3.Bölüm"İlk Arkadaşım Bir Kurt"

7K 371 11
                                    


     Hayatım da kayda değer birşey olmamıştı. Boşa yaşamış gibiyim. Kimsesiz tek başına... Uzun uğraşlar sonucu hayatını düzenlemek için bir yol buldu ama daha ilk günden herşeyi batırdı. Daha ögrenmek istediğim çok şey var. Özellikle o kurt hakkında... Onu nasıl anladım ki? Bu saçma kurt adam tarzı şeyleri olmadığı bir dünya.
     Gözlerimi hafifçe araladım, hava hala karanlık idi. Ben ise az da olsa gücümü toparlamıştım. Ellerimde bol miktarda beyaz kıllar vardı. Sahi o kurt nerde idi acaba. Tabi benim ısınmamı onun sağlamadığı belli idi. Zaten beni öldürmeye çalışan da oydu.
     Zor da olsa doğrulmayı başarmıştım ayağım özelliklede belim... Zar zor ayağa kalktım. Yattığım yere bakınca hemen önümde büyük bir eğim vardı. Bazı hayvanların yanımda yatıp benim donmamı engellediğini anlıyorum. Ama neden? Kim? Aklımda binlerce soru var yine.
     Hala nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum. Etrafta hayvan yok gibi gözüküyor. Çok büyük bir kar fırtınası var. Ama neden dir bilmiyorum, etraf görüne biliyor. Şu anda tek istediğim çöplüğüme geri dönmek.
     Hava hala karanlık,hala fırtına var. Ama yarım saat öncesinden farklı olarak etrafta köpek havlayışları var. Bunların bir kurda ait olmadıklarını biliyorum. Sonuçta her sabah köpekler tarafından uyandırıyorum.
     Soğuk iyice dayanılmaz oldu. Etraf da artık görünmüyor. Devrilmiş bir ağaca yaslanarak oturdum. Hala gücüm vardı ama sonuçta sırtımda büyük bir yırtık ile geziyorum. Biraz ısınmam lazım.
     Olamaz! Fırtına dinince fark ettim. Etrafımda en az 8 tane köpek var! Şimdiye kadar hiçbir köpek ile mücadeleye girişmedim. Şimdiki şartlar ise berbat. Ben fena yaralıyım donuyorum ve onlar 8 taneler. Hepsi bana karşı havlıyor. Onların bölgesine girdiğim ve üstümde bol miktarda koku olduğu için onlara bedava yemek diye gelmiş oluyorum. Ve benim kaçacak hiç yerim yok! Ayağa kalkacak halim bile kalmadı ama parçalanarak ölmek istemiyorum.
     O sırada yüksek bir uluma sesi geldi. Arkamdaki devrilmiş ağacın arkasından zıplayarak önüme geçti ve diğer köpeklere karşı yüksek sesle hırlamaya başladı. Beni mi koruyor!? Diğer köpeklerin o kadar korkmasına karşın ben hepsinden daha fazla korkuyordum. Bu koca kurdun derdi neydi? Beni öldürmek mi, kurtarmak mı?
     Köpekler arkalarını dönüp çoktan kaçmışlardı. O kurt dik olarak bana doğru yürüyor! Ben ise hala kıpırdayamıyorum. Kafasını benimkine yaklaştırıp kokluyordu. Ben ise gözlerimi sıkıca yummuş titriyordum. Çok soğuk!
     Kendimi akşamın soğuğunda ve yumuşak bir seyin üstünde buldum. Gözlerimi hafifçe araladım, galiba kurdun üstünde duruyordum. Düşündüğümden daha yumuşak tüyleri var. Nereye gittiğimizi merak ediyorum. Ayrıca kendimi uyuşmuş hissediyordum. Soğuktan olsa gerek. Acaba beni donmaktan o mu kurtardı? Sahi bu kurt konuşuyordu. Yavaş bir şekilde söylendiğini duydum:
  - Kendini ne büyük tehlikeye attığının farkında olsaydın keşke! Ben niye seni kurtarmaya uğraşıyorum acaba? Kendi kendime konuşmak da hoşuma gitmiyor tabi. Çok aptalca hissettiriyor!
     Ne yani, o benim onu duymadığımı mı sanıyor. Çok alçak bir sesle konuştum:
  - Beni kurtaran sensin, değil mi?
  - Harika, şimdi kendi kendine konuşan biri daha çıktı!
     Neden bilemiyorum ama beni anlıyor ve benim onu anlamadığımı sanıyor. Yavaş ve alaycı bir sesle devam ettim:
  - Kendi kendine konuşan birini göremiyorum ben.
     Ve ardından hafifçe sırıttım tabi.
  - Ne yani beni anlıyor musun? Ama nasıl?
     Dedi ve durdu. Kafasını kaldırıp bana baktı. İşte şimdi çok tatlı bakıyordu.
  - Bende bilmiyorum. Ama anliyorum işte.
  - Şimdi beni anlıyorsun demek, bu harika!
  - Birkaç saat önce beni öldürmeye çalışan sendin!
  - Abartma. Sadece kıyafetini kopardım. Hissettiğin acı korkudan oldu. Kanamadı bile.
     Kendimi bir korkak gibi hissettim ve yüzümü tüylerinin arasına gizledim. O da yavaşça yürümeye başlamıştı. Boğuk sesimle konuşmaya çalıştım:
  - Neden beni öldürmekten vazgeçtin?
  - Bilemiyorum. Ama vazgeçtim işte. Kendimi durdurma gereği duydum.
  - Vahşi hayvan saldırılarını sen yaptın değil mi?
  - Hayır, şu anda iftira atıyorsun.
  - Kimdi o halde?
     Diyip kafamı kaldırdım.
  - Etrafını saran köpekler. Ben sadece o köpekleri avlıyorum. Düşündüğün gibi bir katil falan değilim.
  - Nereye gidiyoruz ki biz?
  - Bunu niye merak ediyorsun? Yürüyebilecek bir halde olmana rağmen seni taşıyorum.
  - Beni tasimanı ben söylemedim!
   - Geldik!
     Sinirle kurdun sırtından indim ve önüme baktım. Ne! Burası benim kaldığım yer.
  - Sen burayı nereden biliyorsun?
  - Kokunu takip ettim.
     Ona döndüğümde oturmuş nefes nefese duruyordu. Sanırım fazla kiloluyum.
     Şu anda saatler önce beni öldürmeye çalışan kurt ile beraber konuşuyoruz.
  - Sence ben nasıl seni anlaya biliyorum?
  - Kulakların normalden daha gelişmiş olmalı. Yani bizim çıkardığımız ses dalgalarını anlayıp tercüme edebiliyorsun.
  - Ama bazen anlayamadığımız da oldu.
  - Çünkü bana odaklanmadın. Yani dikkatini vermediğin birini ne zaman anladım?
  - Mantıklı.
  -  Sahi senin adın ne? herkesin ismi vardır.
     Ben de ona "Lucy" ismimi nasıl aldığımı anlattım.
  - Peki senin ismin varmı?
  - Genelde kurtların ismi olmaz ama kendime "Ayaz" denmesini hep istedim.
  - O zaman "İlk arkadaşım bir kurt" memnun oldum Ayaz.
  - Bende Lucy.

     Muhabbetimizin ardından o ormana döndü. Bende yeni kıyafetler aramaya koyuldum. Bir daha Ayaz ile karşılaşmak istiyorum. Ama nasıl?
     Birkaç gün sonra kendimi toparlayarak okulun yolunu tuttum. Ne yapalım artık. Dersleri, okulu ve "Tolga" harici kişileri sevdim. Belki en çok Kardelen'i sevdim.
     Her nasılsa, bir kurt bile olsa, benim bir arkadaşım vardı.

Devam edecek...

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin