31☕️ te amo

12.1K 839 173
                                    

seni seviyorum





Yoora

Büyük bir özenle lokmaları ağzıma götürürken, yaptığı tüm hareketlerin bende oluşturduğu yan etkileri bilmeden gülümsüyordu. Bana bebekmişim gibi şefkatle bakması o kadar çok hoşuma gidiyordu ki, normalde fazla ilgiye ters tepki veren gıcık kişiliğim yaptığı hiçbir şeye itiraz etmiyor, sadece anın tadını çıkarıyordu. Fiziksel ve ruhsal yaralarım henüz iyileşmemiş olsa bile Jungkook etkisi denen bir şey vardı ve en etkili merhemden bile yüz kat daha etkiliydi.

Krem sürüp sardığı ayaklarımı uzun kanepenin ucundaki kırlentin üzerine uzattırmıştı. Kendisi de yanımda dizlerinin üzerine çöküp elindeki lapayı bana yedirmeye çalışıyordu. Bu sıcak ve hayat boyu bağlanmak isteyeceğim mükemmel görüntü bana tanıdık geldiğinde gülümsedim ve yeni doldurduğu kaşığı tabağa geri bırakıp dikkatle bana bakmasına sebep oldum.

"Ne o," dedi dudakları yana doğru kıvrılırken. "Beğenmedin mi yoksa?"

Uzanarak baş parmağıyla dudağımın kenarını sildiğinde nefesimi tutarak düzensizleşen kalp atışlarımı kontrol altına almaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü kalbim asi ergen gibi sözümü dinlemeyip kendi kafasına göre hareket ediyordu.

"H-Hayır," dedim yakınlığının üzerimdeki etkisini görmezden gelmeye çalışarak. "Beğendim... Sadece sana zorla yedirmeye çalışmam aklıma geldi."

İstemsizce kekelediğimde üzerimde bıraktığı güçlü etkiden memnun olmuşçasına bakışlarını yere çevirerek gülümsedi. Fakat hemen ardından kaşığı tabağın içerisinde oynatırken yüzü düştü.

"O geceyi hatırlamak bile istemiyorum..." dedi kafasını iki yana sallayarak. "Senin yüzünden o hale gelmiştim ama beni yine sen kurtarmıştın."

Ona verdiğim büyük çaplı hasarın farkında bile değildim o sıralar. Ya da bana aşık olup Yoongi'den şüphelendiği için beni ondan uzak tutmaya çalıştığını da bilmiyordum. Sanki biri gelip karşıyı görmemi engelleyen koyu siyah bir bant çekmişti gözlerimin önüne. Ne zaman aşmaya çalışsam o bant daha da kalınlaşmıştı. Ta ki, önümü göremeyip yere çakılana kadar.

Yüzüm asılıp sessiz kaldığımda tabağı masaya koydu ve omuzlarımdan tutarak beni biraz yukarı kaldırıp hızlı hareketlerle kanepeye oturdu. Beni yavaşça bıraktığında bacaklarının üzerindeydim ve yüzlerimiz karşı karşıyaydı. Seslice yutkunduğumda büyüyen göz bebeklerini benden ayırmadan elini yanağıma koydu.

Tanrı'nın büyük bir özenle yarattığı mükemmel yüzüne ve çehresine bakarken siyah badem gözlerinin de benim üzerimde gezindiğini hissedebiliyordum. Zamanı durdurma gibi bir şansımız olsaydı hayatımın sonuna kadar bu anda kalabilirdim. Ya da gözlerimizle bu anı kaydetme gibi bir yeteneğimiz olsaydı en yüksek kalitede kaydedip her gece yatmadan izleyebilirdim, defalarca, en yavaş versiyonda.

Öylesine dikkatle inceliyordu ki yüzümün her santimini, bir süre sonra istemsizce gözlerimi kaçırmak durumunda kaldım ve yüzümün kızarmaması için dua ettim. Ancak hemen rengini belli eden bir tenim olduğundan lavlar fışkıran yanaklarımın muhtemelen farkındaydı.

"Gözlerini de, sana ait olan her bir parçayı da artık benden kaçırma."

Söylediği şey boğazımda büyük bir yumru oluştururken bugünden beri olduğum hale tekrar dönmekten korkar bir şekilde dudaklarım titriyordu. Ancak bu sefer hüzünden ya da kalp ağrısından değildi bu istek, sadece böyle bir adama sahip olduğum için mutluluğumu dışarı haykırmak istiyordum. Endişeyle kaşlarını kaldırıp saçlarımı okşarken beni kendine daha da çekerek başımı boyun girintisine soktu.

treat you better | jjk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin