''Gidelim lütfen, ben böyle yerlerde takılmaktan hoşlanmıyorum.'' dedim ve yeniden arabaya yöneldim. Kısa bir sürenin ardından yeniden yola çıktığımızda ''O halde sen beni bir yere götür. Olmaz mı?'' diye sordu gözlerini yoldan ayırmadan. Bugün benimle vakit geçirmeyi kafasına koymuş olmalıydı. Ondan kolay kolay kurtulamayacağımı bildiğim için mantıklı gelen bu teklifi birkaç saniyeliğine değerlendirdim. Benim bildiğim bir mekanda, benim çevremden olan insanların arasında istese de bana zarar veremezdi.

''Şuradan döneceğiz.''

Sola sinyal verirken ''Güzel...'' diye fısıldadı.

Yol boyunca sorduğu özel sorulara kaçamak cevaplar vererek sıyrılmaya çalışıyordum ancak beni bir şekilde sıkıştırmayı her defasında başarıyordu.

''Sahiden de hiç sevgilin olmadı mı? Çok şaşırtıcı bu. Yani ne bileyim, senin gibi söyleyip de aslında öyle olmayan birçok kız var.'' Kurduğu cümlenin anlamını fark etmesi birkaç saniyesini alırken alnına bir tane geçirdi ve ''Yani demek istediğim sen tabii ki onlarda değilsin ama böyleleri varken senin gibi kızların nadir de olsa bulunması çok şaşırtıyor beni.'' dedi.

''Başkaları beni ilgilendirmiyor. Yalnızca derslerimle ilgilendim bu zamana kadar. Konuşup görüştüğüm, hatta bazen hoşlandığım çocuklar oldu ama hiç tam anlamıyla bir sevgili edinmedim. Sanırım biraz asosyalim.''

Gülerek arabadan inerken Onur'u getirdiğim şirin kafeyi ona gösterdim ve ''Burası.'' dedim konuyu bölerek. ''Hoş bir yere benziyor. Sevdim.'' dedi ancak yüzündeki ifade pek de memnun olduğuna inanmamı sağlamıyordu. Ya da ikinci bir seçenek vardı ve ben Onur'a karşı fazla ön yargılı davranıyordum.

''Geçelim mi şöyle?'' diye sordu köşede bir masayı gösterip. Olur dercesine kafamı salladım ve Onur'un karşısına oturdum. Garson kız ''Hoş geldiniz efendim. Ne alırsınız?'' diye sorduğunda Onur'un ''Bira yoktur değil mi burada?'' deyişi, kızı güldürdü.

''Hayır efendim.''

''Sürekli içen tiplerden misin? Direkt bira sorduğuna göre...'' diyerek menüyü kavradığımda sırıttı.

''Aslında içmeyi severim bu bir gerçek. Bir şansımı deneyeyim dedim.''

Gülerek menüyü kapattım ve başımızda bekleyen kıza ''Ben bir tane filtre kahve alayım.'' dedim. Onur da siparişini verdikten sonra masada tekrar yalnız kaldık.

''O zaman biraz zorlayacağım seni. Neden teyzenle yaşıyorsun?''

Ne zaman ailemden bahsedilse boğazım düğümlenirdi. İşaret parmağımı alnıma götürerek stresli olduğum her anda yaptığım gibi daireler çizmeye başladım.

''Ailemi kaybettim. Teyzem büyüttü beni, bir süredir beraber yaşıyoruz.'' Onur '' Bilmiyordum.'' dediğinde gülümsedim. ''Peki sahiden iftira yüzünden mi atıldın okuldan?'' diyerek bir kez daha aynı soruyu yönelttiğinde tek kaşım havalandı. ''Yani tabii ki sana inanıyorum Ela. Hemen yanlış anlayıp da kötü kötü bakma öyle. Sadece merak ediyorum. Daha detaylı anlatabilirsin mesela.''

''Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Anlayış gösterirsen çok sevinirim.'' dediğimde bir süre tepkisiz kaldı. Gülecek gibi olduğunu hissettim bir an için. Ancak yüzünü çabucak toparladığından mı yoksa bana öyle geldiğinden mi bilmiyorum ''Nasıl istersen.'' dedi ve uzatmadı.

Siparişlerimiz kısa sürede geldikten sonra Onur'un sorularına maruz kalmaya devam ettim. ''Hiç sevgilin olmadığına göre hiç öpüşmedin. Değil mi?'' Yudumladığım kahveyi az kalsın püskürtecektim ki kendimi tuttum.

''Bu tip şeyleri konuşmak pek hoşuma gitmiyor açıkçası.''

''Yapma Ela. Bunlar hayatın gerçekleri. Bu zamana kadar yapmış olmaman, bundan sonra da yapmayacağın anlamına gelmiyor. Hiçbirimizi leylekler getirmedi sonuçta, değil mi?''

SIR (TAMAMLANDI)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ