27☕️ ira furor brevis est

9.3K 817 473
                                    

öfke kısa süren bir deliliktir


Medyada tüm kurgunun başlangıcı olan ve bolca esinlendiğim klip ve şarkı var. Shawn Mendes'e bir teşekkür borçluyum :')


Yoora

Hata yapmak ve bu hatayı sürdürmek birbirinden oldukça farklı iki şeyken, insanlar neden bu ikisini bir tutuyordu anlamıyordum. Hiçbir insan mükemmel değildi ve zaten mükemmel olsalardı insan olmazlardı. Peki ya ben neden hatamın bedelini bu kadar ağır ödüyordum? Hele ki onu sürdürmeye devam etmezken, neden yaptığım bir hata jengadaki gibi tüm doğrularımı yerle bir edebiliyordu? En azından bir kerelik de olsa affedilemez miydim?

Tartışmanın ardından geçen bir haftalık sürede Jungkook ne okula ne de kafeye geldi. Patrona sorduğumdaysa aklıma gelecek en son cevapla karşı karşıya kaldım.

"Jungkook işten ayrıldı Yoora, sana söylememiş miydi?"

Hiçbir tepki verememiştim. Benden bu kadar nefret edebileceğini düşünmediğimden susup donmaktan başka elimden bir şey gelmemişti. Böylesine kararlar verebilecek kadar kendimden tiksindirdiğime inanamıyordum, inanmak da istemiyordum.

Tekrardan gelmediği bir okul gününde kampüsten ayrılacağım esnada yanımda beyaz bir araba durdu. Kapısı açılıp içinden ayrıldığımız günden beri görmediğim Yoongi inene kadar onun arabası olduğunu anlamamıştım bile. Her ne kadar kabullenemediğini söylemiş olsa da beni şaşırtarak gerçekten kabul ettiğini düşünüyordum, ki görüldüğü üzere şimdi karşımda dikiliyordu.

Deri ceketini düzelterek yanıma yaklaşırken bana bakmıyor, havasını asla bozmadan adım adım yaklaşıyordu. Ne diyeceğini umursamıyordum fakat dinlemezsem de gitmeyeceğine emindim. Yoongi ısrarcı pisliğin tekiydi. Her huyu değişirdi ama bunu değiştirmek imkansızdı.

Adımları ayakkabılarımın tam önünde son bulduğunda kafasındaki şapkayı çıkardı ve karşımdaki görüntü karşısında koca bir şaşkınlık havuzuna dalmamı sağladı.

Saçları... Saçlarını boyatmıştı.

Siyaha. Ruhu gibi koyuluğun en dibi, uçsuz ve tek renk olan siyaha. Kendine ait, çocukluğundaki Yoongi ile aynı olan renge.

"Merhaba." dediğinde dalıp gittiğim saçlarından bakışlarımı çektim ve gözlerimi devirerek, "Burada ne işin var?" diye sordum.

Bakışları soluk ve üzgün, neden geldiği hakkında pek bir kopya veremeyecek kadar pusluydu. Ondan da kendiyle bütünleştirdiği gizeminden de nefret ediyordum artık.

"Beni gördüğüne sevinmedin değil mi?"

Alayla gülerek, "Benimle kafa mı buluyorsun?" diye sorduğumda o da güldü ve sürekli gözlerimin kaçtığı saçlarını karıştırarak sırıttı. Yüzsüzün tekiydi.

"Saçlarımı beğendiğini biliyorum." dedi kendinden emin bir tavırla. "Zaten sen sevdiğin için boyattım."

"Zırvalamayı kes ve niye geldiğini söyle." Bunu derken hem sinirden hem de beni kavrayıp soluksuz bırakan zaaflarımdan, anılarımdan nefret ettim. Yoongi beni her geçen gün bir mum gibi eritiyordu ve yok olana kadar bunu sürdürmeye yemin etmiş gibi inatçıydı.

"Son konuşmamızı yaptığımızı sanıyordum." diye eklediğimde söylediğim şeyi beklemiyormuşçasına kaşlarını çattı ve "Ben sanmıyorum ama." diye tısladı.

treat you better | jjk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin