38☕️ mea culpa!

8.8K 731 125
                                    

benim hatam


Yoora

"Yoora yavaş ol, bu kaçıncı bardak oldu?!"

Mi Ran'ın tiz sesi her şeyin birbirine girdiği bu saçma ancak sessiz mekanda yayılarak kulaklarıma dolduğunda, elimdeki ufak shot bardağını sıkarak alt dudağımı dişledim. Gözyaşlarım yanaklarımdan ip gibi süzülürken, kristal bardağı kafama dikleyerek acı sıvının boğazımı yakıp ilk kez beni bilinçsizleştirmesini kendi irademle istedim. Yaşadığım her saniye vücuduma erimiş plastik dökülüyormuşçasına acı veriyor, hissettiğim bu ruhsal acının doruklarına ulaşamadan bilincimle birlikte yok olmasını diliyordum.

Barmen sayamadığım kadar fazlalaşan yeni bardağı önüme koyduğunda ağlamam imkanı varmışçasına biraz daha şiddetlenmiş, boğazım düğüm düğüm olmuştu. Şu an tek istediğim raylara gidip trenler geçerken akciğerlerim patlayıncaya, ses tellerim büzüşünceye kadar çığlık atmaktı. İçimde yanan ateşin duman kokuları artık burnuma kadar ulaştığında elimdeki yeni bardağı midemle buluşturmaya götürüyordum ki en başından beri yan taburede oturan Mi Ran sertçe beni engelledi.

Bundan yaklaşık bir saat önce Jungkook'la tartışmış ardından o iğrenç yerden kovulmadan kendim istifa etmiştim. Mi Ran da benden güç alarak o yerden çıkıp beni yalnız bırakmamıştı. Eve gidip Jungkook'un dairesine girmeyi deli gibi istesem de, bana olan öfkesi oldukça taze olduğu için gidememiştim. Ardından her ne kadar içkiden nefret etsem de başka seçeneğim olmadığından bu küçük mekana gelmiştik. Çalıştığımız yerden çok daha sakin ve neredeyse kimsenin olmadığı bir yerdi.

Mi Ran'ın yüzü zayıflayan bilincim nedeniyle yüz kırk dört piksel gözükürken, sesi hala yüksek çözünürlükteydi.

"Yoora, lütfen artık dur sarhoş oldun."

Kafamı olumsuz anlamda sallayarak bardağı masaya bıraktım ve vücudumdaki hakimiyeti kaybettiğimi hissettim. Kollarımı tezgaha koyacağım esnada hafifçe sendelediğimde Mi Ran'ın kolları beni destekleyerek düşmemi engelledi. Kafamı kollarımın üzerine yan yatırarak içimde biriken, Jungkook'a söyleyemediğim cümleleri Mi Ran'a söylemek istedim boğuk çıkan sesimle.

"Ona yalan söylemek istemedi-m.Kalbini kırmak istemedim.O işte çalışğımı söylemediğim için pişmanım." Konuşmamı arada bölen hıçkırıklarım nedeniyle vücudum sarsılırken bu aptal his daha da ağlamak istememe neden oluyordu. "Jungkook'u getir bana Mi Ran-ah! Sev...gilimi getir."

Aniden bastıran yoğun uyuma isteğine teslim olduğumda uykularımın bile kabus olacağını biliyordum.

Karanlıktı, üşüyordum ve Jungkook yoktu. Yine her şey benim suçumdu.

★ 

Jungkook

"Ne yapacağımı bilemedim Jungkook, onu taşıyacak kadar da güçlü değildim, üzgünüm."

Tezgaha kafasını yaslayarak sızmış olan Yoora'ya baktığımda, ona olan öfkem halen dipdiri olsa da içimin burkulmasına engel olamamıştım. Böyle bir durumu benden gizlemiş olması başlı başına bir hatayken, üstüne üstlük o iğrenç adamla aynı masada oluşu kendime olan hakimiyetimi yitirmeme sebep olmuştu.

Karşılıklı iki direğe bağlanmış elektrik teli kadar gergin ve elektron yüklüydüm. Bana beklenti ve mahcubiyetle bakan, her seferinde Yoora ile aramızda köprü görevi gören Mi Ran'ın bakışları arasında Yoora'yı kucağıma alarak ona yakışmayan içki kokusunun burnumu sızlattığını hissettim.

treat you better | jjk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin