30.Bölüm"Fotoğraf"

1.7K 153 20
                                    

Resim - Yiğit

Uzun zaman bölüm gelmediği için üzgünüm fakat yine aynı sıklıkla gelmeye devam edeceğini bilmiş olun.

Kısa süren bir uluma sesi geldi. Ardından, ilerideki tepede dört kurt belirdi. En başlarında ise benim gördüğüm... Yiğit.

Ayaz anında öne çıktı. Bir yandan dişlerini sergilerken, bir yandan da vücudunu germişti. Uzun sürmeden Cenk ve Gölge de yanında yerlerini aldılar. Duman ise ortadan kayboldu.

Yiğit, uzaktan anladığım kadarıyla, kahverengi ve siyah renkliydi. Yüzündeki tuhaf gülümseme ise hayalimde gördüğüm gibiydi. Kafasını garip bir şekilde salladı ve dövüşü uluması ile başlattı.

Yanındaki kurtlar bize yaklaşırken, Cenk ve Cesur da onlara doğru koştu. Cenk ağzını açarak rakibinin beline dişlerini geçirdi. Fakat karşısındaki de en az onun kadar tecrübeliydi. Karşılık verdi. Cesur da aynı şeyi yaşıyordu.

Başı boş kalan diğer kurt ise bana doğru atıldı. Ne zaman buraya geldi? Benim önüme Duman atladı ve yanıma düştüler. Ayaz beni kıyafetimden tuttu ve biraz uzaklaştırdı. "En hızlıları o. Dikkatli ol." dedi. Ardından Gölge'ye seslendi. "Lucy ile sen ilgilen."

Gölge de onaylamış olacak ki yanımıza geldi. Duman'ın çığlığı ile Ayaz oraya ilerledi. Ben ne olduğunu anlamadan Yiğit önümde belirdi. Kafası ile beni sertçe ileri fırlattı. Bu kadar güçlü olması normal mi? Ben yerdeyken, patisini boynumun altına bastırdı ve kafasını bana yaklaştırıp tuhaf bir şekilde gülümsedi. "Tekrar merhaba... Simay."

O konuşalı fazla olmadan  Gölge onu ensesinden ısırdı ve sırtına bindi. Üstümden çekilirlerken, Yiğit zıplayarak Gölge'yi sırtından atmaya çalışıyordu. Ensesinden ise kanlar akmaya başlamıştı bile. Hızla yere yuvarlandı ve sırtı ile Gölge'yi ezdi.

Gölge yere serilmişken bana ilerledi. Bana doğru atlayınca kendimi yere bıraktım. O beni ıskaladı fakat durmadı. Koşmaya devam etti. İlerisinde Işık olduğunu görmem çok kötü oldu. Üstüne atıldı ve kulağını tuttu. Işık ise ona karşılık vermeye çalışıyordu ama beceremedi.

Ben oraya doğru koştum ve Yiğit'e bir tekme savurdum. Kurtlar gibi ısıramamam buna neden oluyordu. Işık da kendine geldi ve Duman'a yardıma gitti. Ben ise karşımda Yiğit ile kalmıştım.

Yiğit, "Neden ölüp doğru şeyi yapmıyorsun." dedi, tuhaf gülümsemesi ile. "Kimse acı çekmez." Ben ise cevap vermedim. Karşı karşıya duruyorduk. Dikkatimi dağıtmaya çalıştığı belliydi ama başaramayacak. "Buradaki kötü taraf sensin! Bizlerin huzurunu bozan sensin! Ölmeyi hakeden sensin!" Ciddi bir hal aldı. En kötü tarafı, haklı olması. Ama hayır! Ölmeyi haketmiyorum.

Kolumda bir ısırık hissettim. Dikkatimi dağıtmayı başardı. Beni ileri fırlattı ve bir kez daha ısırdı. Bende fırsat bilip kulaklarından sertçe çektim ve beline tekme attım. O da önce şaha kalktı ve sonra yere devrildi. O kendini toparlamaya çalışırken, ben de elimi omzuma koyarak diğerlerinin yanına koştum.

Onlara uzaktan baktığımda durum iyiydi. Kazanıyor gibiydik. Duman'ın Işık'ın yanında boylu boyunca uzandığını görünce yanlarına ilerledim. "Duman, iyi mi?" Işık önce bana sonra omzuma baktı.

"Sen iyi misin asıl? Duman iyi." Ben de başımla onayladım. Tekrar ortaya baktım. Yiğit öfkeden olduğu yerde zıplıyordu. Nedeni ise çok açık, kaybediyorlar. Kendi tarafından birine saldırdı. Öfkesini bi nevi ondan çıkarıyordu. Bizim gurup ise durmuştu. Ayaz one çıkıp ona yaklaştı. "Kaybettiniz. Bitti!" dedi.

Yiğit diğerlerini önden yolladı ve bize arkasını döndü. Biraz koştuktan sonra arkasına baktı. "Evet, kaybettik. Ama bitmedi!" dedi ve uzaklaştı. Biz ise tekrar bir araya geldik.

Cenk, "Yiğit'den çekecekleri var." diye dalga geçti. Ayaz ise keyiflenmiş gibiydi. Olduğu yere çömeldi. Gözlerini yumdu ve dinlenmeye başladı. Gölge de ona eşlik etti.

Cesur'un ise morali oldukça bozuk gibiydi. "Onu ısıramadım bile." dedi. Cenk ise moral vermek için burnunu omzuna sürttü.

"Eline bir şans daha geçecektir." dedi gözleri hala kapalı olan Ayaz. Duman ise Yıldız'a yaslanarak dik duruyordu. Sağ ön patisi sakatlanmıştı galiba. Aklıma gelen soruyu sordum.

"Şimdi ne yapıacağız." Ayaz ayaklandı ve gerildi. Kuyruğu hala asağıdayken sallandı. Keyifli bir hâli vardı. Kim keyifli olmaz ki?

Ayaz, "Artık bizi buldular," dedi. "Kaçmaya devam edeceğimizi düşünecektirler."

Gölge oturduğu yerden, kafasını geri çekti ve yüzünü buruşturdu. "O iğrenç yere dönmeyeceğimizi söyle."

Ayaz silkindi. "Aynen öyle yapacağız." dedi ve bana baktı. "Lucy, yani Simay, en çok orada rahat edecektir. Hem bizim de dinlenmemiz gerek."

Işık araya girdi. "Altı aydır düzgün bir yemek bile yiyemedik." Duman'ın gözlerine baktı. "Hem Duman'ın durumu da güzel görünmüyor."

Duman şikayet edercesine kulaklarını titretti ve kafasını çevirdi. Ayaz'ın Cenk'e işaret etmesi ile Cenk, Duman'a yaklaştı. Yıldız'ın yardımı ile onu sırtına aldı. Ben de Ayaz'ın tüylerine tutundum.

Geri dönüş uzun sürecek gibi. Ama kaçışımızın aksine iki gün sürerdi. Ve nedense içimde kötü bir his var.

-----

Nihayet yolculuk bitmişti. Böyle iğrenç bir yeri nasıl özleyebildim? Kardelen, Tolga, Eylül ve kardeşler... Onları tekrar görmek güzel olabilir.

Işık yanımdan geçerken bana sütündü. "Kendini çok özletme." dedi. Ben ise kafasını okşamakla yetindim. Nedense gitmek istemiyordum.

Ayaz, "Gece'ye seni izlemesini söylerim." dedi. "Tabii ortaya çıkmayı başarırsa."

"Artık kendimi koruyabilirim."

Duman, "Benim gibi mi?" dedi patisini göstererek. İstemsizce güldüm.

Herkesle tek tek vedalaştıktan sonra şehre doğru yürümeye başladım. İçimi yine gereksiz bir koşma hissi doldurdu.

Şehre vardığımda artık mutluydum. Rahatlamış hissediyordum. Sadece arkadaşlarımı görmek istiyordum. Tabii Mahmut hariç. Onun kokusunu almak bile istemiyorum.

Kafamı dağıtmak için etrafıma bakmaya başladım. Ama... Ama neden insanlar bana tuhaf bakıyor? Sokağı değiştirdim. Beni görünce kaçanlar bile vardı. Ne oluyor?

Kolyem parlamıyordu. Aynada gözlerime baktım onların da parladığını yoktu. Adımlarımı hızlandırdım. Tesadüf olamaz değil mi? Tahminen yedi yaşlarında bir çocuk beni görünce ağlamaya başladı. Ben ise hala ne olduğunu anlamamıştım. Beni fark eden herkes bana bakıyordu.

Köşeyi dönerken birinin direğe yapıştırılmış fotoğrafa baktığını fark ettim. Bir fotoğrafa bir bana baktıktan sonra uzaklaşmaya başladı. Ben de fotoğrafa bakmak için yaklaştım.

Görmemle korkudan gözlerimin açılması bir oldu. Bu sürünün ve benim fotoğrafımdı. Kaçtığımız ilk günlerden bir sahneydi. Ama nasıl? Korkulu adımlarla geriledim. Etrafıma baktığımda ise pek iyi yüzlerle karşılaşmadım. Koskoca şehrin arasında kalmıştım.

Devam Edecek...

Özgürlük SeninleWhere stories live. Discover now