Bölüm 23

80.1K 5.2K 577
                                    


İnstagram: pembekalemhikayeleri

Hepinize keyifli okumalar diliyorum. ❤️

****

Genç kızın gözleri açık, gerginlikle adama bakıyordu. Ağzında kalan çileği zar zor yutup korkuyla adama bakmaya devam etti. Ona yıllar gibi gelen saniyeler sonunda Mehmet kaşlarını çatarak ona bakıp, elindeki dosyaları koltuğa bıraktı. "Ağzındakileri bitir öyle konuş, hiçbir şey anlamıyorum"

Mehmet'in sözlerinden sonra derin bir nefes alarak tuttuğu soluğu geri bıraktı. Adam duymamıştı. Rahatlamak istiyordu, ama rahatlayamıyordu. Hamileliği aklına gelmişti. Elindeki tabağa hüzünle bakıp "Ben doydum" deyip geriye döndü. Tabağı masaya bırakıp Mehmet'in şaşkın bakışları arasında koşarak salondan çıktı. Merdivenlerden hızla çıkıp odasına girince kapıyı kapatıp arkasına geçti. Elini boş karnına götürüp, asıl boşluğu kalbinde hissederek yere çöktü. Gözlerinden yaşlar gelirken boğazından bir hıçkırık kaçtı. Sanki düğmesine basılmış gibi bir anda hıçkırıklarla ağlamaya başladı.

Arkasındaki kapı sertçe çalınmaya başlayınca korkuyla yerinden sıçradı. "Ceren aç kapıyı!". Mehmet'in sert sesini duyunca gözyaşlarını dindirmeye çalıştı. Derin derin nefesler alıyordu. Saklaması gerekenler artık kalbine fazla yük oluyordu. Ellerinin tersiyle gözlerini kurulamaya çalışıp burnunu çekti. İyi göründüğünü hiç sanmıyordu, en azından ağlamıyordu. Yere ellerini dayayıp destek alarak ayağa kalktı. Sertçe çalan kapıya baktı, Mehmet o kadar şiddetle vuruyordu ki, kapı neredeyse birazdan kırılacaktı. Genç kız kapıyı kilitlediğine şükretti. Mehmet'in onu o halde bulmasını asla istemiyordu.

Kapıya doğru yaklaşıp sakin olmaya çalıştı. Öncesinde derin bir nefes alarak "Ben iyiyim" dedi.

Kapı vurulma sesi anında kesildi. Kısa bir sessizlikten sonra Mehmet kapının arkasından "Aç kapıyı" dedi.

Ceren panikle ellerini sıktı. Kaçabileceği bir yer yoktu, bahanesi yoktu. Ona kapıyı açmak zorundaydı. Yine de şansını denemek isteyerek "Şimdi müsait değilim. Birazdan yemek için salona gelirim" deyip bekledi.

"Aç kapıyı Ceren"

Adamın zaten bunu kabul etmeyeceğini biliyordu. Başını eğip, kaderini kabullenerek kapının kilidini açtı. Elini kapı tokmağına götürürken, arka tarafından kapı hızla açıldı. Mehmet açılan kapıdan içeriye girip genç kıza baktı. Ceren'in gözleri ve burnu kızarmıştı. Ağlamıştı, hala ıslak olan yanakları da bunu kanıtlıyordu. İyi de neden ağlamış olabilirdi ki! Bunu anlayamıyordu. Ona kötü bir şey söylememişti. Sadece ağzında çilek varken konuşma demişti! Şüpheyle kıza bakarak "Ağzında yemek varken konuşma dediğim için ağlamış olamazsın değil mi?" diye sordu.

Ceren onun bu komik ifadesine istemsiz olarak gülümseyip "Hayır onunla alakası yok" dedi. Başını kaldırıp adamın deniz mavisi gözlerine baktı. Gözlerindeki şefkati görünce ona sığınmayı daha fazla istedi fakat içinden bir ses her şeyi anlattığı takdirde Mehmet'in onu asla affetmeyeceğini söylüyordu. Onu sonsuza kadar kaybetmeye dayanamazdı. Bu kez gerçekten ölürdü. İçinden sakinleşmek için üçten geriye sayarak sıfıra gelince zorlukla yeniden gülümsedi. "Ben...ben sadece bir anda kötü oldum. Sanırım ailemle olan sorunlar beni gerdi ve bir anda patladım"

Mehmet nedense ona inanmıyordu. "Emin misin?"

"Evet eminim. Sadece yoruldum"

Adam bir süre ayakta kalıp sessiz bir şekilde genç kızı tepeden tırnağa süzdü. Ayakları onu ne ileri götürüyordu ne de geri. Kıza tereddütle bakıp "Hasta mısın?" diye sordu.

KALBİMİN SAHİBİ / Davetsiz Aşklar ~ 2Onde as histórias ganham vida. Descobre agora