9.Bölüm"Benden Kurtulamayacaksın"

3.2K 206 2
                                    


     Artık gerçekten o gurubun bir üyesi oldum. Bana güveniyorlar. Ama onlara hep yalan söylemek zorunda olmak hoşuma gitmiyor. Ayrıca yalan söylediğimi anladıklarını düşünüyorum. Beni küçümsemeyeceklerini bilsem hemen anlatırdım. Ne dersin ki çöplerin içinde yaşadığımı mı(!)
     Yandım şimdi! Kardelen, Eylül ve Yonca benim evime gelmek istiyor. Ne diyeceğim şimdi? Ayaz ile kaçayım gideyim biralardan! Uyduracağız bir şeyler :
  - Evim dağınıktır şimdi. Size de rezil olmayayım.
  - Ne güzel işte beraber toplarız.
     Fikirlerin ve sen eksik olmayın Kardelen! Ne diyeceğim? En azından vakit kazanayım :
  - Bence önce sizinkilere gidelim. Hem ben de toparlanmış olurum.
  - Tamam ama er ya da geç sanada sıra gelecek.
     Kafamla onayladım ve kapıdan öğretmenin girmesiyle konuşma sona erdi.
     Okul sonu geldiğinde bir çırpıda arabaya bindik ve yola koyulduk. Araba ile giderken benim çöplüğün olduğu sokağın önünden geçtik. İlerdeki lüks evlere doğru gitmeye başladık. Zenginler işte.
     Bu kadar güzel bir ev olamaz. Burası cidden Kardelen'in mi? Bembeyaz çok lüks bir ev. Arkada da ağaçların ve kuru yaprakların olduğu bir bahçesi var. Dayanamadım ve konuştum :
  - Bence evin çok güzel!
  - Seninkinin de öyle olduğuna eminim.
     Ne demezsin! Çok güzel(!) Kapıdan dört kız girdik. Annesi bizi karşıladı. Benimle tanıştı. Ardından işi olduğundan evden gitti. Biz de Kardelenin odasına gittik. Kızın odası benim çöplüğümden büyük. Kardelen yatağının üstüne oturdu. Eylül de yanına oturdu. Yonca sandalyeyi bize döndürerek oturdu. Ben ise duvara yaslanarak durdum. Hala şoktan çıkamadım da...
     Dört kız konuşmaya başladık. Önce ben başladım :
  - Odan da ev kadar güzel.
  - Teşekkür ederim.
  - Lucy, senin evinde evcil tayvan var mı?
  - Senin hayvanlarla derdin ne Eylül!
     Kardelen'in sözü üstüne hepimiz kıkırdamaya başladık. Cevap verdim:
  - Benim yok. Sizin var mı?
  - Benim üç...
  - Sen lütfen sayma Eylül.
     Bu sefer bunu Yonca söyledi. Hepimiz bu sefer yüksek sesle güldük.  Yonca'nın yokmuş. Kardelen de konuştu :
  - Benim de yok ama Tolga'nın köpeği  arka bahçede. Bir süreliğine bana bırakmıştı.
  - Görebilir miyim?
  - Saldırgan bir köpektir. Dikkatli öl.
  - Endişelenmeyin.
     Bahçeye çıktığımda karşımda bana hırlayan bir adet beyaz köpek ile karşılaştım. Cidden çok sinirli. Ona sadece Tolga yaklaşabiliyormuş. Onlar bana korktuklarını belli ederek seslendiler :
  - Lucy, bence içeri girelim.
  - Siz geçin birkaç dakikalık işim var.
  - Emin misin?
  - Bana güvenin ben gelicem.
     İçeri girdikleri gibi olduğum yere oturdum ve konuşmaya başladım :
  - Tüylerin gizlenmiş.
  - Kendi kendine konuşan biri daha!
  - Sakin ol kızım. Seni anlıyorum. Ayaz'ı tanır mısın?
  - Sorumsuz koca kurt!
  - Evet aynen öyle.
     Bunu dedikten sonra hazırlamayı kesti ve kafasını kaldırdı :
  - Beni anlıyor musun?
  - Evet.
  - Nasıl?
  - Keşke bilsem. Söyle bakalım neden sinirlisin? Tolga'nın köpeği olmak nasıl birşey?
  - Sahibim bana hep güçlü ve sert olmamı söylerdi ben de onu dinliyorum.
  - O da öyle biri, nedenini biliyor musun?
  - O aslında şu an evlatlık. Üvey babası ile yaşıyor.
  - Nasıl?
  - Bana hep içini döktüğü için çoğu şeyi biliyorum. Ama neden sana anlatayım?
  - Siz köpeklerin biz insanların duygu ve isteklerini genel olarak anladığını biliyorum. Boşuna oyalanma.
  - Tamam. Tolga sekiz yaşlarında iken. Annesi ve babası ile beraber trafik kazası geçirmiş. Ailesi ölmüş. O ise sonrasında barınak gibi bir yere getirilmiş. Oradan ise hapisten yeni çıkmış biri tarafından alınmış. Onlar da bir süre mutlu yaşamış. Ama yaşlı adamın ölmesi ile sokaklarda kalmış. İçindeki acıları dışarıya sert bir şekilde yansıtmaya ve güçlü kalmaya çalışmış. Sokaklardan, zengin bir adam onu almış. Tolga ise güç bir şekilde onunla anlayamamış. Beni ona hediye olarak almışlar. O zamandan sonra kendi gözlerimle öfkesini gördüm. Bazen kendi kendine kadardı ama yakalanırdı. Bana içini dökerken ağladığını çok gördüm. O gurup sayesinde ise az da olsun toparlandı. Ama bana kalırsa onunla birinin konuşması lazım. Senden bir şey isteye bilirmiyim?
  - Evet.
  - Sen benim düşüncelerimi de kullanarak onu rahatlatabilirmisin. Sahibimi daha fazla o şekilde görmek istemiyorum.
     Arkadan Kardelen'in şaşkın sesi ile konuşmanız bölündü :
  - Onu sakinleştirmişsin.
  - Evet, geliyorum.
     İçeri girdi ve ben de ayağa kalktım. Karşımdaki beyaz kıza dönerek konuştum :
  - Bana güven.
     Şimdi küçük çöplüğümde yatıyorum. Sokağın başındaki havlama sesi ile irkildim. Bu o köpekti bana doğru bağırdığını duydum :
  - Kardelen geliyor!
     Hayır olamaz! İşte şimdi bitti. Köpek yanıma ulaştı. Ben işe gözlerimi kapatmış, Kardelen'in beni bulmaması için dua ediyorum. Kardelen karşımda dikiliyor. Ona baktım ve o da bana gülümsedi. Bu küçümsemeden önce yapılan bir şey mi? Bana bakarak konmuştu :
  - Dert ettiğin şey bu muydu?
     Yanıma geldi ve o da karşıma oturdu. Ben ne kadar somurtuyorsam o da bir o kadar gülümsüyordu :
  - Seni dışlayacağımızdan korktum değil mi.
     Cevap vermedim o da devam etti :
  - Daha önce de söylemiştim benden kurtulamayacaksın.
     Elimi tuttu ve devam etti :
  - Fakir, zengin, yalnız fark etmez. Biz bir gurubuz ve öyle kalacağız.
  - Senden çok fazla şey saklamama rağmen mi?
  - İster anlatır ister anlatmasın önemi yok. Sen bunları boşver.
     Yine çok mutluyum. Sanırım givenebileceğim kişileri nihayet buldum.

Devam Edecek...

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin