22.Bölüm"Ben Hain Miyim"

2.2K 165 10
                                    


Resim - Okul yolu (okulun yolu oldukça kötü)

-----

Okul hafta sonu tatilinde bile bizi bırakmıyor. Kurslar sağolsun okulun öğrenci görmediği gün kalmadı. Bu kurslar ise neden sadece ilk ve son sınıflara? Bu bizim için de bir soru. Ara sınıflara kurs olmuyor. Bence biz zaten yeteri kadar kalabalık yapıyoruz.

Bu hafta sonu ise ben,Tolga ve Yonca olacağız. Çünkü Kardelen yine çok hasta. Şahsen evine ziyarete gittiğimde hapşırma sesi, giriş kapısına kadar geliyordu ve sadece o da değil... sınıfların üçte biri hasta. Aslında bu benim hoşuma gitmiyor değil. En azından kalabalığı çekmek zorunda değilim.

Bu gün de erkenden geldim. Boş boş oturmaktan iyidir. Sanırım bir saat kadar sonra öğrenciler gelmeye başlar. Fazla erken gelmiş olabilirim. Şu an huzur içinde uyuyabilirim ama düşünmem gerekenler var.

İşten çıkarıldım, param bir hafta daha anca yeter. Bir daha iş bulup da çalışamam. Okulum var ve biri beni görürse bu pek iyi olmaz. Sessiz biri görse yine iyi ama dillere düşmeye pek niyetim yok. Gruptan para istemek bana uygun gelmiyor. Onların parasının peşinde gibi görünebilirim. Bir şeyler satmak desen ne satıcam? Ayrıca...

"Seninle görüşeceğimizi söylemiştim." Dedi omzumdaki elin sahibi düşüncelerimi bölerek. Yine mi o! Korktum denebilir. Ne diye birden ortaya çıkıyorsa.

"Sen nereden çıktın birden?" Dedim anlamsız bir ifade ile. "Hiç... Belki, benim gibi bir erkenci vardır diye sınıflara bakındım ve seni gördüm." dedi. Ben ise alçak ve alaylı bir sesle "İnanmalı mıyım?" Dedim. Önümdeki oturağa bana bakacak şekilde oturdu.

"Tamam, seni aradım işte." Dedi somurtkan bir ifade ile. Ben de merakla ve sıkıntıyla "Neden?" dedim.

Uzatmadan konuştu "Merak etmiş olamaz mıyım?" Ben de anında "Hayır..." dedim ve devam ettim "Daha adını bile bilmiyorum." O da iç çekti.

"Bulut." dedi. Anlamamış bir şekilde "Ne?" dedim. "Adım diyorum, Bulut." dedi elini uzatarak. Benim bir şey yapmayacağımı anlayınca ise elini indirdi. Biraz kaba mı oldu?

"Her neyse... Ne söyleyecektin?" dedim sıkkın bir sesle. O da sıkkın bir sesle, yavaşça konuşmaya başladı.

"Gelmemin bir nedeni yok. Sadece sıkıldım ve senin de her zaman erken geldiğini biliyordum." dedi. "Başka bir nedeni yok yani." dedim. Kafasını 'Hayır' anlamında salladı. İnandığımı sanmıyorum. Ben neden ona hiç güvenmedim?

En sonunda aklıma gördüğüm hayal gelince konuştum "Sen kurtlar hakkında ne düşünüyorsun?" Şaşırmış gibi yapıyordu ama şaşırmadığı belliydi.

"Bu kasabanın kurtlara karşı olan tutumunu bilmiyor musun?" dedi. Ben de anında "Ne?" dedim. Çünkü bu konu hakkında bir şey bilmiyordum.

"Sen bu kasabada yenisin galiba." dedi. Ben de hızlı hızlı "Ben uzun süredir buradayım ama insanların arasına karışmıyorum. Bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorum."dedim. Uzatmadan konuşsa iyi olacak. Kurt derken buna mağlum Ayaz da dahil oluyor.

"Burası için kurtlar belalı hayvanlar. Buranın halkının neredeyse tamamı kurtlardan nefret eder. Bu yüzden buradan birsürü 'Kurt Avcısı' çıkıyor." dedi. Bu nefreti tahmin etmemiştim. Belki de bu yüzden kurtlar ve insanlar arasında hep bir düşmanlık oldu. Benden yorum gelmeyince devam etti.

"Ben kurtların düşmanı değilim. Hatta onları severim. Ama insanlar ve kurtların hiçbir şekilde bir arkadaşlık kurmaları güzel bir şey değil. Herkes kendi türü ile yaşamalı. Yani aramızda bir düşmanlık olmamalı ama bir arkadaşlık da kurulamaz." dedi. Tamamı ile beni tarif etmişti.

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin