25☕️ separationem

8.9K 804 234
                                    

ayrılık


Yoora

Jungkook bize bakmayı kesip gözden kayboluncaya kadar uzaklaştığında bizi tanımamış olduğunu düşünmüştüm. Gerçi tanısa da müdahale eder miydi, orası ayrı bir muammaydı. Hak etmediği şekilde davranmış, dediklerini yok sayıp karşımda yüzüne taktığı üzgün maskesiyle bana bakan bu aptala güvenmiştim.

"Yoongi-"

Soğuk elini hayasızca yüzüme değdirdiğinde irkilerek vakit kaybetmeden elini ittim. Başka kadınlara dokunduğu bu ellerle bana dokunması sadece midemi bulandırıyor, yüzüne tükürmek istememe neden oluyordu.

"Yoora lütfen dinle, konuşalım böyle kestirip atamazsın!"

Boş yere zırvalanan bu yerden gitmemek için hiçbir nedenim yoktu ve ben de öyle yapacaktım, bir an önce bu lanet yerden gidecektim.

"O zaman izle ve gör."

Tüm güven kırıklıklarımı almış hareketlenip gideceğim esnada annesini bırakmak istemeyen ufak kreş çocukları gibi arkamdan sarılarak sanki bu işe yarayacak da onu affedecekmişim gibi bana engel olmaya çalıştı. Ancak bilmediği bir gerçek vardı ki, bunun işe yarayacağı kalbi az önce kendi elleriyle un ufak eden kendisiydi.

Kırık ancak yine de sert çıkan sesimle, "Beni bırak Yoongi." dedim. Yanaklarımdan süzülen taze gözyaşları belime sarılan kollarına damlarken gözlerimi yumdum ve küçük Yoora'nın kırgınlık ve özlem dolu sesiyle ona son sözümü söyledim.

"Sana güvenmiştim."

Kollarını istemese de rahatsız olduğumu yeterince belli ettiğimden yavaşça çekerken sürekli aynı şeyleri mırıldandı.

"Özür dilerim, hata yaptım, özür dilerim." Fakat ben artık bu sözlere de, onun o kirli sevgisine de cephe almıştım.

"İyi geceler."

Pes etmiş yorgun bakışlarını arkamdaki duvardan çekerek kısık bir sesle, "Tamam, gitmene izin vereceğim ama lütfen böyle ayrılmayalım. Kaldıramam anlıyor musun?" dediğinde hislerimi uyuşturmuşum gibi soğuk bir sesle,"Kendine iyi bak Yoongi." dedim. Dudakları titremeye başlasa da onun asla ağlamayacağını biliyordum, bu yüzden bunun sadece soğuktan olduğuna inandım.

Ondan uzaklaşıp bir taksi çevirdim ve beni takip ediyor oluşuna aldırmadan arabaya bindim. Kapıyı kapatacağım esnada bunu engelleyerek son kez derin bir nefes aldı ve artık çok da inandırıcı gelmeyen bir şekilde "Seni Seviyorum" dedi.

Ancak ikimiz de biliyorduk ki ne sevgi, ne de ben bu yükü kaldıracak kadar kuvvetli değildik.





O akşam eve gittiğimde telefonumda Mi Ran'dan, patrondan ve bilmediğim bir numaradan gelen aramaları gördüm fakat hiç enerjim olmadığından geri dönmedim. Bir süre dış kapıya yaslanarak yaşadıklarımı düşündüm sadece. Hani bir his vardır ya çok sevdiğin birini kaybedersin ve ardından uzun bir süre inanamazsın onu kaybettiğine. Tüm anılara, geçmişe baktığında sanki hala seninleymiş gibidir o kişi. Kabullenememektir bu, ya da kabullenecek gücü bulamamak.

Ben de şu anda onu yaşıyordum. Önce güvendiğim kişiden duymuş inanmamış, ardından kendi gözlerimle görmüştüm ve ne gariptir ki hala inanamıyordum. Ancak gerçek acıydı işte. Min Aptal Yoora aldatılmıştı. Çünkü hiçbir şeyi hak etmiyordu, mutluluğu, umudu hiçbir şeyi.

treat you better | jjk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin