Bölüm 38

78.4K 5.7K 1K
                                    

İnstagram: pembekalemhikayeleri


***

****

Bölüm Şarkısı; Buray - Mecnun

***

Mehmet tüm gün ofisi kendine dar etmişti. Ceren'i öyle boynu bükük bırakmak en çok onu üzmüştü. Onu kimsenin üzmeyeceğini söylerken yine kendisi üzmüştü. Artık nefes alamadığını fark edince tüm işlerini askıya alıp şirketten çıktı. Ceren'e gitmesi, onu bulup özür dilemesi gerekiyordu.

Orhun'un restaurantının yakınına gelince arabayı park edip arabadan indi. Hızlı adımlarla kaldırımdan ilerliyordu. Karşıdan ona doğru gelen Ceren'i görünce olduğu yerde kaldı. Genç kız da durmuştu. O arkasını dönerken Mehmet de onu izliyordu. Karısının dibine kadar gelen eski nişanlısını görünce bakışları karardı. İleri doğru koşup adamın üzerine atlamamak için kendisini zor tutuyordu. Görünürde sadece Ali konuşuyordu, fakat aniden karısına sarılınca Mehmet de yerinde duramayıp öfkeyle kalabalığı yara yara ilerlemeye başladı. Ceren'e yaklaştığı anda Ali sarıldığı gibi ani bir hızla karısından ayrılıp kalabalığa karıştı. Ceren'in yüzündeki şaşkın ifadeden onun da bir şey anlamadığını biliyordu. Ama yine de çok öfkeliydi. Ali'nin suratını dağıtmak istiyordu. Kızın karşısına geçip gözlerine baktı. Onun da korktuğunu görebiliyordu. Bakışlarını yumuşatmaya çalışırken Ceren çaresizce "Mehmet...aniden geldi. Yemin ederim, ben de bilmiyordum" dedi. "Gidiyormuş, veda etmeye gelmiş"

Genç adam onun çaresizliğini görünce daha fazla üzüldü. Tüm öfkesi uçup gitmişti. Elini kızın omzuna uzatıp ona sarıldıktan sonra elindeki karton kutuyu aldı. "Hadi arabaya gidelim" deyip tek eliyle kızın elini kavrayarak onu da kendisiyle birlikte yürüttü. Arabaya geldiklerinde kutuyu arka koltuğa koydu, ona anlamayarak bakan genç kızı da elleriyle arabaya bindirip, kemerini bağladı. Ceren'in ona yönelttiği şaşkın bakışlara gülümseyerek karşılık verip alnına küçük bir öpücük bıraktı. Kokusunu içine çekerken onu ne kadar özlediğini fark etti. Kendisi de koltuğuna geçtikten sonra harekete geçti. Arabayı ev yerine, boğazda bir restauranta sürdü. İçeriye girdiklerinde boğaz manzarasını gören masalardan birine oturup siparişlerini verdiler. Garson yanlarından ayrıldıktan sonra Mehmet masanın üzerinden uzanıp genç kızın ellerini tuttu. "Bugün için senden çok özür dilerim. Seni çok kıskandım ama bu bahane olamaz. Öfkeme hakim olmam lazımdı. "

Gözleri şaşkınlıkla bir adamda bir birleşen ellerindeydi. Mehmet gibi bir adamdan kıskandığını kabullenmesini ve özür dilemesini asla beklemiyordu. Mehmet onun için gerçekten savaşıyordu. Aşkla adamın gözlerine bakıp "Suç sadece senin değil" dedi. "Orhun'u kıskanmana ben yol açtım, bir nevi buna zemin hazırladım. Ben de hatalıydım. Bu nedenle uzatmadan işi bıraktım. Bugün işteki son günümdü"

Mehmet kızı duymuştu ama kulaklarına inanamıyordu. "Son günün müydü?"

"Evet istifa ettim, artık işsizim". Kocasına gülümseyerek göz kırptı. "Koca parası yiyeceğim"

Adam ufak bir kahkaha atarak "Bizim paramız" dedi. "Sen bizim paramızı yiyeceksin"

Ceren ufak bir şaka yapmıştı ama Mehmet'in lafı böyle çevirmesi onu adeta eritmişti. Gözlerine bakarken, adamın ellerini daha fazla sıktı. "Seni seviyorum"

"Ve ben de seni seviyorum"

İkisi birbirlerine aşkla bakarken garson yemeklerini getirince mecburen ayrıldılar. Yemeklerini yerken de birbirlerinden gözlerini alamadılar. Bugünkü ufak küslük onlara bir ömür gibi gelmişti, şimdi kavuşmanın tadını çıkarıyorlardı.

KALBİMİN SAHİBİ / Davetsiz Aşklar ~ 2Where stories live. Discover now