Arkasını dönüp emin adımlarla kafeteryaya doğru ilerledi. Kafeterya boştu çünkü Yg otelin bu kısmını kiralamıştı, her Japonya turnesinde olduğu gibi.

Jiyong söylediği kahvesinden henüz yudum almamışken karşısındaki sandalye çekildi. Hana karşısında oturuyordu.

-Polisi aramanı dinlemek için geldim. Arasana ne diyeceksin merak ettim.
-Biliyor musun? Bilgisayarlara virüs bulaştırmak... Nasıl desem? Çok zekice...
-Ne bilgisayarı? Ne saçmalıyorsun yine?
-Saçmalıyor muyum? Asıl saçmalayan sensin Hana! Benden bu kadar nefret edeceğin bir şey yapmadım ben!
-Komik olma... Aynı konuşmaları tekrar tekrar yapmaktan sıkıldım.
-Demek sıkıldın? Dün gece barda duydukların hakkında ne düşünüyorsun peki? Kendini yeterince tatmin ettin mi? Giderek beni mahvettiğin konusunda?
-Senin mahvolduğunu göremiyorum henüz... Ama en kısa zamanda göreceğime emin olabilirsin.

Jiyong başka bir şey söylemeden masadan kalkan bedeni izledi, ona arkadan bakarken kapıda onu bekleyenleri görmesi ile bakışlarını kahvesine çevirdi. Belki de artık her şey için çok fazla geç kalmıştı.





-Masadan ne zaman kalkmayı düşünüyorsun Jiyong?
-Mümkünse hiçbir zaman...
-Ne oldu?
-Hana beni mahvedene kadar durmayacağını söyledi.
-Ohh... En azından konuşmuşsunuz.
-Bae. Git başkası ile dalga geç lütfen.
-Yemek yedin mi?
-Hayır.
-Ve kahve içiyorsun.
-Beşinciyi içiyorum.
-Mükemmelsin. Belki miden delinir ve ölürsün.
-Belkide onu kaçırmalıyım?
-Kimi? Hana'yı mı?
-Evet beni affedene kadar bir yere bağlarım. Affedince de çözerim.
-Hayatı film zannediyorsun galiba?
-Hayatım k-dramaya döneli baya uzun bir zaman oluyor. İki yıldan fazla...
-Kadın kahramanı değiştirmeye ne dersin?
-Hayır!
-Nahyun da fena kız değil Jiyong... Sana nasıl baktığını gördüm.
-O kız Hana'nın tırnağı olamaz ve doktorum o benim Youngbae.
-Bence hiç hastaya bakar gibi bakmıyordu sana.
-Öyle görmek istemişsindir belki de?
-Bence denemeye değer çünkü Hana çoktan erkek kahramanı değiştirmiş gibi duruyor.
-O sadece ikinci erkek Youngbae! Biraz drama izle!
-Yüzüğü olan bir ikinci erkek haklısın.
-Beni delirtmek için mi geldin?
-Benim yapmama gerek yok zaten delirdin.
-Delirdim değil mi? Anlamıyorum Bae... Cidden onu üzdüm ve yordum... Bok herifin tekiyim kabul... Ama ben cidden bunu hak ettim mi?
-Evet bok herifin tekisin. Ama Hana da çok mükemmel sayılmaz... O da abartıyor... Normal değil.
-Değil mi? Sanki Hana başka birine dönüşmüş... Anlık bakışlarında yakalıyorum eski Hana'yı.
-Bana da başka birine dönüşmüş gibi geliyor. İlk bakışta daha güçlü bir kıza dönüşmüş gibi geliyor ama öyle değil. Dikkatli bakınca çok yara almış küçük bir kız çocuğu gibi. Güçlü gözüken Hana'nın arkasında saklanıyor.
-Youngbae... Yara aldığını zaten biliyorum. Ama neden bana karşı böyle? Seungri ile gayet önormal konuşuyor.
-Dinle bak aslında öyle değil... Hana'nın Hyorin'i ne kadar çok sevdiğini hatırlıyorsun değil mi? Geçen gün Hyorin Hana ile konuşmak için bürosuna gitti. Yani gitmiş bana da sonradan anlattı. Odasına girdiğinde "Buyrun nasıl yardımcı olabilirim" demiş. Hyorin "Hana seni çok özledim" diye içeri girince önce sadece bakakalmış sonra kalkıp Hyorin'e sarılmış.
-Nasıl bir sonuç çıkarmamız gerek? İlk anda tanımamış olabilir.
-Konuşma sırasınca sürekli yuvarlak konuşmuş Jiyong!
-Nasıl yani?
-Mesela "Son zamanlarda neler yaptın? Neden beni hiç aramadın?" Sorusuna "İşlerim çok yoğundu kusura bakma" demiş Hyorin "Artık unni de mi deniyorsun?" dediğinde ilk önce şaşırmış sonra "Çok gençleşmişsin unni o yüzden" demiş
-Kulağa hiç Hana gibi gelmiyor.
-Evet! O Hyorin ile benden büyük olduğu için bile uğraşan sinirlendiren bir kızdı.
-Sonra ne olmuş?
-Hyorin'in menajeri aradığı için kalkmak zorunda kalmış ama numarasını almış Hana'nın.
-Sende var mı?
-Aramayacaksın değil mi?
-Hayır. Tabii ki de aramayacağım. Belki, online oluşunu izler acı çekerim. Sonra onu kaçırırım falan.
-Haha çok komik.
-Ciddiyim numarayı ver.

Who you? ||GDragon Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ