6.Bölüm"Hayaller"

4.2K 269 2
                                    


     Bütün dikkati ile yüzüme bakıyordu. Oldukça şaşırmış gibiydi. Oldukça kısık ve endişeli bir sesle konuştu:
  - Senin ne işin var burda!
     Bunu dedikten sonra alel acele etrafa bakmaya başladı. Ardından devam etti:
  - Kendini öldürtmeye mi çalışıyorsun?
  - Ben sana bir soru sordum.
  - Boşver şimdi git buradan!
     Çok ciddi  bir şekilde ayağa kalkarak konuştum :
  - Hayalin ne?
     Bunu dememin ardından ayaklarıma vurdu ve beni düşürdü. Kısık ve alayı bir sesle :
  - Demek merak ediyorsun. Hadi o halde...
     Sözü üstüne kolumu ağzının arasına alarak beni hızla sürüklemeye  başladı. Çok acıtıyor. Ne yapmaya çalışıyor bu? Sinirle zar zor konuştum :
  - Bırak beni!
     Cevap vermedi aksine daha da hızlandı. Yüksek yerlere zıplayıp bir yerel tırmanıyordu. Ben ise çığlıklar içinde duruyorum. Koluma gelirsek çok acıyor.
     Çıktığımız yer oldukça dik ve girintisiz. Bu dik yamacın aksine çok büyük ağaçlar var. Çık çık bitmiyor burası hava ise gün batımına yaklaşıyor. Benim peşimde ise tahminen şu an da -çok sevdiğim- gurubun olduğu kesin. Döndüğümde neler yaşayacağım acaba.
     Yüzüme çarpan otlar beni kendime getirdi. Ayaz beni bir uçurumun kenarına fırlattı ve yürüyerek yanıma geldi. Kendime gelip karşıya baktığımda adeta şok oldum. Dağın en tepesine çıkmıştım. Baktığım tarafta ardı ardına küçük dağlar, bol ağaçlar nokta gibi görünen geyikler ve cok güzel göller var. Ayrıca en güzel olan da bu güzelliğin sonunun olmaması. Burada olmak ise hem korkutucu hem hoş. Arkadan esen hafif rüzgar ise tatlı bir ses çıkarıyor. Ayaz'ın sesi ile kendime geldim:
  - Benim hayalim, o sonsuz yol boyunca koşmak.
  - Bir kez başladın mı durmak gerekmesin ki...
  - Mutlu olabilesin.
     Bunun ardından o da benim yanıma uzandı. Önce iç çektim ve yavaşça konuştum :
  - Herşey bu kadar güzel iken neden o İmkansız dan bahsetti?
  - Çünkü öyle...
  - Neden ki? Bence bu kolay bir hayal.
  - İmkansız çünkü ben bir kurdum sürüsüz yaşayamam. Ayrıca buna liderin de izni olmaz.
  - Peki neden o zaman inat edip yemek yemiyorsun?
  - Beni artık bırakmalarını istiyorum. Her zaman özgürlük inancımı köreltmeye çalışıyorlar ki kardeşimde başardılar.
  - Kardeşin?
  - O gördüğün siyah-beyaz kurt benim abim. O da benimle aynı hayalleri kurardı. Hatta benim aklıma da o soktu denebilir. Ama yeni lider bizleri Atalarımızın yaptıklarını yapmaya zorladı ve bize özgürlüğü unutturdu.
  - Ama sen hala aynı hayali kurmuyor musun?
     Bunu sorduktan sonra başını yere koydu ve daha hafif bir sesle devam etti:
  -  Ben liderin nefret ettiği inatçı bir yavruydum. Ne dedilerse yapmamakta inat ettim. Ayrıca hergün bu dağa kaçar hayal kurardı. Hatta bir keresinde sırf bu itaatkarsızlığım yüzünden dayak yedim.  Kulağımdaki yara da o zamandan kalma. Beni öldürmediğne şükretmek lazım.
     Bu sözleri beni biraz düşündürdü. Benim yaşadığım hayata benziyordu. Ben de kendim hakkında biraz konuştum :
  - Ben küçükken benim gibi sokakta yaşayanlar vardı. Birbirimizin kardeşi gibiydik. Ama bazı yetişkinler bizden rahatsız olup polise haber verdiler. Hepimizi arabalara bindirdiler ve bu şehre getirdiler. Ama sonra ben bir şekilde kaçtım ve kendi başıma büyüdüm. Sen niye kaçıp yeni hayata başlamayı düşünmüyorsun?
     Bunu söyledikten sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı. Ardından yüzüne tuhaf bir ifade geldi ve gözlerini kapattı. Konuşmaya başladı :
  - Daha önce denemedim mi sanıyorsun?
  - Ne?
  - Daha önce de kaçtım. Ama nafile...  Lider beni sürükleye sürükleye geri getirdi.
  - Senin bahsettiğin lider kim?
  - Tanışmak istemezsin. Yeter artık seni geri götürmeliyim. Peşine düşmüşlerdir bile.
      Bunu söylemesinin üstüne ayakladık ve tekrar benim kolumu ağzının arasına aldı. Kısa sürede aşağı indik. Beni bıraktı ve geri doğru birkaç adım attı. Ben daha fazla dayanamayıp sordum:
  - Bir daha ne zaman görüşebiliriz? Bir aydır görüşmemiştik.
  - Bilmiyorum. Ben uzun süre daha tehlikede olacağım. Sonuç olarak iğrenç bir lidere sahibim.
  - Biz bu akşam buradayız. Yarın ben senin için bir koyunu sürüden ayırabilirim.
  - Yemek yememekte kararlıyım.
  - Bunu o iğrenç lider değil ben söylüyorum. Ayrıca bunu istediğini de biliyorum.
  - Benden de inatçısın.
     Sözünün ardından arasını dönüp kayboldu. Ben ise şu anda kulübenin içinde sorgudayim. Eylül babası ile birlikte resmen beni sorguya çektiler ve soruların bana yönelik olmasına rağmen ben yokmuşum gibi konuşuyorlar:
  - Neden birden kayboldun?
  - Üstelik Kara Kız ile gittin.
  - O atı nasıl kullanacağını bilmemene rağmen nasıl bunu başardı?
  - O at çok inatçıdır. Nasıl uysallaştırdın?
     Daha fazla dayanamadım:
  - Ben de burdayım!
     Bunu dememin ardından bana cevap verme şansı verdiler. Ki hepsine bir yalan uydurmayı başardım. Dışarı çıkınca ise gerçekleri köpeğe ve ata açıkladım ama Ayaz'ın hayalinden bahsetmedim.
     Şu an ise yanımdaki  Ayaz'ın koyun yemesini izliyorum. Çok aç olduğu belli.
     Yemeğini bitirince ise bu sefer benim hakkımda konuşmaya başladık. Sokakta büyümüş olmam, minik maceralarım, okulum ve daha birçok şey.  Zaten ne kadar var ki.
     Konuşmamız ise benim gitme vaktimin gelmesi ile bitti. Ama o Şehirde görüşeğimize söz verdi ki tutacağını düşünmüyorum.
     Şimdi ise tüm bu düşünceler ile kendi çöplüğümde uzanıyorum.

Devam Ediyor...

Özgürlük SeninleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin