28.Bölüm"Kaçış"

1.9K 153 5
                                    


Konuşmamız duyduğumuz derin uluma ile son buldu. Bu tanımadığım bir ses. Ama sürü bu sesin sahibini sevmiyor gibi.

Gölge anında hareketlendi ve bilmediğim bir tarafa doğru koşarak gitti. Yıldız da onu takip etti. Işık ise iyice Cesur'a yaklaşmışken, Cenk'in de bana yaklaştığını fark ettim. Duman ise gözden kaybolmuştu. Cenk sürekli etrafa bakıyordu. En sonunda Cesur ile göz göze geldi. Ben ise ne olduğundan bir haber dikiliyorum.

İleride duyulan koşma sesleri birinin geldiğinin habercisiydi. Onun Ayaz olduğunu anlamamız uzun sürmedi. Kurt, yani normal halindeydi. Yanımıza ulaşınca durdu ve Cenk'e baktı. Cenk de kafası ile onaylayınca, kafasını olabildiğince kaldırdı ve derin bir sesle uludu.

Çok sürmeden kurt halleri ile Gölge ve Yıldız geri döndü. Yıldız kardeşinin, Gölge ise direk Ayaz'ın yanına gitti. Önce burnunu sürttü, "Henüz gelmemiştir, kokularını hissetmedik." dedi ve geri çekildi.

Ayaz, "Duman yola çıktı mı?" dedi Cenk'e bakarak. Cenk ise kafası ile onaylamakla yetindi. Benim önümden çekildi. Ayaz ise bana kısa bir süre baktı ardından devam etti. "Karşı saldırıya geçmek saçma olur ama kaçabilir miyiz?"

Gölge, "Duman sese doğru ilerledi. Onu geri çağırmayı denemek diğerlerine yerimizi belli etmekten başka bir işe yaramaz." dedi ve durdu. "Onu terk edemeyiz, sesini duymuştur ama biliyorsun casusluğunu sonuna kadar yapmak isteyecektir."

O bunları söyleyince gözler Cesur'a döndü. Cesur ise anında onayladı. Fakat Ayaz demeden edemedi. "Bu senin ikinci seferin olacak. Çok tehlikeli biliyorsun. Seni gitmek için zorlayamam."

Cesur ise bütün ciddiyeti ile "İntikamım için ihtiyacım olan şey bu! Bunu yapacağım." dedi. Ayaz'ın onayı üzerine sesin geldiği yöne doğru ilerledi.

Ben ise ne olduğunu hâlâ anlamış değildim. Kim geliyor, neden bu kadar dikkatliler? Ayaz kararını verdi. "Kaçıyoruz. Onlara güvenelim, görünmeyecekler." Onun lafından sonra diğerleri de kurt haline geri döndü. Bana bakarak "Gitmeliyiz..." dedi. Ben ise ne olduğunu sormadan tüylerine tutundum.

Biz ilerlerken ben ne olduğunu çözemedim. Sormak için doğru bir zaman mı bilmiyorum ama daha fazla bekleyemeyeceğim. "Ayaz, ne oluyor?" dedim zar zor.

Fakat cevabı Yıldız verdi. "Bulut seni öldüremediğini söylemiş olmalı. Yiğit'in ulumasıydı."

"Fakat neden ulusun? Bu yerlerini belli etmekten başka ne işe yarar?" Yıldız ile birbirimize bakmıyorduk. Ayaz ve ben en ödeyken o gerideydi.

"Sözde gözümüzü korkutuyor. Ona karşı yapabilecek bir şeyimiz yok."

"Kaç kurtlar?"

"Normalde dört. Fakat söz konusu bizsek altı da olabilir." Ne? Sadece bu kadar kurt ne kadar tehlikeli olabilir?

Ayaz kafasını hafifçe kaldırdı. "Cesur ve Duman'ın kokusunu alıyorum" dedi. O konuştuktan kısa bir süre sonra arkamızda belirdiler. "Ne gördünüz?" diye devam ettirdi.

Duman, "Dört kişiydiler. Fakat hareket etmiyorlardı. Kendi aralarında tartışıyor gibiydiler." dedi ve soluklandı. "Yiğit her zamanki gibi saçma nedenlerden karşısındakilerle uğraşıyordu."

Cesur, hafiften hırladı. "Yiğit'den ne beklenir!" Ayaz yavaşladı ve ardından durup sürüye döndü. Ben de onun tüylerini bıraktım. Ne yapacaklarını bilmiyor gibiydiler. "Ayaz, merak etme bir süre daha bize bulaşacaklarını sanmıyorum."

Ayaz, ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Bana döndü fakat sadece o değil. "Acaba Fırtına'ya danışabilir miyiz?" dedi. "Onu saklamak en iyi seçenek olacaktır."

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin