12.Bölüm"Alfa ve Gelecek"

2.9K 189 2
                                    


    Kardelen'in babası hakkında öğrendiklerimden sonra bir türlü rahat edemedim. Fakat en azından babasının birkaç aylığına uzaklara gitmesi bana az da olsa huzur verdi.
     Kendi kendime şehrin kaldırımda yürüyorum. Etrafımda bana her zamanki aşağlarcasına bakış attıkları söylenemez. Kardelen sağolsun bana resmen annemmiş(!) gibi bakıyor. Yolda yürürken kalabalıktan neden bu kadar nefret ettiğimi hatırladım...
     Uzun uzun ve anlamsızca yürürken  kulaklarım bana tuhaf şeyler duyması sağladı. Tam olarak nereden veya kimden geldiğini anlamıyordum. Ses hem kulaklarımı acıtıyor hem de rahatsız ediyordu. Farklı kişiler konuşuyor gibiydi :
  - Kendi kendine ne saçmalıyorsun!
  - Avlanmazsan kaybedersiniz!
  - Güçsüz daha ne kadar dayanabileceksin!
  - Saklandığın yerden dışarı çık!
  - Bunu yapma! Lütfen...
  - Uzaklaş buradan.
  - Bunu neden yapıyorsun?
    Bunlar çok yükseldi. Kulaklarım çınlıyor. Kafam patlayacak gibi. Küçük çığlıklar, bağrışlar... Ne oluyor. Canım çok yanıyor. Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyorum. Titremeye başladım. Dişlerimi kırarcasına sıkıyordum.
     Gözlerimi hafifçe araladım. Karşımda Ayaz vardı. Bana masum bir yüzle bakıyordu. Ona doğru elimi uzattım. Birden heryer karardı. Boşlukta süzülüyor gibiydim. Sanki rüyadayım. Birden karşıma küçük kareler şeklinde sahneler çıkmaya başladı. Kapkara bir kurt ve Ayaz boğuşuyorlardı. Bir diğerinde Ayaz karın üstünde gözleri hafif aralık ölümle boğuşuyordu. Bir diğerinde ise Ayaz'ın uluma sesini duydum. Ardından bana doğru dişlerini göstererek hırladığını fark ettim. Bana doğru saldırdı ve boynumdan ısırığını hissettim...
     Ani acı ile gözlerimi açtım ve doğruldum. Korkudan ve acıdan beynim durmuş gibiydi. Etrafımda bakmaya başladım. Kardelen ve Eylül karşımdaydı. Ben de anladığım kadarı ile hastanedeydim. Nefes nefese kalmıştım. Birbirimize uzunca sarıldık. Fakat beni hala düşündüren şey ben neden bunları gördüm? Ben ne gördüm? Sanırım zamanla öğreneceğim.
     Okulda her zaman ki halimde duruyordum. Kardelen önümde Tolga da arkamda oturuyordu. Ders tam hızı ile işleniyordu. Önce aniden kulaklarım çınladı. Kurt hırlamaları duyuluyordu fakat bunlar Ayaz'a ait değildi. Bu sesi tanımıyordum. Sonradan yüksek ve ardı ardına ulumalar duyulmaya başladı. Fakat bu uluma yı herkes duyuyordu. Camın dışarısından, ormandan geliyordu bu ses. Herkes camın önüne toplanmış dışarı bakıyordu. Ki öğretmen de bunların arasındaydı. Tekrar gözlerim karardı. Bu sefer kendimi kara bir kurdun karşısında gördüm. Gözlerimi açtım. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum. Birşey beni ormana doğru çekiyordu. Ulumalar ise kesilmiyordu.
     Ayağa kalktım ve lavaboya gitmek için izin aldım. Koşarak çıktım. Hiçbir yere uğramadan direk ormana koştum. Tabi kapıdan çıkmadım. Görülmemek için tellerin üstünden atladım. Hiç durmadan koştum. Ama farklı olan ulumalara doğru koşmuyordum. Birşey beni başka bir yöne doğru yönlendiriyordu.
     Yaklaşık beş dakika koştuktan sonra nefesim tükendiği için durdum. Biraz toparlandım ve yürüyerek devam ettim.
     Arkamdan gelen bir ses ile irkildim. Ulumalar son bulmuştu. Fakat hala içimde bir rahatsızlık vardı. Bu ses de beni daha rahatsız etti. Kapkara bir kurt önüme zıpladı. Kafasını bana doğru çevirdi. Gözleri sarıydı. Bu kurdun Ayaz dan farkı öfke doluydu. Konuşmaya başladı :
  - Bir sen eksiktin!
  - Sen kimsin?
  - Hıh ben mi belli olmuyor mu?
  - Nasıl? Seni anladığıma şaşırmadın mı?
  - Bu aralar ünün yayıldı. Bizleri bir anlayan insan! Her neyse ölümünden önce ne istersen sor.
  - Neden beni öldürecekmişsin?
  - Sen bizlerin sırrını diğerlerine anlatman gibi bir tehlike doğuruyorsun.
  - Peki sen kimsin?
  - Benim gibi güçlü bir kurt alfa dan başka kim olabilir ki?
     Bu Ayaz'ın bahsettiği lider! Tam karşımda duruyor. Bir dakika... ben şu anda sınıfta gördüğüm sahnedeyim. Geleceği mi gördüm? Bu saçma olurdu. Kurdun sesi ile kendime geldim :
  - Daha ne kadar bekleyeceksin? İşimi uzatıp duruyorsun.
  - Şey acaba adın ne?
  - Ne saçma şey bu? Ayaz'ın uydurduğu şeyler. Ben sadece Alfa'yım.
     Daha fazla oyalamanın yolu olmadığı kesin. Kaçmayı denersem beni yakalayacağı çok belli. Fakat yapabileceğim başka birşey var mı ki?
     O hala daha kendi kendine mırıldandırken bulduğum ilk fırsatta okulun olduğu yere doğru koşmaya başladım. O da geç kalmadan peşimde geldi. Sağ sol yaparak vakit kazanıyordum. Bu oyun ne kadar sürecek? Elbet eline düşmeyecek miyim? İlerde konuşma sesleri duydum. Büyük bir umut ile seslendim :
  - Yardım edin!
     Bunu dememin ardından karşıma iki kurt daha çıktı. Hayvanlar ve insanları seslerinden ayırt edemediğimi unuttum. Artık daha fazla kaçamadığım için olduğum yerde kalakaldım.
     O iki kurtlardan biri bana saldırmak için üstüme atladı. Tam beni yakalayacakken Alfa o kurdu yakaladı ve fırlattı :
  - Benim avıma bulaşmayın!
  - Yardımımız dokunur diye düşündük.
     Bunu diğeri söylediğinde Alfa  onu da ısırmaya başladı. Ben ise çoktan oradan uzaklaşmıştım. Arkama bile bakmadan kaçtım. Okula doğru koşuyordum. Fakat hala geleceği görmüş olabilirim. Çünkü gördüğümün aynısı yaşandı.
     Okula vardığımda bizim gurubu okul duvarına bağlı olan bankta gördüm. Doğruca yanlarına koştum. Onların yanına varınca duvara yaslandım. Ve yavaş yavaş yere çömeldim. Nefes nefese kalmıştım. Başta Kardelen olmak üzere bana yaklaştılar ve her zamanki sorguya çektiler. Ben ise her zamanki gibi bir yalanla kurtuldum.
     Artık Alfa'yı tanıyordum. Bu benim için kötü bir şey değil. Fakat acı çektiğim ve kulaklarımın çınladığı zaman ben geleceği mi gördüm?

Devam Edecek...

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin