinin farkında olmaman gibi.'' dedi ve gülmeye başladı. Gülce'yle ilk kez bu kadar olgun bir konuşmanın içinde bulunuyordum. Bu beni şaşırtsa da aslında içten içe onun da bize kendini gösterdiği kadar alaycı bir insan olmadığının bilincindeydim. Şu an nasıl bir insansa, geçmişte yaşadıkları yüzünden bu hale gelmişti hiç şüphe yok. Neticede doğru ya da yanlış, ne seçim yaparsak yapalım bunların bir nedeni olmak zorundaydı değil mi?

''Çıkalım mı artık?'' diye sordum. Gülce ağzına bir şeyler daha attıktan sonra ''Olur.'' diyerek ayaklandı ve yavaş yavaş sofrayı toplamaya başladık. Teyzemi uyandırmak hala aklımdayken mutfağı Gülce'ye teslim edip teyzemin odasına doğru ilerledim. Yatağında mışıl mışıl uyuyorken onu uyandırmak hiç içime sinmiyordu. Yorgun hali o denli belliydi ki bazen bedeni bu tempoya nasıl dayanıyor diye düşünmeden edemiyordum. Yatağının kenarına kıvrılarak yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Tam o sırada ''Hayır...'' diye fısıldadı. Kaşları çatılırken elimi sıktı bir anda ve gözlerini hızla açarak doğruldu. ''Hayır!''

''Teyze?''

Derin bir nefes alarak beni fark ettiğinde önce bana, sonra elimi sıkıca tutan eline baktı ve elini çekti. Terlemiş olan alnını elinin tersiyle silerken ''Kabus...'' dedi yutkunup. ''Kabus gördüm kızım, önemli bir şey yok.''

Ne gördüğünü sormak istesem de susmayı tercih ettim. Çünkü teyzem gördüğü kötü rüyaları anlatmayı sevmezdi. Sanki dillendirdiğinde gördükleri gerçekleşecekmiş gibi gelirdi ona. Garip bir inanç olsa da saygı duyuyordum. Ayaklandım ve ''Biz çıkıyoruz şimdi." dedim. "Mutfağı toparladık, sen sadece duşunu al hazırlan ve işine git tamam mı? Sakın evde bir yerleri temizlemeye falan dalayım deme.''

Teyzem tebessüm ederek kafasını salladı ve odasından çıktım.

''Hazır mısın Gülce?''

Salondan çantasıyla birlikte çıkarken ''Hazırım. Çarşaf ve yastığı da toparlayıp senin odana bıraktım, haberin olsun.'' dedi. Kafamı sallarken odamın kapısına astığım çantamı aldım ve dış kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımızı giyerken Gülce ''Furkan geliyormuş, bizi alıp öyle geçecek herhalde okula.'' diye söylendi.

''Ne zaman konuştun kaşla göz arasında?''

''Konuşmadım ki.'' dediğinde kaşlarım çatıldı. Bağcıklarını ilikleyip doğruldu ve durumu kısaca açıkladı. ''Pencereye güvercin konmuştu. Tezgahtakileri toparlarken yolda Furkan'ı gördüğünü söyledi, oradan biliyorum.''

Durumun garipliğine hala alışmaya çalışıyordum ancak gülmeden edemedim. Cidden, kulağa fazla garip gelmiyor muydu? Evden çıkıp kapıyı arkamdan kapatırken Furkan'ın sokağın başından sesi duyuldu.

SIR (TAMAMLANDI)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz