-1-

41.8K 1K 392
  • İtfaf edildi Büşra Kurt
                                    


Yazmış olduğum ilk kitap olduğundan kusurları olabilir. Beş sene önce yazıldı ve ilerleyen bölümlerde saçmalarsa kitap, mazur görün. Umarım anlayışlı olursunuz. İyi günler.

Her şey daha ben ufak bir kızken, yalnızca beş yaşındayken başlamıştı. Evimin karşısına taşınan tuhaf aile ile bu olaylar devam etti. Ve şu çocuk... Hafif beyaza çalan sarı saçları , ela ve iri gözü, uzun boyu olan o gizemli çocuk.... O çocuğun kim olduğunu veya nereden geldiğini hiç bir zaman öğrenememiştim. Bir gece yarsı taşınmışlar ve sadece bir haftanın ardından geldikleri gibi büyük bir gizemle ortadan kaybolmuşlardı. Kimse onları tanımıyordu. Kimse kim olduklarını bilmiyordu. Kimseyle iletişim kurmamışlardı. Onları sadece pencerenin kenarından dışarı izlerken hatırlıyorum. Bakışlarında çok bariz bir korku vardı ve bu korku gece çöktüğünde ormanı izleyen bakışlarında çok net anlaşıyordu. Ormanda onları korkutan bir şey vardı.

O ailenin çocuğuyla ufak da olsa iletişime geçmiş olmamız olay zincirini bir şekilde tamamlanmıştı. Bundan emindim. Tek eksik; benim o madalyonu almamdı.

Çocuğun sadece iki gün sonra bana, her zaman elinde kırılırsa bu bir felakete sebep olacakmış gibi son derece dikkatle tuttuğu tuhaf ama çekici bir madalyon vermek istemesiyle kaderim sonsuza dek mühürlenmişti. İlk bakışta normal bir madalyon gibi görünen ama öyle olmayan o parlak taşlarla süsü takıyı ilk başta almak istememiştim. O madalyonda normal olmayan şeyler vardı bunu iliklerime kadar hissediyordum. Ben ne kadar reddedersem madalyonu alma isteğim bir o kadar artıyordu. Sonunda bu çekim kuvvetine yenik düştüğümde onu almıştım. O artık benimdi.

Neredeyse fark edilemeyecek kadar hafif olan cızırdaması bana sonsuza dek beraber olacağımızı söylüyor gibiydi sanki. Aradan kısa bir süre sonra madalyonda tuhaf bir şeyler olduğunu fark etmiştim ya da bunlar sadece benim uydurmalarıydı fakat, yavaş yavaş insanlar kaybolmaya ve gizemli bir şekilde ölmeye başlamışlardı. Ve ilk kurban annem olmuştu. Bu ailemi sarsmış olsa da peşi sıra gelen ölümler ile bu arka plana itilmiş ve babamla ben yalnızlığa terk edilmiştik.

Madalyonla ne kadar ilgilenip, zaman geçirsem aramızda sanki görülmez bir bağ güçleniyordu. Oyunlarımda yaralanmam ya da kendime zarar verecek harekette bulunsam, üzülsem sanki madalyon bunu hissediyor; o anki duygularıma göre madalyon tatlı bir cızırdamayla beni sakinleştirmek istermiş gibi tepki veriyordu.

Hafif fısırtı ve fark edilemeyecek kadar hafif bir ışıltıyla parıldıyordu.

Başlarda bu madalyonu neden almak istediğimi, neden o teklifi kabul ettiğimi de hiç anlayamadım. Sanki kolye beni büyülüyor, onu gördüğüm andan beri bana 'Ben seninim ve en baştan beri de senindim. Seni uzun zamandır bekliyordum.' diyordu bana. Fakat onu neden aldığım sorusu zamanla önemsiz bir hal almaya başlamış ve günlük yaşantıma hiçbir şey olmamış gibi devam etmişim.

******

Neredeyim? Evet ... Odamda, yumuşak yatağımda ve kabarık yastığımın içinde kaybolmuş bir şekilde yatıyordum. Yatakta oturur pozisyona geçerek şüpheyle ''Hepsi rüyaymış.'' diye mırıldandım ve ayağa kalkıp pencereye ilerledim. Yeni uyandığım için bir sersemleme vardı üstümde fakat aklım o garip rüyadaydı. Uzun zaman boyunca aklıma gelmeyen o aile ilk kez rüyalarıma girmişti. Tıpkı onları ilk gördüğüm zamanki gibi aklımdaydı tüm yaşananlar. Pencerenin kenarından dışarıya bakan korkuyla dolu gözler ormanda bir şey görmeyi bekliyormuş gibiydiler. Onların baktıkları yöne baktığımda sonunda her zaman kimi görmeyi belediklerini kendime sorduğum o sorunun kaynağını görmüştüm. Gecenin karanlığında saklanan, sise beraber kamufle olsa da gözleri kin ve nefretle parlayan bir çift göz.

Tembel bir şekilde perdeleri çekip, odamın penceresini açtım. Parlak güneş ışığı odama dolduğunda ister istemez bakışlarım ormanlık alanı taramaya başlamıştı. Paranoyaklıktı bu yaptığım ama o rüya ve geçmişin izleri son derece gerçekçiydi. Sonunda orada kimsenin olmadığına ikna olarak keyifle derin bir nefes aldım. Kesin ve parka güneş ışığıyla beraber uzun beyaz saçlarım parlamıştı. Evet ben buydum işte. Herkes tarafından şaşkınlıkla karşılanan albinizm hastalığından muzdarip genç bir kızdım.

MADALYON 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin