26.Bölüm"Oyunlar"

1.8K 157 35
                                    


Resim - Okuyunca kim olduğunu anlarsınız.

Ön tarafa geldiğimde Bulut beni bekliyordu. Onun yanına gittim ve şehire doğru yürümeye başladık. Hislerim yine bana karşı çıkıyor ama onları dinlemeyeceğim.

Normal yolda ilerlerken Bulut yine gülümseyerek "Dalgın gibisin." dedi. Ben ise "Boşver." diyerek geçiştirdim.

"Umarım artık bana güveniyorsundur." dedi bana bakarak. Ben de gülümsedim.

"Güvendiğim az kişilerdensin." Bunu söylerken neden pişmanlık hissettim?

"Bunu bilmek güzel." dedi ve yan tarafa giden yola girdi. Ben ise olduğum yerde durdum.

"Nereye gidiyoruz acaba?" dedim merakla. Çünkü merkezin uzağına doğru gidiyor gibi duruyordu.

"Kestirme." dedi bana bakmadan. Gelmediğimi fark etmiş olacak ki bana döndü.

"Evinin nerede olduğunu biliyorum. Bu yol orasının yakınında bitiyor." dedi eksik etmediği gülümsemesiyle.

"Tamam" demekle yetindim ve yanına gittim. Normal bir hızla yürürken ara sıra boynuma baktığını ve sık sık etrafa bakındığını gördüm. Uzun siyah saçlarım, benim ona baktığımı görmesini engelliyordu. Kaçma isteğim beni zorlarken ben ise kararımda inatçıydım. Hislerime güvenmeyeceğim.

-----

Yürümeye devam ederken konuşmayı başlattı. "Bana hâlâ ne olduğunu anlatmayacak mısın?"

"Öyle bir hayalim yok." dedim sabit ses tonumla. Bu konu hiçbir zaman peşimi bırakmayacak gibi. Alışmak zor olucak.

"Gizlediğin şey ne? Soğuk kanlı bir katil misin? Yoksa önüne geleni zevkle öldüren bir katil?" dedi sesli bir şekilde gülerek.

"Düşünsene, öldürdüğün kişinin ailesine ne olur acaba? Onlar da intihar eder belki. Bir bakarsın beş kişinin daha ölümü senin yüzünden olur." diye ekledi. Ben ise sessiz kaldım. Bunlar olabilirdi. Belki oldu veya olacak. Katil olmayı ben mi seçtim! Böyle üzüntüler yaratmayı...

"Şakayı bırakalım. Ne olduğunu söylemek zorunda değilsin. Ama merakımın dinmeyeceğini bil." diye bu konuyu kapattı. Ben ise konuşmak için neden bulamadım ve sustum. Susmaktan başka bir şey yapmıyorum zaten.

"Neden okulun arkasına gittin?" dedi merakla. "Bir nedeni yok."

"Böyle cevap verdiğin sürece bana güvendiğini kanıtlayamazsın." dedi ciddiyetle. Gece'ye sinirliydim ama ispiyonlayacağım da yok. En azından onlara hainlik etmeyeyim. Sesimi çıkarmadım ama beni şaşırttı. Yüzündeki sırtma daha da büyüdü. Onu asla çözmeyeceğim.

Bu yol bitmek bilmedi. Yolu uzattığından korkmaya başladım. Ama neden böyle bir şey yapsın? Burası beni korkutmaya başladı denebilir. Sanki bir şeyden kaçıyor gibi bir oraya bir buraya dönüyoruz. Etrafına son bir kez baktı ve olduğu yerde durdu. Ben de durdum. Yine yüzüne gülümseme yayıldı. Ama bu sefer neden beni korkutuyor?

"Onca okulu gezdikten sonra seni sırada otururken bulmak ne büyük şans." dedi gözlerini kısarak. "Evet, bu okulda olmamın tek sebebi sensin." Parmağı ile beni işaret etmişti. Bunlar belki hoş sözler olabilirdi ama ben anlamsızca gergindim.

"Bana anlatmamakta inat ediyorsun ama senin nasıl bir katil olduğunu biliyorum." dedi elini cebinden çıkarırken. Ben ise istemsizce geri gidiyordum. O nasıl biliyor!

"Ayaz'a yazık oldu. Görevinde başarısız olacak." Ayaz'ı nereden tanıyor? Ne oluyor? Ben ondan iyice uzaklaşmıştım ve hislerime uymadığım için pişmanlık duyuyordum. Ayrıca o bu olanları nasıl bilebiliyor!

Yüzündeki gülümseme artarken sivri dişleri de belirgin olmaya başladı. Tırnakları da uzamıştı ve daha sert görünüyordu. Ondan uzak olmama rağmen belirgindi. Kontrolü kaybettiğimde Kardelen'in söylediğine göre ben de bu hale gelmiştim. Ama o hiç kontrolü kaybetmiş gibi değildi.

"Gece'yi dinlemeliydin." dedi ve gerildi. Bu beni korkutuyordu işte. Sırtım ağaca değene kadar geriledim. Ama kaçabileceğimi sanmıyorum. Bana doğru koştuğunu fark edince öldürdüğüm adam ile aynı kaderi yaşayacağımı tahmin etmeye başladım.

Sol taraftan koşan birinin Bulut'a vurarak uzaklaştırması beklemediğim bir şeydi. Bulut yerde sürüklenerek uzaklaştı. Diğer tanımadığım kişi ise önce bana baktı. Bu karşılaştığım adam değil mi? Köpeği korkutup kaçıran, mavi gözlü olan adam! Bir yaşındaki benin yanındaki çocuğu andırıyordu. Aynı kişidir belki. Onun ne alakası var şimdi?

Bulut zar zor doğruldu. "Avımı bölmesen olmazdı, Ayaz!" Ayaz? Nasıl? İsim benzerliği her halde.

Ayaz denen kişi "Görevimin ne olduğunu çok iyi biliyorsun." dedi soğuk sesiyle. "Anlaşılan hala Yiğit'in küçük köpeğisin."

"Bundan gayet memnunum." Bulut oldukça alaycı davranıyordu. "Ve benim görevimin de onu öldürmek olduğunu biliyorsun."

"Benden korktuğun için bu işi geciktirmedin mi? Şimdi kime meydan okuyorsun?" diye çıkıştı. Ne olduğunu merak ediyordum. Yiğit kim?

Bulut "Onu görürüz." deyip adama doğru ilerlemeye başladı. Ayaz da aynı şeyi yaptı. Onun da mı dişleri sivrileşti? Onlar birbirini ısırırlarken ben de yavaş adımlarla uzaklaşmaya çalıştım. Belki gizlice kaçarım.

Bulut beni fark etmiş olacak ki bana doğru atıldı. Boynuma odaklanmışken bana doğru atladı. Korkudan dizlerimin bağı çözüldü ve yere çömeldim. O beni es geçip üstümden atlamışken önüme başka bir şey atladı. Ayaz denen adam önüme atlarken beyaz kıllarla kaplandı. Ben ise gözümü korkuyla kapattım.

Hissettiğim sıcak nefes gözlerimi aralamamı sağladı. Yok artık! Bana kafasını yaklaştıran Ayaz'dı. O az önceki Ayaz mı? İnsan ve kurt olan aynı kişi mi? Nasıl? O zaman Bulut da...

Başka bir kurt Ayaz'ın sırtına atladı ve yuvarlanmaya başladılar. Anlaşılan o Bulut'du. Genel olarak beyaz'dı. Ama belinde kanat şeklinde, siyah kıllar vardı.

Kısa süre sonra Ayaz'ın Bulut'un sırtını sertçe ısırması, Bulut'un çığlığına sebep oldu. Ayaz, neredeyse iki katıydı. Bu sayede Bulut'u kolayca fırlattı. Bulut ise acı içinde kaçmaya başladı.

"Sen iyi misin?" dedi Ayaz bana bakarak. "Ne oluyor?" dedim şaşkınlıkla.

"Hepsini açıklayacağım. Sen sadece..."

"Ne? Burada neler dönüyor? Başıma neler geldi sen biliyor musun? Katilin teki oldum! Takip edildiğim belli. Tuhaf bir yaratık olmuşum. Nasıl açıklayacaksın?" diye bağırdım. Ses tonuma hakim olamıyorum ama pişman da değilim.

"İlk olarak güvendesin seni takip edenler bizdik." Ayaz'ın sözü ardından iki kişi ortaya çıktı. Biri siyah saçlı ve siyah gözlüydü. Diğeri ise koyu kahverengi saçlı ve gözlüydü.  Ayaz ilk geleni burnuyla işaret ederek 'Cenk' diğerine ise 'Cesur' dedi. Cesur'u daha önce görmüştüm. Anlaşılan o zaman yanımdaki kız da Işık'dı. Ama yani hepsi mi insan?

"Diğerleri de illaki bizi bulur." Evet, başka kişiler de geliyordu. Önce siyah saçlı Yıldız sonra Işık ve en sonunda koyu kahverengi saçlı Duman geldi anlaşılan sadece Gölge gelmemişti.

"Kardelen'in başına gelen olayı hatırlıyorsundur. O saldırıyı biz değil Yiğit'in gurubu yaptı." O saldırıyı unutamazdım. Belindeki yara izi hala duruyordu. Ama Yiğit...

"Yiğit kim oluyor?" dedim merakla. Adını ilk kez duyuyorum. Yiğit'in küçük köpeği lafını unutmuş değildim.

Gölge, "En büyük düşmanımız ve amacı bizim aksimize seni öldürmek." dedi. Daha yeni gelmişti. O da siyah saçlıydı. O anlatmaya devam ederken Ayaz uzaklaştı ama nedenini merak etmedim. "Bulut sadece onun emrindeki bir piyon. Kendi karar bile veremiyor."

"Ama katillik konusunda bizim bir etkimiz yok. Katil sensin." Cenk'in ciddi tonu hoşuma gitmedi. Hem katil olduğumu yüzüme vurmaya çekinmiyor. "Alışık olman gerek. Biz de katiliz. Öldürdüğümüz çok sayıda kişi var."

"Peki, size olan şeyler bana da oluyorsa biz tam olarak neyiz!"

Ayaz, "Kurt adam!"

Devam Edecek...

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin