SIR | Bölüm 2

En başından başla
                                    

''Bir şey duydunuz mu siz de?''

Kaşlarımı çatarak ''Ne gibi bir şey?'' diye sorduğumdaysa alnını kaşıdı. ''Bilmiyorum, sanki kulağımda garip iki ses yankılandı bir an.''

''Ben bir şey duymadım.''

Bir süre sessizce Gülce'ye bakmayı sürdürürken sonunda alayla gülümsedi ve ''Bana öyle geldi herhalde.'' diye söylendi. ''Biz de seninle gelelim, yüzümü yıkasam iyi olacak. Hadi Mine.''

İkisi birden önüme geçerek merdivenleri çıkmaya başladıklarında, Gülce'nin az önceki tepkisinde takılı kalmıştı düşüncelerim. Etrafta kulakta yankı bırakacak kadar rahatsız edici bir ses yoktu. Üçüncü basamağın hemen solunda ufak bir pencere vardı ve pencerenin önünde birbirlerine kur yapan iki güvercin ötüp duruyordu. Ancak onların çıkardığı gürültü bir insana olsa olsa huzur verebilirdi.

Tuvalete girerken ''En azından temiz. Bizi tamamen unutmuş ya da yok saymış sayılmazlar.'' diyen Gülce'ye bir kez daha gülümsedim. Doğrudan lavabonun önüne geçtim ve kollarımı sıvadım.

''Bence Yeşim Hoca olmasa, bu kadarı bile olmazdı. Kadın projenin sahibi diye her dediğini yapmak zorunda kalıyorlar. Hepsi okulun itibarı için bir gösteriş.''

Mine'ye içimden de olsa hak veriyordum ancak bir şey söylemedim. Onunla anlaşabileceğimiz konusunda tereddütlerim vardı. Aklından geçenleri korkusuzca dile döken kişiliğiyle, benimki baş edemezdi ve sonunda üzülen ben olurdum. Bu nedenle onun kurduğu cümleler karşısında cevapsız kalmak ve gerekmedikçe diyaloğa girmeyip, Mine'den uzak durmakta fayda vardı. Yine de bakışlarım istemsizce Mine'ye kaydığında, çattığı kaşları ve kocaman gözleriyle aynadaki yansımasına odaklandığını fark etmeyi beklemiyordum. Sanki normal bir bakış değildi onunkisi. Transa girmiş gibi büyüyen göz bebekleri dikkatimi çektiğinde bu kez tamamen ona doğru döndüm. Kirpiklerinin saniyelerdir nasıl olup da kırpılmadığını düşünürken, Gülce'nin sorusuyla ikimiz birden sıçradık.

''Sen neden atıldın önceki okulundan?''

Açık unuttuğum musluğu kapattım ve sıkıntı dolu bir nefes verdim önce. Saklayacak bir şeyim yoktu. Ben suçsuzdum. Bu nedenle her ne kadar konuşurken beni yaralayan bir cevap istiyor olsa da, Gülce'ye olanları anlatmaya hazırdım. Ancak Mine benden önce davranarak beni bir kez daha şaşırtmayı başarmıştı.

''İftiraya uğradığını söyleyecek. Arkadaşlarının onu kandırdığını ve sonunda kendini burada bulduğunu falan... Hep aynı hikayeler.''

Ben kaşlarımı çatarak meraklı gözlerle Mine'ye bakarken o bakışlarını aynadan çekti ve kapıya doğru ilerledi. ''Yürüyün hadi, derse geç kalacağız.''

Gülce ''Ona söylemiş miydin?'' diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım.

''Hayır, söylememiştim. Daha adam akıllı tanışmadık bile...''

''Belki müdür beyden ya da Yeşim Hoca'dan duymuştur. Takılma, gel gidelim hadi.''

Takılmamak mı?

Mümkün müydü?

#

Tüm gün gözlerimi Mine denen kızın üzerinden ayırmamıştım. Tuvalette söylediklerini benim dışımda kimden duymuş olabileceği aklımı kurcalayıp dururken derslere de odaklanamıyordum. Belki de Gülce'nin dediği gibi Yeşim Hoca'dan öğrenmişti. Hem başka türlüsü de mümkün değildi zaten.

''Ela, bak ne diyeceğim. Okulun bizim için ayarladığı bir servis var, istersen sen de bizimle gelebilirsin.''

Kafamı Bulut'a çevirdiğimde diğerlerinin de toplanıyor olduklarını fark ettim. Nasıl daldıysam, zilin çalışını bile duymamıştım.

SIR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin