17.Bölüm"İhanet"

2.2K 164 2
                                    


     Yüzüme çarpan rüzgar nedeni ile zar zor konuşabildim :
  - Nereye gidiyoruz? Kendini gösterecek kadar önemli olan ne?
     O hızından kesmeden ciddi bir sesle konuşmaya başladı :
  - Kaçmalıyız.
  - Neyden?
  - Birazdan konuşalım.
     Onun da konuşmakta zorlandığı belliydi. Gerçekten çok hızlıydı. Sanırım Gece haklıydı. Karşımda gördüğüm mağraya benzeyen oyuntuyla dikkatim dağıldı. Ayaz doğrudan oraya gidiyordu.
     İçeri girdiğimizde durdu. Ben de ona tutunmaktan vazgeçtim. Olduğu yere oturduktan sonra bende karşısına oturdum :
  - Ne olduğunu anlatacak mısın?
  - Seni almam gerekti çünkü bizi arıyorlar.
  - Öldürmek için mi?
  - Belkide... Her ne için olursa olsun kaçmalıyız. Bu sefer seni koruyabilir miyim bilmiyorum.
  -Beni neden koruyorsun?
     Bu lafımın ardından uzunca bana baktı. Fakat hiçbir şey söylemedi. En sonunda gözlerini kaçırarak umursamaz bir tonla konuştu :
  - Boşver...
    Benden bir şeyler sakladığını belli ediyordu ama ne oldugunu anlamıyordum. Neden beni sahiplenip koruyordu? Yine kafamda binlerce soru var. Bu durumdan hoşlanıyorum.
     Ben düşüncelerim ile boğuşurken aklıma kulağımdaki çınlama ve gördüklerim geldi bunu ona sormalıydım ama acaba uygun bir zaman mıydı? Sonunda cesaretimi toplayıp konuştum :
  - Ayaz, konuyu değiştirsem olur mu?
  - Hayır.
     Sesi tereddüt istemez ce çıkmıştı. Fakat sormam gerektiği için inat ettim :
  - Ama seninle konuşmam gerek.
  - Şimdi olmaz. Canımızı düşünmemiz  gerek.
  - Benim ki de önemli birşey. En azından öyle düşünüyorum. Daha ne olduğunu anlamadım.
     İç çekti ve sıkıntıyla söylendi :
  - Söylemeden durmayacaksın dimi!
  - Sanmıyorum.
  - Hadi anlat o zaman.
     Bende iç çektim ve her şeyi baştan anlatmaya başladım. Gördüklerimin gerçekleştiğini, duyduklarımın gerçekleştiği... Kolye haricinde her şeyi anlattım. O ise konuşmam bitene kadar şaşkın gözlerle baka kaldı.
     Bana inandığını biliyordum ama o bile bunu yaparken zorlanıyordu. En sonunda kendine gelip konuştu :
  - Yani bunlar birden bire mi oldu ?
  - Evet. Ayrıca gördüklerimde çoğunlukla sen vardın. Hatta en son beni korumak için üstüme atladığını da görmüştüm. Ama gördüğümde senin beni ısırığını hissettim. Açıklaması ne olabilir?
  - Benden cevap bekleme. En ufak bir fikrim bile yok. Ama geleceği gördüğün kesin.
  - Peki çoğunlukla neden seninle alakalı?
     Dediğime sessiz kaldı. Ne beklersin ki! Daha cevabı ben bile bilmiyorum. Birden duyduğumuz uluma ikimizin de dikkatini dağıttı. Bu ulumayı tanımıyordum. Fakat Ayaz'a yabancı gelmemiş gibi duruyordu. Hatta sinirlenmiş gibi duruyordu. Anında ayaklandı ve ona tutunmamı bekledi. Ben de ona tutununca olduğu yerden fırladı. Yine hızla yol almaya başladık.
     Etraftan gelen hırlamalar ve koşu sesleri bizi rahat bırakmıyordu. Çok sinir bozucu. Ayaz'ın durumu ise hiç iç açıcı gözükmüyor. Kulaklarını kısmış, bu sesleri duymak istemediği belliydi. Ben de ona yardım etmek amacıyla kulaklarını ellerimle kapattım. Bu onun hızlanmasına yardım etmişti. Ayaz gözlerini sağ tarafına dikmişti. Ben de onun gibi o tarafa baktım. Ayaz'ın abim diye bahsettiği siyah-beyaz kurt oradaydı. Sanki Ayaz'a saldırmak için fırsat kolluyordu.
     Bu niyetini ise anında belli etti. Ayaz'ın üstüne atlamasıyla benim yuvarlanarak uzaklaşmam bir oldu.  Kafamı kaldırdığımda yine hayalim de gördüğüm sahneyle karşılaştım. Ayaz ise cidden kaybediyor gibiydi. Ayaz diğer kurtlara karşı zayıf kalıyordu. Kendini aç bırakma huyundan vazgeçmediği belli oluyordu. Ona yardım etmeliydim ama nasıl? Benim gücüm o koca kurdu kıpırdatmaya bile yetmedi. Ayaz'ı yalnız bırakmazdım.
     Tabi... Ayaz dan öğrendiğim kadarı ile kurtların kollarının arkasından kuvvet uygulamak çok acı verirmiş. Ben de bunu kullanıcam. Koşarak yanlarına gittim. Geldiğim gibi kurdun kollarının arkasından sıkıca tuttum ve çektim. Kurt acı içinde yeri boylarken ben de Ayaz'a kalkması için yardım ettim. Fakat ikisinin de öfkesi kontrol edilemez bir haldeydi. Birbirlerine karşı olanca güçleriyle hırlıyor ve adeta kükrüyorlardı. Biraz daha dikkatli dinlediğimde konuşmalarını duymaya başladım. Ayaz'ın sesi çok sinirli çıkıyordu :
  - Camgöz, bunu yapmanın bir nedeni yok... Şu anda kendine bile ihanet ediyorsun!
     Adının Camgöz olduğunu öğrendiğim kurt öfkeli sesiyle bağırmaya başladı :
  - Kardeşe bak hele. Abine adıyla seslenmeye mi başladın. Zaten babamız da sen de insanlara özenip isim takıntısını ürettiniz...
  - Bu kendi düşüncemizdi! Kendi adını sen seçtin, babama yalvaran sendin!
     Ayaz kendini daha da gerdi ve konuşmasını sürdürdü :
  - Hem şu an ne yapıyorsun! Kardeşine, başımıza çıkmış bizleri ayırmış iğrenç bir alfa yüzünden ihanet mi ediyorsun! Bu yola beraber çıkmadık mı?
  - Benim hayallerimi ikimiz sürdürdük. Alfaya baş kaldırdık. Ben senin için neler çektim. Ama sen ne yaptın?
  - Bu işi bulaştırma Camgöz...
  - Bir kız için abini, hayallerini bıraktın! Beni bir başıma sen bıraktın!
     Ayaz önce bana baktı. Ben ise hangi kızdan bahsettiklerini merak ediyordum. Çünkü bahsettikleri zaman benim daha bebek olduğum zamanlardı. Acaba o kız şimdi neredeydi?  Ayaz daha alçak bir sesle konuştu :
  - Babamın borcunu üstlendim. Babamı o Alfa öldürmemiş olsaydı ben seninle kalmaya devam ederdim! Ve sen bunları bilmene rağmen hala beni mi suçluyorsun!
  - Alfa'yı ben de sevmedim. Bizi ayırdı ama en azından o beni senin gibi bırakmadı!
     Ayaz daha da sinirlenmişti fakat kendini sakinleştirmeye çalışarak konuştu :
  - O zaman niye beni kovalıyorsun?
  - Ne?
  - Niye hala sana ihanet eden beni yakalamaya çalışıyorsun!
  - Alfa istiyor da ondan!
     İkisi arasında uzun bir sessizlik oldu. Önce Ayaz sonra Camgöz konuşarak arkalarını dönüp uzaklaşmaya başladılar :
  - O zaman Alfa'nın yanına dön.
  - Sen de borcunu ödemeye devam et, sürüden atıldığını da bilmiş ol. Dua et ki Alfa seni öldürmektense kovmayı tercih etti...
     Camgöz koşar adımlarla uzaklaştı. Ayaz ise birkaç adım geri gittikten sonra oturdu ve bana baktı. Ben ise aynı şaşkınlıktan henüz çıkmamıştım.  Yanına yaklaştım ve oturdum. Sessizliği yine yaşıyorum. Ne konuşacağımı bilmediğimden susmayı tercih ettim. Kim hakkında bahsettiklerini anlamasam da kardeşler arasında büyük bir tartışma olduğu kesindi. Az önceki sahnede bunun kanıtıydı.
     Oturduğu yerden kalktı ve yavaşça bana yaklaştı. O an kulaklarım büyük bir acıyla çınladı. Fakat bu çınlamayı şu an buradaki her canlı ve tüfeği ateşleyen kişi de duymuştu. Ayaz ise yavaş yavaş yere yığılıyordu...

Devam Edecek...

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin