GÜZEL ŞEYLERİN SONU OLUR MU??

Start from the beginning
                                    

"Hayallerin ötesinde bir yerdesin Ömür, sebebi bu."

Elimi cebime sokup kutuyu çıkardığımda şaşkın bir şekilde bana baktı "O ne ki?" diye merakla sorduğunda gözümü kırptım.

"Kalbim seninle beraber daha güzel bir atış şekli buldu asi avukat. Ve artık ben o kelimeleri kullandığım da aynı şekilde atıyor ve sende bu şekli ömrünün sonun kadar boynunda taşıyacaksın."

Kutuya uzandığında geri çekildim "Önce kelimeyi bul?"

"Hangi kelime?  Bana bir sürü isimle hitap ediyorsun, yoksa asi avukat yazan kolye mi  yaptırdın?" diye panikle sorduğunda sesli bir kahkaha attım ve başımı hayır anlamında salladım."

"Kelime doğru ama tahmin yanlış." dedikten sonra kutuyu açtım "Ömrün boyunca kalp atışımı boynunda taşır mısın asi avukat."

"Nasıl yani? Buradaki ritm senin kalbinin mi?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Nasıl yani? Buradaki ritm senin kalbinin mi?"

"Bu ritm ben sana asi avukat dediğim anda kalp atışımın şekli güzelim ve sen onun boynunda taşıyacaksın." gözleri hemen minik yaşlarla dolduğunda olaya el attım ve ona sıkıca sarıldım.

"Ağlamak yok güzelim, birazdan tören başlayacak ve makyajının bozulması hoş olmaz değil mi?" kollarından tutup sırtını kendime doğru çevirdim kolyeyi nazik bir şekilde boynuna taktığımda bana doğru dönüp eliyle kolyeye dokunarak gözlerini kapattı.

"Ömrüm, ömrün olsun Işıkhan seni seviyorum." dedikten sonra dudaklarıma uzandı ve ortada birleştik.

Mutlu bir şekilde odadan çıktığımda onu içeride yalnız bıraktım çünkü biraz makyaj yapması gerekiyordu. 


ÖMÜR'DEN

Elim kolyenin üstünde aynadan kendime bakarken hala inanamıyordum. Onun kalp atışı boynumda asılı duruyordu resmen. Bu kadar anlamlı bir hediye vermesi karşısında ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Makyaj bahanesiyle odadan kovmuştum ama keşke göndermeseydim diye içten içe yakınıyordum. Dursaydı burada baksaydım yüzüne doya doya. Ne ara yaptırmıştı onu bile bilmiyordum çünkü sürekli birlikteydik yani. Yüzüme bir kaç dokunuş yaptıktan sonra aynada kendime tekrar baktım ama gözüm hep kolyenin üstündeydi sanki kopup gidecekmiş gibi korkuyordum umarım öyle bir şey olmaz. Kapının çalındığını duyduğumda aynanın karşısından çekilip kapıya döndüm "Girin." dediğimde Görkem siyah bir takım elbiseyle odaya girdi.

"Ömür çok güzel olmuşsun." farklı aksanıyla söylediği kelimeler bana nedense çok tatlı geliyordu.

"Teşekkürler Görkem, sende fena değilsin."dediğimde gülerek bana doğru geldi.

"Seninle tanışacağım zaman aslında bana anlatıldığın şekilde biri olduğunu sanıyordum. Sen çok farklısın Ömür. Sen sadece sensin. Başka kimseye özenmeyen, anı yaşayan, mantıklı ve daha birçok tabir var sana uyan." konuştuklarına bir anlam çıkarmaya çalışırken bana doğru yürümeye başladı bir geriye doğru gitmeyi düşünsem de vazgeçip neler olacağını bekleme kararı aldım.

"Sen ve Çağın mutlu olmayı hak ediyorsunuz ama buna izin veremem. Bunun için çok özür dilerim."

"Görkem ne saçmalıyorsun, içki falan mı içtin." dediğimde arka tarafıma geçti eli bir anlığına ağzımı kapattı hemen arkasından boynumda ince bir sızı hissettim. Kollarımı kaldırıp çırpınmaya çalışırken gücümün tükendiğini hissediyordum. Çırpınmaktan yorgun düşen kollarım yan tarafıma düştüğünde gözlerimde kapanmak üzereydi.

Ve anladım ki her güzel şeyin bir sonu varmış...


ÇAĞIN'DAN

Merdivenlerin başında sevgilimi beklerken ağaç olmak üzereydim. Makyaj yapmak bu kadar uzun sürer miydi? Barkın ve Günce'de endişelenmiş bir şekilde bana baktıklarında daha fazla dayanamadım ve odaya koştum. Kapıyı açtığım an büyük bir boşlukla karşılaştım.

"Ömür." sesim boş odada defalarca yankılandı ama bir türlü duymak istediğim sesi duyamadım. Koltuğun üstünde duran siyah kartı gördüğüm an kalbim tekleyerek atmaya başladı.

Kartı hışımla elime alıp açtığımda okuduğum her kelime bıçak darbesi olarak kalbime saplanıyordu.

"Oyun oynamadığımı öğreneceksin ve bu çok canını yakacak."

müziği açın lütfen

O an Dünya yok olsun istedim onu koruyamamak içimde büyük bir boşluk oluşturuyordu ve oyuk yavaş yavaş büyürken nefesim tükenmek üzereydi. Küçük bir yaprak gibi oradan oraya savrulduğumu hissettim. Yaşama sevincim elimden kayıp gitmişti ve ben onu kurtaramamıştım hem de bir hiç uğruna. Bunu söylemişti ve ben ona inanmayıp kızmıştım. Güzel günlerde hep kötü şeyler olur demişti. Aptal filmlerden alıntı yapmaya çalışmıştı ve ben ona inanmamıştım. Şimdi on nasıl bulup eski halimize dönecektim ya da Tuna'Dan onu nasıl geri alacaktım. Canımın diğer yarısına kim bilir neler yapacak ve yaralayacaktı. Peki ya öldürürse...

Yapamam buna katlanamam akıp giden bunca zamandan sonra onu kurtarmalıyım bir şeyler yapmalıyım. Etrafıma bakındım koltukta ağlayan bir Günce ve dizlerinin üstünde duran bir Barkın bana bunlar mı yardım edecekti asi avukatımı bulurken ikisi de bitik durumdaydı. Ben bu duruma düşemem güçsüz olamam güçsüz olursam onu kayıp ederim sonsuza kadar hem de. Daha az önce sonsuzluk planlarken bu duruma düşmem aptallıktan başka bir şey değil. Gerekirse gökyüzüne bile sorup onu bulacaktım neye mal olursa olsun.

Bana yeni kalp atışı kazandıran asi avukatımı bulacaktım.


Bölüm sonu arkadaşlar.

Parlayan yıldızlar benim olsun.

Sizi seviyorum :) :)

AŞKIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜWhere stories live. Discover now