-105- FİNAL

3K 113 100
                                    

SELAM SEVGİLİ OKUYUCULAR! ARTIK BEN MADALYONA FİNAL VERMEYE KARAR VERDİM. NEDENİ İSE OKUNMAMASI DEMİYECEĞİM. OY VE YORUMLARDA AZLIK. HEVESİMİ KAYBETTİM OYLAMA VE YORUM AZ OLDUĞU İÇİN. BUNUN İKİNCİSİNİ YAZMAYI PLANLIYORUM AMA BU HİKAYEMLE HİÇBİR BAĞINTISI OLMAYACAK.

5 YIL SONRA

Merhaba. Ben Chloe GREEN. Hani şu SEÇİLMİŞ KİŞİ. O konuyu birkaç ay sonra öğrendim. Yani şu Riley'nin bölge kavgasından galip geldikten sonra. Boynumda ki madalyonu kutsal sayılan, ilk hayaletin bulunduğu tapınağa getirmem gerekliymiş. ama bir enerji emici olduğum için madalyonun gücünü emmişim ve tapınağa aktarılması gereken enerji bana hapsolmuş. Enerjiyi tapınağa aktarmam gerekiyormuş. Verdim. Ve neredeyse ölüyordum. Kalbim falan mı ne durmuş orada öyle bir şeydi. doğruyu söyleyeceğim. Riley bana anlatırken aklım onda değilarkasında duran kişideydi. O yüzden ne yaptığımı falan hiçhatırlamıyorum. Ha bir de Emir'i hala affetmedim. Ve bir de Storm ve Michael evlendiler. Tatlı mı tatlı bir vampir çocukları oldu. Şu an bir yaşında. Ama görmelisiniz. Tam ısırmelım, çimdiklemelik, sevmelik yaa...

Ah dur konudan saptım. Riley'nin arkasında duran kişi Annemdi. Annemin yaşadığını ve en baştan beri yanımda olduğunu öğrendim. O her zaman benim yanımdaydı. Madalyonumun kendisiydi. Yani içindeki enerji. Hala kafam karışıyor bunlarda. Neyse. Babam ve April çıkan bir savaşta ne yazık ki öldüer. Beni korumak için. Bir ay... Tamam tamam rahat bir dokuz ay falan depresyona girdim. Kimseyle konuşmadım, yemek yemedim. Evden çıkmadım falan. Sonra annem falan hoppala...Süper bir özet geçtim değil mi?

Simdi ise Paris' teyim.. Riley beni zorla buraya gelmeye ikna etmişti. Aslında bende gelmek istiyordum ya o ayrı bir şey. Yeteneğimi kullanmayı da çözdüm. Şu an enerji emip, veriyor, insanların enerjisine göre karakterini ve aklından nelerin geçtiğini görebiliyorum. Mesela şu kadın kocasına sürpiz yapacak, şu kadın hamile, şu kadın annesine gidiyo, şu adam piyango kazanmış, şurada kide sakat numarası yapıyor gibi.

Peşimde hala kurtulamadığım yaratık var. Nedeni ise madalyonumdaki o güç. Gücü tapınağa aktarırken bir sorun çıktı. Annem gücü madalyona geri aktardı falan filan. Yani hala kedi fare oyunu. enerji okumam sayesinde 5 yıldır saklanabiliyoruz.

***************

''Hey Riley! Şu Eyfel Kulesine tırmanalım.'' dediğimde gülerek ''Pekala bebeğim. Sen git. Ben bir şey almayı unuttum arabada.'' dediğinde başımla onaylayarak kuleye yürümeye başladım.

Uzunca bir basamak çıkışının ardından aklıma gelen fikir: Önce güvenlik. Etrafıma bakınmaya başladım. A harika. İleride birkaç kişi bana doğru geliyor. Enerjileri pek iyi birileri olduklarını göstermiyor. Basamak inerek onlara yaklaşırım. Tek yol ise basamakları sonuna kadar çıkmak. Koşarak basamakları tırmanmaya başladım. Birkaç basamak daha tırmandıktan sonra tıkanmaya başlamıştım.

RİLEY'NİN AĞZINDAN

Aabadan yüzük kutusunu alıp yürümeye başladım. Kesinlikle bu hediyeye bayılacak. Evet demek zorunda kalacak. Heyecandan içim kıpır kıpırdı. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım ve kuleye koşmaya başladım. Hemen yanına gitmek istiyorum. sonuçta her gün buraya gelemiyorduk. Evet. Ona ne diyecektim? ''Benimle evlenir misin?'' of hayır. Çok basit. ''Hayatıma gireni meleğim benimle evlenir misin?'' az öncekiyle ne farkı var ki? Neyse bunu onun yanına gittiğimde sorardım. Evet. Kule ileride. Kuleye olan adımlarımı biraz daha hızlandırdığımda ileride ki kalabalıkla duraksadım. Ne olmuştu?

Bu pek iyi değil sanırım. Adımlarımı büyüterek kalabalığın içine girdim ve ... Adım atamıyordum. Hayır.. Lütfen bu olmuş olmasın... Bu gerçek değil... Lütfen...

''Chloe!'' diye bağırdığımda gözlerimden akan yaşı durduramıyordum. Lanet olsun hayır... Bugün olmaz!

''Chloe!''

Elimi yanağına koyup ''Ölemezsin. Hem..Hem sana sürprizim vardı! Aç gözlerini lütfen! Chloe Chloe Chloe! Yalvarırım bana bak!'' Gözlerini zorukla bana çevirdiğinde elimdeki kutunun kapağını açıp ona gösterdim.

''Lütfen... Lütfen ölme!''

Etraftakileri fark edince ağlamam arasında ''Öyle bakmasanıza! Ambulans çağırın! ölüyor! Ambulans! Chloe!'' diyerek yeniden ona döndüğümde donuk gözleri ile karşılaştım.

''Chloe?''

Sesim fısıltıyla çıkmıştı. ''Chloe!'' diye acıyla bağırdığımda çevredekiler beni çekmeye çalışıyordu. Kolumu onlardan kurtarmaya çalıştığım her seferde daha fazla ağlayarak bağırıyordum.

''Bırakın! Bıraksanıza! O ölmedi! Bugün ölemez! Onunla evlenecektim! Bırakın beni ! Chloe! Aç gözlerini! Görsünler! Ölmediğini görsünler! Chloe! CHLOE!''
Onun ölüm fikri bile kalbimdeki hislerimi paramparça ediyordu. O güzel gözlerindeki umut ışığının sönmesi , benim gözlerimin kapanmasına eş değerdi. Yaşadığımız anılar ona karşı hissettiğim duygular. Benim asıl kimliğimdi. Peki bu hayat neden sevdiğimiz kişileri almak zorundaydı ? Buna boyun eğmek zorunda miydim? Bugün sözün bittiği yerdeydik. Nefesim daralıyor olduğum yer kadar karanlik ki hiç bir şey hissetemiyorum. Ama hissetmediğim duygular içimde günden güne beni yiyip bitiriyordu. Sonumuz bu mu olacakti ? Yoksa kendi sonumuzu biz mi yazacaktik ?

Karanlık git gide ruhuma işlerken , hissediyordum...
Sonumuzu artik biliyordum...
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
CHLOE'NİN AĞZINDAN

Gözlerimi yavaşça açtığımda kendimi yatağımın içinde yarı oturur pozisyonda buldum. Tanrım. N güzel, ilginç ve değişik bir rüyaydı? Okuduğum kitabın biraz fazla etkisi altında kalmış olmalıyım. Cok gerçekçiydi. Tıpkı filmlerdeki gibi bir macera yaşamıştım. Aşağıdan babamın "Chloe! Hadi gel aşağıya! Kahvaltı hazır, okula geç kalmanı istemeyiz." dediğini duyduğum anda yorganı kenara fırlatıp yataktan çıktım. Dolaptan elime ilk geçen seyleri alıp üstüme giyinip aynanın karşısına geçtim. Bol bir açık mavi pantolon ve toz pembe bir T-shirt giyinmiştim. Saçımı aceleyle tarayıp dudak parlatıcısı sürüp asağıya koştum. Babam masada oturmuş kahvaltısına başlamıştı bile. Masaya oturmadan ortaya karısık bir seyler tıkıştırdım ağzıma ve "Baba Rae'e sözüm var benim cıkmam gerek." diyerek bir sey demesine fırsat bırakmadan kapıdan kendimi dısarı attım.
•••••
Rae ile okul bahçesinde yürürken etrafıma bakınmaya başladım. Ona gece gördüğüm o süper ötesi hikayeyi anlatmıştım ve o sadece hunharca gülmüştü ve dalga geçmişti ki hala dalga geçmekle meşguldü. Adımlarını okulun bahçesinde hızlandırdım ve spor dersi için voleybol topu aramaya başladım. İleride futbol oynayanların yanında bir tane bulunca sevinçle koştum. Ama topu elime almamla kafama top çarpması bir oldu. Ben geriye düşünce biri yanıma kosmuştu.
"İyi misin? Top çok sert çarptı. Ve ve sende aniden yere düşünce... Üzgünüm." diye biri konuştuğunda başımı kaldırıp baktım. Ama.. Ama... Aman tanrım! Bu o rüyamda ki çocuk... Riley!

"Sorun değil." diye konußup topu alıp Rae'yin yanına koştum. "Rae! Bu... Bu o! Bu o! O! Rüyamda ki çocuk! Riley! Rae!" diyerek Rae'in yakasına yapıştığımda Rae birkaç saniye anlamayan gözlerle bana baktıktan sonra hızla başını gösterdiğim yere çevirdi.
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Öğle arasında Rae ile bir masaya oturduk ve tepsimizde duran yemekleri yemeye başladık. Ben tabağa âçlıktan gömüldüğümde masanıza oturan birini görmemle başımı kaldırdım kendimi "Buraya oturamazsınız." moduma sokacağım sırada onu gördüm. Rüyamdaki kurdumu.
"Merhaba. Oturmamda bir sakınca yoktur umarım." diyerek gülümsediğinde gözlerim gamzelerine gitti. Bir saniye ben bir tereyağı gibi eriyip geliyorum.
"Yo tabi ki de sirun değil." dedim gülümseyerek. Gerçekd daha da yakışıklı ya... Gözleri yaprak yeşiliydi. Kaslıydı.
"Adım Rae." dedi gülerek Rae. Bende gülümsedim ve "Bende Chloe. Ve sende?" diyerek ona döndüğümde "Riley." demesiyle beynimden vurulmuşa döndüm.
BU SON BÖLÜMDÜ. DAHA DEVAM ETMEYECEĞİM. UMARIM HİKAYEMİN SON BÖLÜMÜNE KADAR DEVAM EDEN İNSANLAR OLUR. NEYSE. DİĞER HİKAYEM GÖKTAŞI'NA BAKARSANIZ MUTLU OLURUM. BENCE O BUNDAN DAHA İYİ OLUR. EĞER HİKAYELERİMİ BEĞENİRSENİZ ARKADASLARINIZA ÖNERİNİZ. SİMDİDEN TESEKKİRLER. ORUVUĞAA :P

MADALYON 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin